Önce aşağıdaki sözleri sabırla okur musunuz lütfen. “Dinsiz insan, dengesiz ve densiz insandır.”
“Erkeğin göbeklisi kadının da bebeklisi makbuldür.”
“Kadının cihadı, eşiyle güzel geçinmesidir.”
“İşin eve, avradın ere, paranın da ele yakını makbuldür.”
“Avrupa gün batımı ve karanlık yer demektir.”
“Batı, terbiye edilmemiş bir attır, sadece tekmelemesini bilir.”
“Bal arıdan, kavga karıdan olur.”
“15’inde kız ya erde, ya yerde olmalıdır.”
“Tarlayı taşlı yerden kızı gardaşlı yerden al.”
“Demokrasi bir sağduyu rejimidir; sol kulağını kapatırsan sağduyulu olursun.”
“Dinine sahip ol ki, hangi milletten olduğun belli olsun.”
“Türk olmak kader, Müslüman olmak ise bir takdirdir.”
“Et yiyenler, her zaman ot yiyenlere hükmeder.”
“Türk inkılabı kitapsız (dinsiz), aydınları da Allahsızdır. (Peyami Safa)”
“Fakirlik fikirsizliktir fakirin aklı olsa, fakir olmazdı.”
“Laiklik din ile devletin değil devlet ile kilisenin ayrılmasıdır.”
Okudunuz değil mi?
Bu sözler geçen pazar günü Tolga Şardan’ın haberi olarak Milliyet’in manşetinde yer aldı.
Neden manşet diye sorabilirsiniz.
Çünkü bu sözler sıradan bir kişiye ait değil. Polis Akademisi Başkanı Prof. Dr. Remzi Fındıklı’nın toplayıp kitaplaştırdığı sözler.
Polis Akademisi de herhangi bir yer değil.
Üniversite statüsünde.
Polis Kolejleri’nden mezun olanlar, Polis Akademisi’nde dört yıl okuyup mezun olduktan sonra emniyet teşkilatının kilit noktalarında görev yapıyorlar.
Amir, yönetici oluyorlar.
Dört yıldızlı emniyet müdürlüğü, emniyet genel müdürlüğü koltuğuna da oturabiliyorlar.
Polis Akademisi böyle bir yer.
Kritik bir yüksek okul.
Çünkü polis teşkilatına amir yetiştiriyor, emniyet teşkilatının müstakbel yöneticilerini eğitim çarkından geçiriyor.
Bu nedenle de Akademi’nin en tepesinde oturan kişi önemli...
Akademi’nin yeni Başkanı Prof. Remzi Fındıklı, yukarıdaki sözlerinin yer aldığı “Hasılı Kelam (Sözün Özü)” isimli kitabını geçen yıl yayımlamış.
Önsözünde diyor ki:
“Bu eser çalakalem, bir anda makaslanarak yazılmış bir çalışma değil. Denizde inci ararcasına uzun bir birikim, titiz bir çalışma ve emeğin ürünüdür.”
Özel olarak 1000 adet bastırmış. Ve sadece Polis Akademisi’nin kantininde satılıyormuş.
Yeni Başkan 1988’den beri Polis Akademisi’nde görev yapıyor. 1977 Siyasal Bilgiler mezunu. Daha önce DPT’de de çalışmış.
Milli Görüş’e yakın, muhafazakar bir kişi olduğu belirtilen Remzi Fındıklı 2000 yılında profesörlüğe yükselmiş.
Peki, Polis Akademisi Başkanlığı’na hangi yolla atama yapılıyor?
Burada son söz, İçişleri Bakanı’nın.
Emniyet Genel Müdürü’nün teklifi, İçişleri Bakanı’nın onayıyla Polis Akademisi’ne başkan olunuyor.
İçişleri Bakanı?
İdris Naim Şahin...
Anlaşılan o ki, yukarıdaki ‘inciler’in sahibi olan Prof. Dr. Remzi Fındıklı’yı Polis Akademisi’nin başına getiren  de o...
Nasıl bir zihniyet dünyasıdır bu?
Kadına bakışıyla, evlilik kurumuna bakışıyla, Avrupa’ya ve Batı’ya bakışıyla, sağ ve sola, dine bakışıyla...
Böyle bir zihniyet dünyasında yaşayan bir kişi Türkiye’de en üst düzeyde polis yetiştiren bir eğitim kurumunun başına nasıl olur da atanabilir?
Fazla bir yoruma gerek var mı?
Sanmıyorum.
Son söz ancak yazık olabilir.