Pazar günü AKP artık tam anlamıyla bir devlet partisi olduğunu gösterdi. Kötü babayı alt etmeye çalışırken babasına dönüşen, babayı dahi kıskandıracak bir otorite kuran, bu gücü huşu içinde kutlayan o bildik nevrotik muktedirlere dönüştü.
Nevrotikleri nasıl bilirsiniz? Şefkat göstermede zorluk çekerler. Toplumsal ortamlardan rahatsız olurlar. Nasıl göründüklerine dikkat etmekten çevrelerini görmezler. Plan yapamazlar, yapar gibi görünüp ellerine yüzlerine bulaştırırlar. Sorunları didikleyip, onlardan daha büyük meseleler peydahlarlar. Saldırgandırlar. Asosyallikleri buyurganlığa, sosyal evrenlerini anlayıp kabul edememeleri hırçınlığa dönüşür. Çevrelerindeki herkesin onların kötülüğü için çalıştığını düşünürler. Anlamışsınızdır. 

Nevruz hep böyle kutlandı
Medyada müthiş bir dezenformasyon. ‘Örgüt’ kutlama gününü erkene alıp eylemcilerini şehirlere sürecekmiş. 21 Mart Çarşamba’ya geldiği halde, bu nedenle hafta sonuna çekilmiş. Yalan. Nevruz hep hafta sonu kutlandı. 2008’de 23 Mart Pazar günüydü. O gün kutlandı. 2009’da 21 Mart hafta sonuna denk geldi. Cumartesi kutlandı. Geçen sene de pazara denk geldi. O gün kutlandı.
İçişleri Bakanı, Nevruz’un kutlanmasını yasakladı. Nevruz; kendini ifade etmesi engellenen bir halkın bir günlüğüne de olsa var olduğunu göstermesinin, hatırlatmasının, yaşamasının bir yoludur. Yıllarca olmadığı kanıtlanmaya çalışılmış, sonra itilmiş kakılmış, hâlâ anadilinde eğitilmesi engellenen Kürtlerin yılda bir kez de olsa kitlesel olarak “Biz de varız” dediği andır.
Yani, “Kutlatmam!” demekle susturmak aynı şeydir. Varlığına hakaret, yokluğuna methiyedir. Şiddet edimidir. Suçtur. Sonunda ne oldu? Diyarbakır, yani Kürtlerin o güzel kenti, sevgili emniyet müdürleri Gaffar Okkan’ı bağrına basan insanlar, polis barikatlarını yıkıp geçti. Nevruzunu kutladı. Ölen oldu mu? Ya yaralı? Barış içinde kutlandı bitti.
İstanbul’da ne oldu? Belediyenin ulaşım araçları, otobüsler, tramvaylar Kazlıçeşme’yi atlayıp geçti. Alana gitmeye çalışanlara gazlarla sopalarla saldırıldı. Başbakan’ın son genel seçim mitingini yaptığı alanda Türk baltacılar sahneye çıktı. Polisin dövdüğü 15 yaşındaki Fırat Aytiş’i daha sonra yakalayıp bıçakladılar. BDP Arnavutköy İlçe Yöneticisi Hacı Zengin polisin attığı gaz bombası nedeniyle öldü. Onlarca yaralı, yüzün üzerinde gözaltı.. Neden? Kürtler bayramlarını kutlamasın diye.
Yazdık, yazdılar, yazılıyor. Soldan sağdan aynı sonuca varılıyor: Kürtlere baskı uygulayarak bir sonuç alınmıyor. Devletin kafasında ne var? Kürtler sussun. Mücadeleyi bıraksın. Bırakmayacaklar. Kim bırakmış? 

Karman sorarsa?
Bu yazıyı bitirip Dışişleri’nin davetlisi olarak Türkiye’yi ziyaret eden Nobel Barış Ödüllü, Yemenli aktivist Tevekkül Karman’ı karşılamaya gideceğim. Boğaziçi’nde bir konuşma yapacak, konuşmanın açılışını yapacağım.
Barış ve demokrasi timsali Karman bile duygularını bastıramıyor, Hatay’da ‘özgürlük için şehit olmanın erdeminden’ bahsedebiliyor. Bir taraftan Karman’a vatandaşlık vereceğiz, diğer taraftan Kürtleri döveceğiz. Karman vatandaş olunca BDP’ye oy verirse ne yapacaksınız? Onu da mı...
Devletin nevrozu bitsin artık. Akla değil güdülere dayanan, milli refleks siyaseti artık küpüne de zarar veriyor. “Diyarbakır’da kutlatmam” diyorsunuz. Kutlarız deyip halk barikatı yıkıyor. “İstanbul’da kutlatmam” diyorsunuz, barikat aşanlar yerlerde sürünüyor. Bütün bunlar “Ortadoğu bizi örnek alıyor” derken Karman’ın gözünün önünde cereyan ediyor.
Sorarsa ne diyeceksiniz? Nevruz’u yasağa rağmen kutlayan yüz binler aslında terörist mi? Karman’a çok tanıdık gelir. Kesin inanır.
Nevrotikler zaten önce hep misafirlere rezil olur...