Günlerdir erkler savaşının amansız ve sınırsız oyunlarının seyrindeyiz ülke olarak. Şizofrenik bir kargaşanın kaosunda düşey yanılsamalar eşliğinde dinlenen çok enstrümanlı bir senfoni.

Mülkiyet ve erk temelli ittifak, infilak ediyor içten içe. Bu haris bölünmenin bir tarafında durup bir tarafa atfen lehte açıklamalar yapanlar, masadaki pastadan bir dilim düşer mi kaygısından ötede değiller. Sürecin daha büyük sosyolojik travmalara dönüşmemesi açısından kanaat sahibi bireylerin duracakları yeri iyi belirlemeleri, insani bir vasıf olarak ciddi bir "adamlık" meselesidir.

Herkesin olaylara baktığı bir penceresi var elbette kendi aklının odalarından, ya da vardı..

31 Mayıs itibariyle birçok insan aklının odalarında ciddi restorasyonlar yaptı. Bu süreç bir anlamda ülkenin eylem rönesansıdır aslında. Bu rönesans ülke yönetiminde şimdilik bir devrim doğurmayacak fakat bu minvalde bir devrime gebe kaldığı da yadsınamaz bir gerçek.

Derin siyasal ya da sosyolojik tahliller yapacak değilim lakin iktidarın karşısında duran kesimin ideolojik tahakkümlerini bir kenara bırakıp bir an önce kendi içlerindeki ayrışmaya ve ötekileştirmeye bir son vermesi gerekli.

Kendi derin devletini oluşturan iktidarın biraz daha köşeye sıkışırsa daha şiddetli ve aleni kontr-terör tavrına geçmesi şaşılacak bir refleks olmayacaktır.

Ve asıl direniş şimdi başlamalı!

İktidar elindeki imkanların hepsiyle tüm karşısındakilere bireysel ve sosyal alanlarda daha organize bir şekilde saldırılarını arttıracaktır.

Bir çoğumuzun yakından tanıdığı, bildiği 'mobbing' artık hepimizin hemen her alanda içine çekildiği bir dipsiz kuyu haline gelecek.

Sosyal medya öfke kusulan, deşarj olunan bir platform olarak kullanılmaktan, örgütlenme amaçlı bir kılavuza devinmeli.

Yaptıklarından, yolsuzluklarından ve arsız hırsızlıklarından da anlaşılmalı ki kanlı elleriyle yarına dikta ipoteği koymaya hazırlanan iktidar, tüm illegalliği ile gireceği sandıktan legal kıyafetlerle çıkıp kendilerinden ibaret bir ülke yaratma yolunda yürümeye kararlıdır.

Peki ya bizler, çocuklar adına daha özgür bir dünya için işçiliğini üstlendiğimiz yarınların, kör beyinleri dünde kalan karanlık ruhlu bir azınlık tarafından işgal edilmesine izin mi vereceğiz ?

Elbette hayır.