Sözlerin gözyaşları derin bir sessizliğe yol açıyor bunca ölümün ortasında.

Ve birbirinin acısına uzaktan uzağa hiç tanımadan sızlayan yürekler bir yerlerde.

Ahparig, sana ağıtlar yakar kendi dillerinde hiç gitmediğin yerlerde hiç görmediğin insanlar.

Acır gözleri, elleri acır..

Bir yanımız noksan, bir yanımız kimsesiz, gözlerimiz bir kaldırım kenarında..

Adın bir kardeşlik öznesi artık barış'a dair ezgilerin notalarında ve özgürlük eylemlerinin acıyan sloganlarında.

Senden aldığımız renklerle karanlıkları boyuyoruz şimdi yarınlara el ele yürüsün diye çocuklar.

Ahparig, gittiğinden beri kuşlar susma hakkında duruyor sessizce.

İnsan hayatının devletin menfaatlerinden daha önemli olmadığı bir ülkenin yaşayamayanı olmak sana düştüğünde o kaldırımda, özgürlük adına acıyı yudum yudum içen yüzünde duruyordu ellerimizi tutan tebessümün.

19 Ocak'ta bildik, bilmediğimizin aslında bildiğimiz olduğunu soğuk sıcağı erittiğinde.

Ve faillerinin yüzüne haykırdık; ‘hepimiz oradaydık ulan!’ diye.

Dönüp zamana baktığımda vurulduğun yerde, zaman suda eriyen toprak kadar kalmıştı, sonra taşların sessiz kıyameti koptu gözlerimde; sadece sen değil, biz de, adalet de o kaldırımda kaldık.

Ahparig, bil ki; biz inatla devleti doğrulamakla mükellef hukuk içinde adalet aramaya devam edeceğiz.

Katillerinin gözlerinin gördüğü her yere yüzün düşsün diye yüzün olmaya devam edeceğiz.

Acının haddine çizgi hükmünde toprağa ve gökyüzüne kardeşlik adına şerh düşmeye devam edeceğiz.

Güvercin ruhu tedirginliğini üstlenip, faşizme inat her gün o kaldırımda kol kola yüreğini kucaklamaya devam edeceğiz.

Ahparig, 19 Ocak öldüğün değil, o kaldırımda milyonlarca yürekte doğduğun gündür.

Bir kuş kanadından dünyaya bakan yüreğine bin selam olsun.