Milliyet’in geçen hafta sonu, Cumartesi günkü manşeti çarpıcıydı.
“Berna’nın Camila’dan farkı ne?” diye atılan manşetin altı şöyleydi:
“Şili’de parasız eğitim için ayaklanan öğrencilerin  lideri Camila, Eğitim Bakanı’yla pazarlık masasına oturdu. Türkiye’de ise parasız eğitim pankartı açan Berna 17 aydır hapiste...”
Camila Vallejo.
Şili’de coğrafya okuyan 23 yaşında bir öğrenci.
Parasız eğitim için eylem yapan gençlerin lideri olarak, polisle de çatıştığı oluyor ama kamuoyunu da harekete geçirebiliyor.
Sonunda, Şili Eğitim Bakanı’yla görüşüyor ve açıklama yapıyor:
“Parasız eğitim umudumuz arttı.”
Ankara, 14 Mart 2010.
Adı, Berna Yılmaz.
Ankara Üniversitesi Antropoloji bölümü 4. sınıf öğrencisi. Başbakan Erdoğan’ın katıldığı bir toplantıda arkadaşı Ferhat Tüzer’le pankart açıyorlar:
“Parasız eğitim istiyoruz, alacağız.”
Apar topar gözaltına alınıyor.
Ve tutuklanıyor.
17 aydır da hapiste.
Savcı tahliyesini talep ediyor, mahkeme reddediyor. 6 Ekim Perşembe günü Beşiktaş Adliyesi’nde Berna’yla Ferhat’ın duruşması var.
Berna Yılmaz diyor ki:
“Bir buçuk yıl oldu tutuklanalı. Bu ülkede parasız eğitim istemenin bedeli yıllara varan tutsaklık. Ferhat ve ben, en başta kendi hakkımız, genelde tüm öğrencilerin, ailelerin hakkını dile getirdiğimiz için bir buçuk yıldır bedel ödüyoruz.
15 yılla yargılanıyoruz.
Evet, parasız eğitim istemenin bedeli 15 yıl. Herkes duysun ve bilsin ki, anayasada varolan bir hakkı yazmak kolay, istemek suç.
Ferhat ve ben okuldan atıldık.
Bize beraat isteyen savcı sürüldü.
6 Ekim’de Beşiktaş 10. Ağır Ceza’da dördüncü kez hâkim karşısına çıkacağız.
Gelin hep birlikte haykıralım:
Parasız eğitim istemek suç değil haktır!” (Radikal, 2 Ekim 2011, s. 15)
Evet, birinin adı Camila.
Ötekinin adı Berna.
Biri Şili’de öğrenci.
Öteki Türkiye’de.
İkisi de parasız eğitim istiyor.
Biri, eylem koyabiliyor, sonunda Eğitim Bakanı’yla görüşebiliyor.
Öteki hapsi boyluyor.
Şili mi demokrasi, Türkiye mi?