Hep yeni bir dönemden söz ediyoruz ya, AKP’nin yüzde 50 oy almış olmasından, askerin sivil karşısındaki geleneksel duruşunun değişmiş olmasından vs. Peki bu yeni dönem, içinde neler saklıyor? Sahiden sorunlarımızı çözebilecek bir dönem olacak mı? Yoksa sorunları çözeyim derken yeni sorunlara mı neden olacak?

Yeni bir dönem heyecan vericidir kuşkusuz. Çünkü her yeni başlangıç taze bir hava içinde bir tür sonsuzluk ima eder aslında. Sanki ulaşılan bu nokta önünüzde serilmiş pürüzsüz bir halı gibi yeni ve uzun bir zaman sunmaktadır size. Yürüyüp gidebilirsiniz. Ya da durup etrafı seyredebilirsiniz. Ya da birlikte olduğunuz insanlarla birlikte bu noktaya gelince yapmayı düşündüklerinizi yapabilirsiniz. Dedim ya her şey yenidir ve siz hemen her şeyi eğip bükebilirsiniz.

Ama bu bir illüzyondur aslında. Hiçbir şeyi tam istediğiniz gibi eğip bükemezsiniz gerçekte. Bükemezsiniz çünkü yeni dönem eskinin de içinde seyrettiği bir dönemdir ve hep kendini hissettirir. Eski, yanı başınızdadır ve sizin değiştirme iradenize direnir. O nedenle de yeni bir dönem, belki başlangıçta yukarıda ifade ettiğim gibi pürüzsüz bir yol olarak görünse de öyle değildir. Onun da inişleri ve çıkışları vardır.

Yeninin bu eskinin de içinde olduğu süreçte en önemli sorun birlikte yürüdüklerinizden gelir. Birlikte yürümüşsünüzdür ama artık dönem değişmiş ve eskiden birlikte yürürken paylaştığınız şeylerin bir kısmı eskide kalmıştır. Şimdi yeni bir dönemdir ve yeni dönemin gerekleriyle eski birliktelikler arasında uyumsuzluklar oluşur. Birlikte yürüdüklerinizle bu yeni yolda yürümek ancak daha azına razı olduğunuzda mümkündür. Bu da yürüyüşünüz etkinliğini düşürür. Adamın o işle hiç bir alakası yoktur ama onu atamanız gerekir. Çünkü o sizin eski yol arkadaşınızdır vs.

Bunları AKP iktidarının bu bir kaç aylık yönetim dili ve tarzını düşünürken düşündüm. Başbakan Erdoğan’ın bir kaç aydır büyük bir özgüvenle konuşmalarını düşündüm. CHP’ye “Tükürdüklerini yalayacaklar!”dan başlayarak hemen her konuda yukarıdan bir dille konuşmasından yeni dönemin “başlangıcında” olduğunu hissettirdi bize, her şeyi istediği gibi eğip bükme bahsiyle ilgili olarak.

Oysa yeni dönem eskiyle devam ediyor ve en yakınındakilerle atılan tohumlar ileride yürüyüşünü zayıflatacak tohumlar olacaklar. Bunların başında da, kimler bu eskiler bilemem ama Kürt sorunuyla ilgili olarak ona perspektif verenler geliyor bence. “Sözün bittiği yer”den başlayınca, sonra söz söylemek zorlaşır. Oysa Kürt sorunu sözün hiç bitmemesi gereken bir yerdir. Çünkü Kürt sorunu esasında bu toplumun demokrat bir toplum olup olamayacağına ilişkin bir sorundur. O nedenle tamamen söze yaslanır.

Oysa Başbakan’ın sözleri bu yeni dönemin ruhuna uygun sözler değildir. Blok’un milletvekillerinin parlamentoya gelmeleriyle ilgili kurduğu cümleler sorunludur. Yeniyi değil eskiyi çağrıştıran cümlelerdir bunlar. Eskinin baskın geldiği yeni sürecin inişlerini simgeler. Oysa yeni dönemde toplumun ihtiyacı olan, çıkışlardır. Sorunların çözüleceğine ilişkin umudumuz tazeleyecek olan barışçı sözlerle örülmüş çıkışlar.

Bilmiyorum, bu yeni dönemin sorunlarımızın çözüleceği yeni bir dönem olup olmayacağını. Ama bildiğim, bu yeni dönemin dilini ve ruhunu değiştirecek yeni insanları arasına katmazsa eskilerle bu yolu yürümek zor olacak.