Telefonun Cumhurbaşkanlığı köşkünden geldiğini duyduğumda bir hayli sevinmiştim. Zira arayan Cumhurbaşkanı özel kalem müdürüydü ve Cumhurbaşkanının köşkte vereceği Muharrem ayı iftar yemeğine beni de davet ettiğini söylüyordu.

Her ne kadar içimden “Alevi inancında Muharrem ayı iftarı diye bir şey yok” dedimse de birkaç şartla gelebileceğimi söyledim. Zira davette Cumhurbaşkanının sağında ya da solunda oturmak mesleki kariyerim için bulunmaz bir fırsattı. Özel kalem müdürü Cumhurbaşkanının sol tarafının boş olduğunu söylediğinde hiç düşünmeden “tamam” dedim.

Bir de yemeğe, Fermani Altun ve İzettin Doğan gibi ayakları yere sağlam basan Alevilerin gelmesini özellikle şart koşmuştum. Özel kalem müdürünün “Cumhurbaşkanın sağ tarafında da onlar oturacaklar” demesi beni bir hayli rahatlatmıştı. Güzel bir iftar yemeği olacaktı.

Köşkte beni bir manga asker, Seymenler Derneği, Adana Valisi, Endenozya Dış İşleri Bakanı, Nagehan, Bilgehan, Eyüphan ve Cumhurbaşkanı özel kalem müdürü karşılamıştı. Orada oluşumun şerefine top atışını uygun görmediğim için birkaç maytap patlatmalarına izin vermiştim. Maytaplardan birisi Alman Alevi Dedesi Hans Möller’in ayakları dibinde patlamıştı. Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu araya girerek, maytabı patlatanlar hakkında soruşturma başlatacağını söylemiş ve durumu kurtarmıştı. Salon hınca hınç doluydu. Cumhurbaşkanı’nın soluna oturmuştum.

Masanın etrafı birbirinden değerli konuk ve misafirler ile doluydu. Endenozya Devlet Başkanı, Britanya kraliyet ailesinden bir yetkili, Bangladeş Alevi Birliği Dernek Başkanı, Çin Halk Cumhuriyeti Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği Yönetim Kurulu üyeleri, Etiyopyalı bir Alevi Dedesi, Küba Halk Dansları topluluğu ve Muhteşem Yüzyıl dizi seti çalışanları hep oradaydı. İftar yemeği Kaşgarlı Mahmud’un Divânu Lügati't-Türk isimli kitabının önsözünün okunmasıyla başlamıştı.

İlk konuşmayı Kenya Alevi Birlikleri Genel Sekreteri yapmıştı. Kenyalı Genel Sekreter Kenya’da Alevi sorunu diye bir sorunun kalmadığını, Kenya’da Cemevlerinin ibadethane statüsünde olduğunu belirterek, önümüzdeki sene Malatya kayısı festivaline gelebileceğini söylemişti.

İkinci konuşmayı yapmak üzere kürsüye gelen Kosovalı bir Alevi Dedesi ise Hac Organizasyonuyla hacca gidecek olan hacı adayları ile ilgili bilgi vermişti. Bilgilendirme konuşmasında müjdeli haberler de veren Kosovalı Alevi Dedesi, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, Başbakan ve bütün kabine üyelerini önümüzdeki sene Kosova Aşure Şenliklerine beklediğini söylemişti.

Köşkte düzenlenen Muharrem ayı iftar yemeğinde en etkili konuşmayı ise Türk Diyanet İşlerinden bir yetkili yapmıştı. Sünnilerin Sünni, Alevilerin de Alevi olduğunu söyleyen Diyanet yetkilisi Gagauzlar da Gagauzdur diyerek uzun süre alkışlanmıştı. Diyanet yetkilisi ayrıca önümüzdeki bir ay içerisinde Sivas Malatya karayolunun 44’ncü kilometresinden itibaren ulaşımın raylı metro sistemiyle yapılacağının da müjdesini vermişti.

İftar yemeğinde menü Fransız mutfağından hazırlanmıştı. Zira Türkiye’deki birçok Alevi kuruluş ve derneklerinin iftar yemeğine Fransız kalmasının sebeplerinden biriside bu olsa gerekti.

İftar yemeğinin bitimine az bir süre kala özel kalem müdürünü yanıma çağırarak hesabı istemiştim. Özel kalem müdürü hesabı köşkün ödediğini söylemişti. Oysa Muharrem ayı esas itibarıyla matem ayıydı. Kaldı ki Alevi geleneklerinde olmamasına rağmen Matem ayını protokolü bol, yemekli toplantılara dönüştürenler bunun hesabını hiçbir şeklide ödeyemezdi.