Kerbela, Alevi/Bektaşi/Kızılbaşlar için sadece bir matem değil, zulme başkaldırının ve teslim olmamanın da sembolüdür. Hüseyin'in yanında yer almak mazlumun, masumun ve madunun yanında yer almanın simgesidir. Sırrı Süreyya'nın deyimiyle “Nasıl ki modernite masumiyetini, toplama kampı bacalarından tüm Avrupa’ya insan külleri yağarken yitirmişse, İslam da Kerbela’da benzer bir akıbete uğramıştır.” Kızılbaşlar o yüzden, bu zulmü yaratan zalime “Lanet Yezid” derler... O yüzden Pir Sultan:

 

“Lanet olsun sana ey Yezid Pelid,
Kızılbaş mı dersin söyle bakalım! 
Biz ol âşıklarız ezel gününden, 
Râfızi mi dersin söyle bakalım.” 

 

diye haykırır. Peki, acaba zamane Yezidleri kimlerdir?

 

Geceyi soğukta sokakta geçirmiş, yakınlarını kaybetmiş ve son derece haklı olarak, beceriksiz bir devleti ve hükümeti protesto eden depremzedelere biber gazı attıranlar, coplatanlar mı? Coplatırken vicdanı sızlamayanlar mı?

 

“Aleviyim” diyen 14 yaşındaki Burak Kul’u, "Alevi öğrencilerim benden çok çektiler" diye tehdit eden, sonra da döven zihniyettekiler mi?

 

AİHM kararına rağmen, Alevi çocuklarına zorla Sünnilik öğretme ısrarından vazgeçmeyen asimilasyon savunucuları mı?

 

74 yıl önce 15 Kasım’da, “Evladı Kerbelayık! Bîhatayık! Ayıptır, zulümdür, cinayettir!" diyen Seyit Rıza’nın idamını, hala bu zulmü, Dersim katliamını savunanlar mı?

 

11 yıl önce 16 Kasım'da yitirdiğimiz Ahmet Kaya'nın gurbette ölümüne neden olanlar mı? O gece, onu linç etmeye kalkanlar mı? Onlar için vatan – Nazım Hikmet’in deyimiyle - “çiftlikleri, kasaları ve çek defterleri” olduğu halde, hayâsızca Ahmet Kaya'yı vatan haini ilan edenler mi?

 

Madımak katliamını kimin işlediğini çok iyi bildikleri halde, hiç ilgisi olmayan Yücel Halis'in ardından “Madımak katliamının azmettiricisi için cemevinde şok tören” diye manşet atarak, otelin önündeki “işte cehennem ateşi” diyerek bağıran katil sürüsünü aklamaya çalışan gazeteci müsveddeleri mi?

 

Ülkenin demokrat aydınları ile ilgili “vekillik için Kandil'den izin istemişler” diyerek uydurma haber yapan milliyetçi İslamcı cenahın bulvar gazetelerinin tetikçileri mi?

 

Tiyatral bir performansı Zerdüşt ayini diye haber yapanlar mı? Velev ki o bir Zerdüşt ayini olsun, hadlerini bilmeden Zerdüştlüğü bir küfür olarak kullanan cahil sürüsü mü? İnanç özgürlüğünden, hoşgörüden bahsedip, Sünnilik dışındaki tüm inançları aşağı gören bu otoriter zihniyet sahipleri mi?

 

Kendileri Suriye'nin, Libya'nın bombalanmasını savundukları halde, yaşamları boyunca şiddet karşıtı olmuş, karıncayı bile incitmemiş insanlara “PKK'yi niye eleştirmiyorsunuz?” demeye cüret eden ikiyüzlüler mi?

 

Ne ile suçlandıkları bile belli olmayan Ahmet Şıkların, Büşra Ersanlıların savcılığına, hakimliğine soyunarak hukuku ayaklar altına alan, demokratlıktan nasibini alamamış gazeteciler, siyasetçiler mi?

 

Büşra Ersanlı hakkında, ‘KCK için terörist yetiştiren eğitmen’ manşetini atanlar mı?

 

Yoksa bunların hepsi mi?

 

Yezid zulmederken Hüseyin'in yanlışlarını tartışmaktan başka bir şey yapmayanlara da bir çift söz... Hayat bazen ortada kalmaya izin vermez, Ya Yezid'den yanasınızdır, ya da Hüseyin'den...