Anın başka bir ana sıçrama yapacağı anı başlangıç olarak kabul edersek ki zamanın başlangıcı genelde Big Bang (büyük patlama, maddenin oluşum an’ı)olarak kabul ediliyor. Bu kabule göre yeni bir patlama anı bulunduğumuz zamanın çizgisini sona erdirir ve yenisi başlar. Parçacık fiziği deneylerinde, “rastgele parçacıklar bir vakum ile meydana gelir iddiası, evrenin durağan veya zamansız bir hale bürünmesini mümkün mü kılar?” sorusuna cevap aramamızı da beraberinde getiriyor. “Zaman çevresiyle de etkileşim halinde olan fiziksel bir şey midir? Yoksa yalnızca insan zihninin ürettiği suni bir oluşum mudur?” sorularını arka arkaya başka sorular da ekleyerek çoğaltabiliriz.

Felsefeci Huw Price zamanın mutlak bazı özellikleri, aslında dünyanın fiziksel halleriyle değil, bizim düşünsel yapımızın şartlarıyla şekillenmiştir diyor. İnsan zihni doğal olarak çevresindeki tüm olayları, zamanın bu akışı içerisinde 3 boyutlu bir ortamda gerçekleşiyormuş gibi algılayarak “Şu An”, “Akış” ve “Yön” olarak tanımlıyor.

Bu konuda farklı görüşler elbette var. Bildiğimiz ve inandığımız tek şey, değişmeyen tek şeyin diyalektiğin kendisi olduğu ilkesidir. Diyalektik çelişkiler aracılığıyla her şeyin hareketidir. Her şey çelişkisini de içte taşır. İçteki çelişki çevrenin etkisiyle niceliksel birikimlere dönüşür. 'An' zihnimizde oluşan aşamalardır.

Yıllar tükenirken, anlar da tükenmektedir. Kapitalizmin insanlığı mahkûm ettiği anlardan kurtulmak ancak kapitalizme karşı savaşma, direnme anlarını çoğaltmakla mümkündür. Kapitalizmin insanlığı ve doğayı sömürme anlarını azaltmak nihayetinde engellemenin mümkün olduğuna inanmak zihnimizin kararlılık anını devrimci kılar.

Eski anların insanlık lehine olanlarını biriktirmek, geliştirmek yeni yaşanacak anlarımızı çoğaltmaktır.

….Milattan (MÖ) önce ,milattan (MS) sonra on… yüz… bin… ve iki bin on dokuz tükendi ve 2020 yılı ve sonraki sıralayacağımız yıllar zihnimizde zaman dediğimiz kavramla bütünleşip devam edecektir. Hemen sıfırlanmayacaktır.

Savaşların çoğaldığı, sınırların belirginliğinin yetmediği yerlere sınır boyu duvarların inşa edildiği, canlı popülâsyonunun yok olduğu, silah sanayisinin ve nükleer savaş tekniklerinin geliştirildiği, insanların yaşam alanlarının bombalandığı ve göç’lere zorlandığı, cinsler arasında ayrımcılığının çoğaltıldığı, ırkçılığın sistemi ayakta tutmak için prim yaptığı, sömürünün sınır tanımadan yoğunlaştırılmış oluşunu insanlık ve doğa an itibarı ile yaşamaktadır.

Yeni zamanlarda, ya da yeni anlarda sınırların tamamen kalktığı, kapitalist üretim ilişkilerinin tasfiye edildiği, sömürü ve savaşların olmadığı, cinsler arası, kimlikler arası ayrımcılığın, asimilasyonun bittiği, doğayla uyumlu mülksüz yeni yaşamları temenni etmek için güçlü bir zihinsel enerjiye ihtiyacımız var.

Neoliberal politikaların esiri olmuş zihinlerimizi kurtarma anlarını çoğaltmak demek komünal bir dünyanın ütopyasını bugünden yaşamak direnme gücümüzü artıracaktır.

Yeni yıllar, yeni anlar, bize ait olsun.

Bütün kötülüklerin yok olması için kötülüğü üreten kapitalizmin yok oluşuna inanarak, sınırsız ve sınıfsız bir dünya için haydi, sürekli savaşa… Haydi, zamanı sıfırlamaya…