Hükümet darbesi olarak nitelenen Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun görevinden istifaya zorlanması sonrası yaşanan değişiklikler beraberinde birçok söylentiyi de getiriyor. 



Başbakanın “kendi isteği” ile istifa ettiğini/ayrıldığını söyleyen Cumhurbaşkanının aksine 
Davutoğlu, ayrılığı “zaruret” olarak nitelemişti. Başbakanın görevinden ayrılacağı haberinin hemen arkasından AKP’nin genel kurula gitmesi, yeni Genel Başkan adayının belirlenmesi,  seçimi ve sonrasında yapılan konuşmalar “hükümet darbesi” söylemini doğrular nitelikteydi.


Yeni hükümet kuruldu ve göreve başladı. Kabinedeki değişiklikler ve görev dağılımına baktığımızda eski Başbakan Davutoğlu’nun tüm izlerinin silinmeye çalışıldığı gözlemleniyor. Sıranın bürokrasideki en önemli makama, MİT’e geldiği söyleniyor. Hakan Fidan konusunda ortaya çıkan rahatsızlıklar sonrası böyle bir değişikliğin düşünülmesi olağan karşılanıyor. 


Hakan Fidan hakkında ilk rahatsızlık, milletvekilliğine adaylığını koymasıyla başlamış, daha sonra bu düşüncesinden vazgeçince tekrar MİT’in başına dönmüştü. Ancak rahatsızlık devam etti.


Mit Müsteşarlığı için gündeme gelen en önemli isim ise Mustafa Levent Göktaş. Bu isim yeni değil. 2004 tarihinde de yine gündeme gelmiş, çalışmaları yürütülmüş ancak sonuca ulaşılmamıştı. 


Söylentilere göre 2004’de Albay olarak emekli olan Mustafa Levent Göktaş’a bizzat Erdoğan tarafından teklif götürülmüş, ktaş tarafından olumlu olarak karşılanan teklif sonrası kadro oluşturma çalışmaları başlamıştı.


Bu konudaki tüm hazırlıklar tamamlanıp atama yapılacağı dönemde, ktaş’ın MİT Müsteşarlığına dönemin Genel Kurmay Başkanının “Rütbesi düşük olması nedeniyle hiyerarşik sorun yaratır” mazeretiyle karşı çıktığı, o dönemin siyasal durumu nedeniyle de Erdoğan’ın fazla ısrarcı olmadığı söylenmişti.


Mustafa Levent Göktaş’ın askeri sicili fazlasıyla iyiydi. Özel Kuvvetler Komutanlığı, muharebe arama kurtarma birliğinde görev yapıyordu. Operasyon adamıydı. Kuzey Irak’ta katılmadığı operasyonun olmadığı söyleniyordu. Orduda 3 üstün cesaret madalyasına sahip tek subaydı.

Abdullah Öcalan’ın yakalanması için Suriye’de başlayıp Kenya’da sonlanan operasyonu da yönettiği ve bizzat içerisinde olduğu da söylentiler arasında.

Aynı zamanda hukuk eğitimi de alan Göktaş, emeklilik sonrası serbest avukatlık yapmaktaydı. 

Daha sonra Göktaş’ın ismi Ergenekon soruşturmasında ortaya çıktı. Bürosundaki aramalarda bulunan! Belgeler sonrası 2009’da tutuklandı. Avukatlığını yapan Gazi Serdar Öztürk de aynı gerekçelerle Göktaş’ın ardından tutuklanmıştı.

O dönemlerde çıkan söylentiye göre Levent Göktaş, orduda görev yaptığı dönemlerde Fethullah Gülen ve cemaati hakkında 2 bin sayfa tutan bir rapor hazırlamış ve bu nedenle tutuklanmıştı.

Yargılanma sonrası 20 yıldan fazla ceza alan Göktaş, 2014 tarihinde Anayasa mahkemesinin kararı bozması sonrası cezaevinden çıktı. 5 yıldan fazla cezaevinde kalmıştı.

Bugünlerde yeniden isminin ortaya çıkması tesadüfî değil. Yeni söylentilerde Levent Göktaş’a teklifin götürüldüğü, teklifin kabul gördüğü ve hazırlıkların yapıldığı var.

Yine söylentilere göre Göktaş’ın teklifi, kendi ekibini kurması, Suriye, Irak ve İran politikalarının değiştirilmesi, Suriye de barışın sağlanması yönünde politika oluşturulması koşulları ile kabul ettiği belirtiliyor. (1)

Görev yaptığı dönemde hakkında 2 bin sayfa rapor hazırlayan Gülen cemaatini ve “terörü” bir yılda bitirebileceğini iddia ettiği de belirtilmiş.

Müzakere sürecinin devamından yana olan Hakan Fidan’ın gönderilmesi, yerine operasyon adamı olan ve Abdullah Öcalan’ın yakalanması operasyonunu yöneten birinin getirilmesinin istenmesi, sürecin daha da sertleşebileceğini düşündürüyor.

Bu söylentiyle birlikte gündeme gelen MİT yönetmeliğinde yapılan değişiklikte oldukça düşündürücü.

Yapılan yönetmelik değişikliği ile MİT müsteşarı, gerek gördüğü taktirde taşınabilir eşya ve malzemeler için kayıt tutulmasını iptal edebilecek. Buna silah, mühimmat, taşıt ve giderleri de dahil. MİT, gerek gördüğü taktirde silah, mühimmat, taşır ve giderleri için kayıt dışı davranabilecek, yaptığı alımlar, giderler ve malzemelerin kullanılma biçimleri konusunda hesap vermeyecek! (2)

Ucu açık olan bu yönetmelikle birlikte MİT’in hareket kabiliyeti artırılıyor, denetim dışı bırakılıyor, yapacağı her işlem “sır” haline getiriliyor ve müsteşara sınırsız/denetimsiz yetki vermiş oluyor.

Müsteşarlığına Mustafa Levent Göktaş’ın getirilmesi düşünülen MİT’in yönetmeliğinin de değiştirilmesi kuşkuları daha da arttırıyor. Yönetmeliğin değiştirilmesini Göktaş istemiş olabilir mi?

Verilen bu yetkilerle MİT müsteşarı her istediğini yapabilecek, istediği kadar silah, araç ve gereç alabilecek, istediği yerde kullanabilecek, isterse satacak veya istediği yerlere gönderebilecek ve sonuçları için kayıt tutmayarak hesap vermeyecek!

Böyle bir yetkinin ne kadar doğru olduğu tartışma konusu olabilir ancak bu yetkileri kullanan kişinin denetimsiz olması ürkütücüdür.

Bu tür yetkiler karanlığı çağrıştırır.

Yaklaşan Kaosun habercisi gibidir.

 

 

 

 

 

 

 

1.http://t24.com.tr/haber/mitin-basina-ergenekon-davasinda-5-yil-tutuklu-kalan-emekli-albay-levent-goktas-geliyor-iddiasi,342025?utm_medium=social&utm_content=sharebutton

2.http://t24.com.tr/haber/mite-kullandigi-silah-arac-ve-cihazlar-icin-kayit-disi-ayricaligi,342031