Sabah postacının getirdiği tebligat zarfları henüz açılmamış vaziyette masamda beklerken, hikmetinden sual olunmaz hükümetimizin bugün bizler için ne sürprizler hazırladığının merakıyla haber sitelerine şöyle bir göz atıyorum.
Neyse ki bu sabah da kadınların vajinalarından sorumlu devlet bakanlığı kurulmamış. Vakti zamanında PKK’lilerin sünnetli olmamalarıyla baya alakadar bir başbakan yardımcımız vardı. O zaman nasıl ki penislerden sorumlu devlet bakanlığı kurulmamasıyla derin bir oh çekip rahatladıysak, bu sabah da halen vajinadan sorumlu bir bakanımızın olmadığını öğrenip rahatladım.
Aziz milleti bitirmek için sinsice hazırlanmış bir tuzak olduğunu sayın başbakan sayesinde öğrenmiş bulunduğumuz kürtaj ve sezaryen hakkında haberler yine gündemin ana meselesi bu sabah. Acaba pek sayın İdris Naim Şahin bu konu hakkında ne demiştir diye şöyle bir bakınıyorum, neyse ki bu saate kadar ondan ses seda çıkmamış. Böylece biraz daha rahatlamış oluyorum ve artık işime dönmeye hazırım.
Ama yine de acele etmemekte fayda var sanırım. Öyle ustalık dönemi bir kabinemiz var ki… Hani nasıl desem? Öyle böyle değil! İdris Naim Şahin’in gölgesinde kaldığını hissetmiş olacak ki bir bomba da sağlık bakanından gelmiş. Beyefendileri “Tecavüzcülerin çocuklarına devlet bakar” buyurmuşlar.
Şaşırmak ne mümkün! Başbakanın sezaryeni yasaklayacağız dediği bir yerde sağlık bakanı da çıkar tecavüz kurbanlarının çocuklarına devlet bakar der.
Yahu bu neyin kafasıdır Allah aşkına? Bir ülkenin sağlık bakanı çıkıp da tecavüzcülerin çocuklarını devlet koruyacak derse bu alenen tecavüze teşvik değil de nedir? Hangi zihniyet böyle bir şeyi kabullenebilir?
Gerçi 13 yaşındaki N.Ç.ye tecavüz edenleri, Hüseyin Üzmezleri koruyan bir devlette yaşadığımızı düşününce bakanın bu aklına da şaşmamak lazım. N.Ç.’ye tecavüz edenlerin neredeyse tamamı devlet kurumlarında çalışan, Mardin gibi küçük bir yerde “Devlet benim” diyebilen zatlardı.
Anlaşılan “devlet baba” kavramının içini sonuna kadar doldurmakta kararlı bir hükümetimiz var. Devlet tecavüze müsamaha gösterir de çocuğunu sahipsiz mi bırakır? Alır o çocuktan da vatana millete hayırlı bir evlat yetiştirir. İşte o zaman devletin tadından yenmez.
Peki sormazlar mı adama, sen o çocukları alıp ilerde ne yapacaksın sayın bakan? Hepsini potansiyel birer suçlu olarak topluma mı salacaksın? Babasının kim olduğunu bilmeyen, annesinin varlığından habersiz bir nesil mi yetiştireceksin? Sözüm ona yeni nesillerin tinerci olmasını engellemek isterken, tecavüz ürünü çocuklardan mı dindar nesil yetiştireceksin? Ya da şu an sokakta yaşayan on binlerce çocuğa baktığın gibi mi bakacaksın onlara da?
Sayın bakan tecavüzü meşrulaştırmak için gösterdiği performansın onda birini asli görevine harcasa mesela, hadi onu bile yapamıyorsa doktorlarına yönelik saldırılara bir çözüm bulsa hiç değilse? Kadınların vajina bekçiliğine soyunan hükümet, her şeyden önce onları korumak görevini yerine getirse? Her gün onlarca kadın, erkek şiddetine maruz kalırken bu kadınların ölümüne dur diyebilse? “Her kürtaj bir Uludere’dir” zırvalığını bıraksa da Uludere’deki kadınlara onların çocuklarını öldürmenin hesabını verse? Sanırım tecavüz mağduru kadınların çocuklarına sahip çıkmadan önce “devlet mağduru” bu kadınların çocuklarının hesabını verebilmek daha ahlaki ve vicdanidir.
Yarın çıkıp da Uludere için “Gece çok sarhoştum, hatırlamıyorum” diyebilecek ışığı gördüğüm hükümetimizin muasır medeniyetler seviyesindeki icraatlarını daha fazla okumaya aklım ve vicdanım el vermiyor. Artık asli işime dönmeli ve masamda açılmayı bekleyen tebligatlara göz atmalıyım.
Önemine binaen ilk olarak Yargıtay’dan gelen zarfı açıyorum. Çocuk yaşta tecavüze uğrayan akıl sağlığı bozuk müvekkilin, yıllar önce yerel mahkemede beraat eden tecavüzcüsü hakkında yüce mahkeme ne karar vermiş diye sabırsızlıkla kararın hüküm kısmını okuyorum. Adaletinden sual olunmaz memleketimde yüce mahkemenin kararıyla bir tecavüzcü daha beraat etmenin dayanılmaz hazzını yaşarken, kim bilir, belki tam da şu anda, benimle birlikte bakanın bu açıklamasını iştahla okuyordur.
