Dünkü yazımda ağırlıklı olarak Urfa cezaevindeki vahşet koşullarından bahsetmiştim. Bugün Uludere ile yazımı sonlandırmak istiyorum.

 

Uludere`de yaşanan katliamla ilgili henüz hükûmet cephesinden tatmin edici bir açıklama gelmedi. Böyle giderse de gelmeyecek. Hükûmetin şu zamana kadar yaptığı açıklamalar ya katliamın üstünü örtmeye çalışan açıklamalar ya da katliamı toplum gözünde meşrulaştırmaya çalışan açıklamalardan ibaret. Başbakan son açıklamalarında ‘’Uludere ile ilgili heron görüntülerini izledim. Görüntülerdeki kişiler kaçakçı mı terörist mi ayırt edemedim” diyor. Oysa Uludere ile ilgi Meclis araştırma komisyonunun üyeleri tam tersini söylüyor. Çıplak gözle dahi orada bulunanların köylüler olduğunun net bir şekilde anlaşıldığını belirtiyor Meclis araştırma komisyonu. Bir an olsun komisyon üyelerinin yanıldığını düşünelim. Peki, Sayın Başbakanın Uludere ilgili aşağıdaki sorulara vereceği cevaplar var mıdır acaba?

 

Katliamdan önce görüntü alan heronlar GSM sinyaline ve silahlara duyarlı. Köylülerde katliamdan en son 10 dakika önce köyde kalan yakınlarıyla telefonla konuştular. Ve heronlar bu sinyali algıladı. Hiç birisinin üzerinde silah yoktu. Heron bunu da algıladı. Buna rağmen neden bombalar o insanların üzerine yağdırıldı?

 

Orada bulunan birliklerin o gece köylülerin sınırın öte tarafına geçtiğinden haberi vardı. Her geçişlerinden de haberleri oluyor. Operasyondan önce bölgedeki birliklerden bilgi alındı mı? Alınmadıysa tüm operasyonlarda yerel birliklerden bilgi alınılmasına rağmen Uludere’yi özel kılan neydi? Yok, birliklerden bilgi alındıysa neden köylülerin olduğu biline biline operasyon yapıldı? Yok birlikteki askeri yetkililer yanlış bilgi verdiyse sorumlular hakkında herhangi bir tahkikat başlatıldı mı?

 

Askeri birlikler neden olaydan sonra bölgeye gelip ceset toplayan köylülerin yardımına gelmedi. Köylüler ceset topladıktan sonra olay yerine iki yüz asker sevk edilip bölgede temizlik yapıyor. Olaya ilişkin kanıtlar yok ediliyor. Bu konuda herhangi bir soruşturma açıldı mı? Şırnak’tan yola çıkan ambulanslar neden yolda durduruldu. Ve neden bölgeye hemen gitmelerine izin verilmeyip ağır yaralıların hayatını kaybetmelerine sebep olundu?

 

Katliamda ölenlerin otopsileri hangi şartlarda nerede yapıldı? Otopsiye kimler katıldı?

 

Katliamda saklananlar ve suya girenler kurtuluyor. Günler sonrasında bile katliamın yapıldığı bölgede çok kötü kokular geliyor. Olayda kullanılan silah ve bombaların türleri nelerdi? Herhangi bir kimyasal bomba kullanıldı mı?

 

Bölgede kaçakçılık yıllardan beri süre gelen bir meslek. İnsanlar başka çareleri olmadığı için bu işi yapıyorlar. Bilhassa köylülerin kendisinden dinledim. Kaçakçılık yapılırken defalarca askerle karşılaşmışlar. Madem bu kadar illegal bir faaliyet. Askerler neden bu faaliyete bunca süre göz yumdu? Ya da bu faaliyetin illegal olduğunun dile getirilmesi için 34 canın devlet bombardımanıyla katledilmesi mi gerekiyordu?

 

Yasalara göre bir operasyonda havadan bombardıman yapılabilmesi için ya Cumhurbaşkanı, ya Başbakan, ya Genel Kurmay Başkanı ve yahut Hava Kuvvetleri Komutanı’nın izni şart. Bu operasyonun yapılması emrini kim verdi? Bu neden bugüne kadar açıklanmış değil. Başbakan’ın izni yoksa dahi -ki bundan emin değilim- hükümet konuya yaklaşımıyla bugüne kadar katliamın altına altın imzasını attı.

 

Asıl ilginç konu: Katliamdan önce askerler köylüleri sınırın Irak tarafında durdurdu. Ve Türkiye’ye geçmesine izin vermediler. Bu emri kim verdi? Operasyon esnasında görgü tanıklarının ifadelerine göre “Dur” ihtarı yapılmamış. Bunun nedeni nedir? Hava bombardımanı gerçekleştikten sonra yerel birlikler operasyon bölgesinden çekildi. Aradan 6 ay geçmesine ve defalarca bu konu dile getirilmesine rağmen Hükûmet yetkililerinden bu sorular konusunda tatmin edici bir yanıt alınamadı. Ya olay tüm boyutlarıyla yargıya intikal edildi dendi ya da onlar zaten kaçakçıydı, teröristti, hırsızdı dendi.

 

Çocuk yaştaki bu insanların hunharca katledilmesine nasıl vicdanınız elverdi efendiler?

 

Urfa’daki isyanda da hükûmet bilindik üslubunu korumaya devam ediyor. Başbakan bugün olayı PKK ile ilişkilendirmeye çalışan bir açıklama yaptı Meksika’dan. Uludere katliamında da aynı şeyleri söyledi. Böyle giderse Urfa’daki cezaevi isyanı son olmayacak. Zaten Adana, Gaziantep, Karaman ve Osmaniye cezaevlerinde de olayların yaşandığı haberi geliyor.

 

SONUÇ

Hükümet iktidarını güçlendirmek için insanları oyalayan muhalefeti kendine yedeklemeye çalışan içi boş açılım manevralarından bir an önce vazgeçmeli. İcraatları ile halka dönük devlet teröründen vazgeçmeli. Savaş hukukundan barış hukukuna geçen adımları bir an önce atmalı. Kürt coğrafyasına yeni cezaevleri inşa etmek yerine; KCK operasyonları derhal sonlandırılıp, PKK lideri Sayın Öcalan’ı, cezaevlerinde yatan tüm siyasi tutsakları ve dağdaki gerillaları da kapsayan bir siyasi özgürlük yasası biran önce meclisten geçirilmeli. Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri biran önce lağvedilmeli. Halka karşı uygulanan devlet terörünün sorumluları savaş suçlusu olarak yargılanmalı. Adli suçlular için cezaevi şartları insan hakları normlarına uygun hale getirilmeli. Toplumun adalete olan inancı tescil edilmeli. Aksi halde bu günkü uygulamalar devam ederse insanlara adalet arayacakları tek seçenek olarak sokaklar ve isyan kalacaktır. Dağlardan, cezaevlerinden ölüm haberleri gelmeye devam edecektir. Hükümet gelişecek olayların altından kalkamayacak ve memleket kaosa sürüklenecektir. Ve bunun tek suçlusu tarih önünde mevcut siyasi irade olacaktır.

 

MEMLEKETİMDEN BAŞKA MANZARALAR

İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim Şahin tutuklu BDP Van Belediye Başkanı Bekir Kaya’yı görevden uzaklaştırdı.

 

Sayın Bakan bu hızınızı başka alanlarda görmek kısmet olursa takla atıp oynayacağız.

 

Fethullah Gülen Başbakan Erdoğan’ın geri dön davetini başına bela gelebileceğini gerekçe göstererek reddetti.

 

Hoca Efendi arkanızda süper yetkili savcılar, mahkemeler, devlet bürokrasisi varken korkmanız bana pek mantıklı gelmiyor. Bence bu işin arkasında başka bir neden var. Ne dersiniz?

 

Not: Hükûmet-Cemaat çatışmasından demokrasi umanlara klasik bir söz: Filler savaşsa da sevişse de altında her zaman çimler ezilir.

 

4+4+4 eğitim yasası gereği imam hatip ortaokulları açılmaya başladı. Yer sıkıntısı olduğu için en iyi okullar imam hatip okullarına dönüştürülüyor.

 

Öğrenciler ya imam olursunuz ya tinerci. Hükûmetimiz böyle arzu ediyor.

 

Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması gündemimizde yok dedi.

 

O zaman 196 yeni infaz kurumu çok az gelir Türkiye’ye. Hazır en iyi okullar imam hatip okullarına dönüştürülmeye başlanmışken kötü okulları da cezaevlerine dönüştürsün hükümet.