DÜN öğlen saatlerinde Şişli'den geçen Fevziye Teyze -ki ona göre, ne güzel işte yaşayıp gidiyoruz, civan gibi yöneticilerimiz var, köprüler, köprülü kavşaklar filan ne istersek oluyor-birden burnuna gelen o toz solurmuş gibi hissettiren kokuyla ilk kez tanıştı. Bu tozumsu, metalik koku bir süre sonra gözlerini yakmaya başladı. Aslında olay yerinden çok uzaktaydı
ama gazı o kadar bol atmışlardı ki iki kilometre ötedeki semtlerin bile boğazı yanıyordu. Fevziye Teyze durumu merak etti. Eskiden adı anarşist olan şimdi ise terörist denilen birileri şehre inmiş olmalıydılar. Sonra Fevziye Teyze kendi yaşındaki kadınları gördü. Kendinden büyük beyaz tülbentli kadınlar gördü. Yerlerde yatıyorlardı. Sonra kızlar gördü, ölmüş gibiydiler asfaltın üzerinde, kimse onlara yardım etmiyordu. İnsanlar dükkânların içine sığınıyor, sonra dükkânların içi gaz dolunca birbirlerini ezerek, gazdan yanan gözleri kapalı, boğulmamak için dışarıya koşuyorlardı. Etrafında kara gözlüklü, havalı korumalarla ya da ayna gibi parlak siyah lüks arabalarla değil insanlarla birlikte yürüyen vekilleri görüyordu Fevziye Hanım Teyze. Sebahat Tuncel'in gözüne sıkıyordu polis. Sırrı Süreyya Önder gözden kayboluyor gaz doldurunca bütün caddeyi. Levent Tüzel, Ertuğrul Kürkçü, gözleri çıkıyormuş gibi canı yanan insanlara yardım etmeye çalışıyor.
Fevziye Hanım biraz zor da olsa, ilerde BDP otobüsünün içine gaz bombası atılıp sonra da kapıların kapatıldığını seçiyor; hem de içerde partililer varken!

FEVZİYE TEYZE'NİN GÖRDÜKLERİ
Fevziye Teyze elinde filesi baka kalıyor. Gaz bulutu koca bir semtin üzerinde büyüyor. Bazı şeyleri göremiyor bile Fevziye Hanım Teyze, giderek görmediklerinin gördüklerinden daha beter olabileceğini anlıyor. Ara sokaklara kaçanlara neler olabileceğini... Fevziye Hanım Teyze evine gidiyor. Şoke olmuş vaziyette. Televizyonu açıyor. Kimse bu olup bitenleri anlatmıyor. Oysa yüzlerce kişi... Kanalları geziyor yine yok. Haber saatini bekliyor Fevziye Hanım Teyze. Sonunda haber saati geldiğinde kanalları yeniden dolaşmaya başlıyor. Bir toz duman, bir gaz bulutu görünüyor kanallarda. O kadar çok gaz görünüyor ki gazın içinde kalan, gazın içinde kaybolan, yerlerde yatan genç kadınlar, ihtiyar kadınlar görünmüyor. Fevziye Hanım Teyze gözlerini kısıp bakıyor, belki gözleri yeterince seçemiyor. Ama hayır, ekrana gaz sıkılmış, gazdan hiçbir şey görünmüyor, ekran gaz yüzünden bir şey göstermiyor. Bir genç kadın, her zamanki gibi ekranda toplam beş cümleyle bize gaz bulutunun ardında ne olduğunu anlatıveriyor. O gazın ardında ne görmemiz gerektiğini özetleyiveriyor bir ses. Sonra bir daha geziyor kanalları Fevziye Hanım Teyze... Hiçbiri toz ve gaz bulutu ardında neyin olduğunu söylemiyor. Fevziye Hanım Teyze bir süre sonra televizyonun düğmeleriyle oynamaya başlıyor, belki onun televizyonu göstermiyor ne olup bittiğini. Fevziye Teyze düğmelerle oynarken birden televizyon konuşmaya başlıyor:
"Televizyonunuzun ayarlarıyla oynamayınız! Bu kadar gösteriyoruz, ısrar etmeyiniz!"

AMAN KAPINI KAPA!
Olaylar dün akşam haberlerinde gördüğünüz gibi olmadı. Olaylar, yıllardır sizin haberlerde gördüğünüz gibi olmuyor zaten. Yıllardır her şeyi normalleştirdiğimiz için dün burnumuzun dibinde olan ve yüzlerce kişinin gaz bombası yüzünden çok kötü anlar yaşamasına neden olan olayları da normalleştirebilecek kadar mezhebimiz genişledi bizim. Ben demiştim Beyrut olacak bu şehir diye, alın size oldu işte! Şişli'de YSK'yı protesto eden BDP'liler ölmek üzereyken sadece beş yüz metre ötede insanlar araba camlarını kapatıyordu. İhtiyar kadınlar apartman boşluklarına sığınmak isteyince bütün kapılar kilitlendi. "İnsanlık Artık Burada Yaşamıyor" Caddesi'nde her şey muktedirin olmasını istediği gibiydi. Muktedire karşı gelenler, muktediri hiç yormadan halkın diğer yarısı tarafından boğuluyordu.
Fakat siz televizyonunuzun ayarlarıyla oynamayınız! Bu kadar göstermiyor ekranlar, ısrar etmeyiniz!