Anayasa Yapmak
BAŞBAKAN’LA ana muhalefet liderinin TİM toplantısında tokalaşmaları ve yeni anayasa için uzlaşma mesajları vermeleri herkesi umutlandırdı.
Çünkü asıl inisiyatif onlardadır. Toplumun ve parlamentonun çok büyük çoğunluğunu temsil ediyorlar.
Anayasa yapımında ana eksenin Ak Parti ile CHP uzlaşması olacağını düşünüyorum. Sadece sayısal bakımdan değil, toplumsal önyargılara karşı “cesur adımlar”ı da ancak ikisi birden atabilirler.
Mesela 66. maddedeki vatandaşlık tanımının “etnik” çağrışımlı olmaktan çıkarılıp “hukuki” hale getirilmesini ancak bu ikili birlikte topluma kabul ettirebilir.
Dört partili ve çok fikirli müzakere sürecinde AK Parti ile CHP arasında uzlaşma olması halinde genel uzlaşmayı sağlayacak hukuki formülleri üretmek kolay olacaktır.
Onun için bu iki parti ve Erdoğan’la Kılıçdaroğlu arasındaki en ufak bir “normalleşme” jesti bile umudumu arttırıyor.
Başbakan jestler yapmalı
TİM toplantısında Başbakan’ın “bütün muhalefet partilerine, sivil toplum kuruluşlarına, medyaya, konuyla ilgili herkese sesleniyorum” diyerek konuşması, çağrı yapması çok olumludur.
Başbakan, balkon konuşmasıyla başlayan bu olumlu çağrılarını söylemde bırakmamalı, “bütün muhalefet partilerine, sivil toplum kuruluşlarına, medyaya, konuyla ilgili herkese” davranışlarıyla da pozitif enerji vermeye, sıcak jestler yapmaya özen göstermelidir.
Mesela, TİM’deki konuşması bitince Kılıçdaroğlu’nu dinlemeden ayrılması...
Kılıçdaroğlu, bundan rahatsızlık duyduğunu açıkça ifade etti.
Halbuki Başbakan, Kılıçdaroğlu’nu dinlememek için değil, önceden planlanmış olan Akvaryum açılış törenine yetişmek için ayrılmıştı.
Evet, tamam... Fakat Başbakan, Kılıçdaroğlu’nu dinlemek istediğini, lakin bir açılış törenine yetişmek zorunda olduğunu, Kılıçdaroğlu’nun konuşma metnini dikketle inceleyeceğini falan söyleyerek ayrılsaydı... Benim “pozitif enerji” dediğim duyguyu yaratırdı...
“Balkon konuşması” ve “herkese çağrı” somut jestlerle güçlendirilirse etkili olabilir.
Anayasa yapımı için gerekli olan uzlaşmanın psikolojik zemini ancak böyle inşa edilebilir.
BDP’nin tavrı
Anayasa yapımı Kürt meselesini büsbütün patlatabileceği gibi sakinleşme sürecine de sokabilir! ‘Uzun ince’ bir yoldur.
Kürtçülerin talepleriyle de Türkçülerin talepleriyle de Türkiye’nin iç barışını sağlamak ve anayasa yapmak mümkün olmaz. Çözüm “orta yol”da üretilebilir ancak.
Bu yol üzerindeki “mayın” BDP’lilerin tehditleridir, totaliter dayatmalarıdır!
BDP destekli seçilen bağımsızlar arasındaki “sağcı” ve “solcu” isimler yapıcı bir rol oynayabilir mi?
Umut budur fakat... Diyarbakır Hazro ilçesi Belediye Başkanı AKP’li Fethullah Mehmetoğlu’nun genç oğlu seçim sürecinde PKK tarafından kaçırıldı, Mehmetoğlu’nun istifası karşılığında bırakıldı! Bir çok yerde AKP’nin, Tunceli’de CHP’nin binaları saldırılara uğradı.
BDP desteğiyle Meclis’e giren bu “sağcı” ve “solcu” isimlerden cılız bir “yapmayın” sesi bile çıkmadı!
Yine de umutlu olmak lazım. En azından bugünkünden daha iyi bir anayasal düzen istiyorsak, bunun yolu yeni anayasayı uzlaşmayla yapmaktır. Ben Öcalan’ın “bağımsızlar”lardan daha ölçülü davranabileceğini düşünüyorum. Ayrı bir yazı konusu...
İyi haber: Mesleğimizin en başarılı ustalarından aziz dostum Mehmet Ali Birand’ı ziyaret ettim. Çok iyi, çok sevindim. Siz de sevinin diye bilgi veriyorum, tekrar geçmiş olsun diyorum.