Bizim meslekte kanıtını, belgesini ortaya koyamadan tahminler, söylentiler üstüne haber yapıp yorum üretenlere iyi gözle bakılmaz.

Ama mesleğin bu ilkesel önemdeki kuralına uyan meslektaş sayısında ciddi bir azalma olduğu ya da bu ilkeye boşverenlerin sayısının kaygı verecek kadar arttığı da bir gerçek.

Adam (ya da kadın) klavyeye yumulmuş üfürüyor. Kanıt, tanık, tanıt, belge? Boşver. Yerseniz... Ayrıca ben yazarım, izi kalır...

Dünkü ve bugünkü gazetelerde YSK’nın Kürt adayları devre dışı, yani Meclis dışı, siyaset dışı bırakma girişimi üstüne yazılanları taradım. Arada kendi kendime “Oğlum Aydın Engin, manyak mısın, tamam gazete okumak işinin bir parçası ama, çöp okumak da değil ya” diye homurdana homurdana sonuna kadar turladım. Meşreplerine, siyasal kültürlerine, zekalarına göre yakın durdukları siyasal-ideolojik çizgiler çıkarına döktürmüşler. 

Bir kaç seçme aktaracağım: 

● AKP, referandumdan sonra tıpkı HSYK, Anayasa Mahkemesi gibi Yüksek Seçim Kurulu’na da kendi adamlarını doldurdu. Kürt milletvekili adayları hakkında o kararı çıkarttı. Böylece Güneydoğu’daki bütün milletvekillerini kendi çıkaracak bir manevra yapıyor...

● Derin devlet seçimlerin meşruiyetine gölge düşürerek parlamenter sistemi zayıflatmak amacıyla yüksek yargıdaki adamlarını harekete geçirdi...

● Kürt hareketini parlamentoya hapsetmek isteyenlere karşı PKK şahinleri bilerek eksik evraklı başvuru talimatı verdi. Böylece silahlı mücadeleye devam eğilimini güçlendirecek...

● “Yetmez ama evet” cephesi “boykot” diyenlerden intikam alıyor...

●YSK – AKP elele, genel seçime...

*    *    *

Bu kadarı yetsin. 

Siyasal yorum ya da değerlendirme değil karpuz sergisi: Seç al, beğen al!..

Hiç bir bilgiye ya da belgeye dayanmadan böyle ince ağır ahkâm kesme yarışına girmek neye yarar? Sahiden belgeye, tanıklıklara dayalı bir bilgin varsa bir başkası ile gazeteciysen okurlarla çekinmeden paylaş. Ama yoksa? Bu dedektifçilik oyunu, bu komplo teorileri üretme çabası niye?

Oysa YSK’nın sonuçları itibariyle bal gibi “yargı darbesi” olarak nitelenebilecek kararının nelere yol açabileceği üstüne yalın, duru bir akıl yürütme daha yararlı, ve sağlıklı değil mi?

Demokrat kamuoyunun alkışlanası bir duyarlıkla karşı çıkıp YSK’ya apdest tazelettiği, geri adım atmasını sağladığı bu “demokrasiyi ağır yaralama” manevrası boşa çıkarıldı.

Ama seçimlere daha 50 gün var ve yeni saldırıların geleceğini tahmin etmek yanlış değil. 

Önemli olan komplo teorileri ile oyalanmak ve oyalamak yerine olası saldırılara karşı duyarlığı ve uyanıklığı diri tutmak ve saldırıyı boşa çıkaracak yurttaş cesaretini, ataklığı göstermek...

Yani sıradakine hazırlanalım. 

Ne olduğunu bilmiyorum. Bilen olduğunu sanmıyorum. Ama yeni bir saldırı tezgâhlanırsa şaşırmamamız gerektiğini biliyorum...