Çocukluğunu Ankara’da geçirmiş orta yaşlılar, Kızılay’daki Büyük Sinema’nın, Arı’nın Cep’in, İnci’nin, Alemdar’ın, Seyran’ın, Sun’un, Site’nin kapanışını hatırlar.
Nispeten genç olanlar da son 10 yılda Akün’ün, Nergis’in, Kavaklıdere’nin, Mithatpaşa’nın, Menekşe’nin, Batı’nın, Derya’nın, On’un, Konak’ın kapanışına tanık oldular.
Dayanamayan yeniler de var:
Ankapol, Armada, Cinepol, Sine Ankara, Cinemagic, Sineplanet, Sine Milenyum, Koru, Minesera...
İstanbul listesini hiç saymayalım.

* * *
Sinema endüstrisi atılımdayken, bu sinemalar neden birer ikişer kapanıyor?
Alışveriş merkezlerindeki (AVM) modern sinemalar (“moviplex”ler), eski salonları tarihe gömüyor da ondan...
İşin boyutunu şöyle anlatayım:
Atina’da toplam 4 alışveriş merkezi var.
İstanbul’da 93...
Sanki Türkler, alışveriş merkezinde yaşamaya başladı.
Yurt genelinde 1841 sinema salonu var.
Bunların 241’i (yüzde 13) Mars şirketinin Cinebonus’ları...
İkinci sırada 200 salonla (yüzde 11) AFM’ler geliyor.
Şimdi bu iki rakip birleşiyor. Mars’ın AFM’yi satın alması sonucu her 4 salondan 1’i aynı grubun eline geçiyor.
Eski sinemaların yerini alışveriş merkezlerindekilerin alması eğilimine bakıldığında tablo daha da ağırlaşıyor.
Bu iki grup, “moviplex”lerin yüzde 71’ini kontrol ediyor.

* * *
Birleşmeyle, bu sinemalarda gösterilecek filmlere, reklam ücretlerine, bilet fiyatlarına tek bir grup karar verecek.
Bu durum AB’nin rekabet kurallarına, Hükümet’in “Birleşme ve Devralmalar Tebliği”ne uygun mu?
İşte Rekabet Kurumu şu sıralar bu soruya yanıt arıyor.
Sektör temsilcilerinden görüş alıyor, İsveç gibi ülkelerin daha önce dağıtım tekeli aleyhine verdiği kararları inceliyor; bir yerde Türk sinemasının geleceğine karar vermeye hazırlanıyor.

* * *
Sorun ekonomik olduğu kadar, (hatta daha fazla) kültürel...
Çünkü dünya, özellikle de Avrupa sineması Hollywood’un tehdidi altında... Birçok ülkede yerli sinema, salonsuzluktan can çekişiyor. Çoğu ülke kendince direniyor.
Mesela Fransa, her Amerikan filmine kesilen biletten yüzde 12 vergi alıp bunu Fransız filmlerine aktarıyor. Böylece pahalı Hollywood yapımları karşısında ulusal sinemasını koruyor.
Güney Kore, tüm sinema salonlarına yılın 176 günü yerli film gösterme koşulu koymuştu. Bu kararla Kore sineması şahlanırken Hollywood ciddi darbe yedi. Ama ABD, hemen devreye girip ihracat pazarlığı karşılığı yerli sinemaya ayrılacak gün sayısını 70’e indirtti.

* * *
Türkiye’de durum farklı...
Yerli sinemanın Amerikan filmlerinden çok seyirci topladığı nadir ülkelerden, (son kalelerden) biri Türkiye... Ancak büyük gişe yapanlar dışındakilere salon yok.
Kültür Bakanlığı Sinema Genel Müdürü Abdurrahman Çelik de geçenlerde Türk filmlerinin gösterim için salon bulamamasından yakınıyordu.
Acaba bu birleşmeyle durum daha da kötüleşmeyecek mi?
Piyasa hepten pahalı Hollywood filmlerinin eline geçmeyecek mi?
Sektöre emek veren bazı sinemacıların görüşlerini aktararak bu önemli konuya devam edeceğim.