Dün akşam sosyal medyaya sızan fotoğrafta, yere yüzükoyun yatırılmış çıplak bir kadın cesedi görülüyor, başında üç erkek yüzleri görülmeyecek şekilde bekliyordu. Varto’da güvenlik güçleriyle gerçekleşen çatışmada hayatını kaybeden ‘Ekin Van’ kod adlı PKK gerillası Kevser Eltürk olduğu da aynı saatlerde kesinlik kazanmasa da biliniyordu.

Bugün o korkunç olayla ilgili Valilikten yapılan açıklamada, "10.08.2015 tarihinde İlimiz Varto İlçesi kırsalında güvenlik güçlerimiz ile girdiği çatışma neticesi etkisiz hale getirilen PKK terör örgütü mensubu bayana ait bazı görüntülerin sosyal paylaşım sitelerinde yayınlandığı tespit edilmiştir. Kamuoyu ve Valiliğimizce kabul edilemeyecek şekildeki bu görüntüleri çeken, yayınlayan ve sosyal medya’ya servis eden kişi veya kişiler hakkında adli ve idari soruşturma başlatılmıştır" denildi.

Görüntüleri çeken, yayınlayan ve sosyal medyaya servis eden kişi veya kişiler hakkında adli ve idari soruşturma başlatan valiliğin, bu utanç için söyleyecek tek bir sözü yoktu. Üzüntü beyanı yoktu. Olayın kabul edilemez olduğuna dair ne bir his, ne bir işaret vardı.

Olayın sosyal medyada yayılmasıyla birlikte görüntü karşısında tüyleri diken diken olan insanların öfkeleri çığ gibi büyüdü.

#GerillaEkinVanOnurumuzdur tagı öfkelerin adresi oldu. Çırılçıplak bir kadın yerde yatıyordu. Vücudunda kesikler vardı, işkence izleri görünüyordu. İnsanı insanlığından utandıran bir barbarlık örneği, vicdan sahibi her yüreği dağlayacak şekilde sergileniyordu.

Şuurunu ve insanlığını yitirmiş alçağın biri; “bakın bakın iyi bakın, onurunuzun g..tü kesilmiş" diyerek nispet yapıyordu.

Bir başkası, “72 millet Türklerin gücünü kabul ediyor da siz niye kahpelik yapıyorsunuz”, diye soruyor ve; “siz Kürtler ekmek yediğiniz kaba işeyen nankör insanlarsınız, bunu hak ediyorsunuz" diye devam ediyordu.

Sahi siz ne ara bu kadar insanlıktan çıktınız?

Yirmisinde katledilen bir genç kız için sokaklara dökülen, Özgecan Arslan'ın katillerini parçalamak için intikam yeminleri eden memleket insanı neden şimdi sessiz?

İnsanlık duygusu, edep ve ahlak duygusu yeşermiş diye ne çok sevinmiştik oysa!

Bir daha hiçbir güç çocuklara, kadınlara el sürmeye cesaret edemez diye nasıl da umutlanmıştık!

Bir umudu, yıllar sonra yeşeren o güzelim sevinci bir kez daha paramparça ettin Türkiye!

Ve sizler ey yurdum insanı; bir kez daha zorbalıktan yana tavır aldınız, bir kez daha ikiyüzlülüğe meylettiniz, bir kez daha sizden olmayanların ocağını ateşe verdiniz!

Bir vilayetten bir başka vilayete giderken dünya kadar trajedi görüyorsun, dile gelmez acılar, kemikleri titreten korkular var ama vatan bölünmez diyerek tekbir getirenler var!

"İnsanlar ölmüş be adam vatan bölünmese ne yazar”, demiyorlar, diyemiyorlar...

Gencecik bir kadın yerde yatıyor. Öldürmekle yetinmemişler, darp etmişler, çığlıklarını duymak için işkence yapmışlar belki de. İnsanlıktan çıkmış bir şuursuzlukla çırılçıplak soyarak sokağa atmışlar "bir ananın yüreğini".

O kadın niçin dağa çıktı, hangi kötü zamanların, hangi onur kırıcı anıların zoruyla dağa gitti diye soran yok.

Dağa çıkmayın, siyaset yapmayın, hak talep etmeyin, bizden başkasına oy vermeyin, sessiz sedasız ölün gidin diyorlar.

İnsanları usandırmaya çalışıyorlar. Bırakıp kaçsınlar, susup boyun eğsinler istiyorlar.

"HDP'yi kapatın, memleketi satın, Kürtleri ister asın, ister kesin ama bize dokunmayın" diyerek faşizme çağrı yapan ulusalcı Sözcü Gazetesi’nin korkaklığının alâsını yedi düvel yaşasın istiyorlar. Gezi'de iki gaz yiyince ortalıktan toz olup; “dövmeniz gereken Kürtler, gidin onları dövün, biz Mustafa Kemal'in askerleriyiz” diyen ulusalcılar...

"Kimliğine bakmadan omzumuzdaki cenazenin ağırlığını hissederek vicdanlarımızın sesini dinlemeliyiz”, diyor Demirtaş!

Bırakın insanın yaşama hukuku denilen o evrensel değerleri, o insani söylemleri, ölünün bile hakkına saygı duyulmuyor bu memlekette.

Bir kadın yüzükoyun yerde yatıyor. Çırılçıplak haliyle insanlığımıza tükürmekte!

Bırakın Kürtleri destekleyip desteklememeyi, bir insan olarak hiç mi merhamet ve acıma duygusu yok bu ülkede, bu mu ileri demokrasi, bu mu din kardeşliği, bu mu sahte duygulara meze ettiğiniz Kürt kardeşliği?

Bu dehşet ve kan donduran işkencelere ses çıkartmayan, buna tepki koymayan, bunu önlemeye çalışmayan, bunun vicdani sorumluluğu için çığlık atmayan; ister halk olsun, ister din adamı olsun, ister entelektüel, ister sanatçı olsun... Herkes bu insanlık suçunun sorumlusudur.

Hepimiz biraz katiliz, hepimiz biraz suçluyuz, hepimiz ikiyüzlüyüz. Ya da hepimiz milliyetçi, hepimiz ruh hastasıyız!

Onlarca yıldır bu kutsanmış şiddet insanların gözleri önünde yapılıyor. Doğuda insanlar bombalar altında can verirken, birileri batıda havai fişek patlatıp kutlama yapıyor.

Yüzükoyun yerde yatan üryan beden; bir dinin, bir ideolojinin, bir etnisitenin temsilcisi değildi. Yerde yatan sadece bir insandı. Haksızlığa uğramış, hayatı ve hayalleri kurşuna dizilmiş bir insan...

O çıplaklık bizi utandırmadı, bizi utandıran devletin kini ve pervasızlığıdır. Bizi utandıran toprağı insandan üstün gören insanların cehaletidir. Bizi utandıran, belki de kahreden; Kürt kardeşim deyip Kürtlerin hayatını cehenneme çevirenlerin kana susamışlığıdır.