Eski Özel Harekatçı Ayhan Çarkın’ın açıklamaları geçtiğimiz haftanın gündemi idi. Çarkın gözaltına alındı, savcılık tarafından ifadesi alındıktan sonra tutuklanma istemiyle mahkemeye çıkarıldı ve sonuçta tutuksuz yargılanmak üzere salıverildi…

Çarkın, geçtiğimiz yıllarda da “bin kişiyi öldürdük” şeklindeki konuşmalarıyla dikkat çekmiş, ama bu sözler “sabun köpüğü” misali gündemden düşmüştü. Benzer bazı sözleri, Çarkın’ın “mesai” arkadaşı Oğuz Yorulmaz’ın annesinden de duymuştuk ve aynı şekilde o sözler de (“Oğlumu kullandılar” demişti) havada asılı kalmıştı…

Gayet açık; Ayhan Çarkın, tipik bir “devlet bizi kullandı, sonra da yüzüstü bıraktı” sendromu yaşıyor. Adam konuşmak istiyor, “adalete anlatacağım, göreceksiniz Susurluk’u” diyor, geçmişteki ASALA eylemleri için hayli ilginç iddialarda bulunuyor, Mehmet Ağar’la yüzleşmek istiyor… Peki konuşmak için bu denli istekli olan Ayhan Çarkın’ı kim dinliyor? Ergenekon savcıları neden Çarkın’ı “tanık” veya “sanık” sıfatıyla dinlemiyor, söylediklerini ve söylemek istediklerini dikkate almıyor?

Çok iyi biliyoruz ki Susurluk “olmuş bitmiş” alelade bir “çete” vakası değil… Çok iyi biliyoruz ki, bir kaza sonucu ortalığa saçılan ilişkiler nedeniyle adı dilimize ve hafızalarımıza “Susurluk çetesi” olarak kazınan bu çete, bir devlet çetesidir… Çok iyi biliyoruz ki bu çete sadece ve biraz da mecburiyetten yüzeysel bir yargılamaya tabi tutulmuş, ortaya çıkan ilişkilerin derinliğine inilmemiştir… Ve yine çok iyi biliyoruz ve hatırlıyoruz ki, bu çetenin yargılanan bazı mensupları kısa bir süre için cezaevine girerken ve tahliye edilirken, bazı çevreler tarafından “kahraman” ilan edilmişlerdir…

Bunların “kahramanlığı”, ellerinde devletin temin ettiği silahlar ve ceplerinde devletin verdiği “dokunulmazlık” belgeleriyle adam kaçırmak, işkence ederek öldürmek, insanları haraca bağlamak ve uyuşturucu tacirliği yapmak idi! “Vatan-millet” için görev ifa ediyorlardı ne de olsa!

Bunlardan biri, Abdullah Çatlı için kimselerin içyüzü hakkında bir fikri olmadığı “ASALA ile kahramanca mücadele eden adam” rivayetleri çıkarıldığını da hatırlıyoruz. Katliam sanığı Çatlı “devlet adına” ASALA ile ne tür bir mücadele yürütmüş acaba? Çarkın’ın anlatacakları eminim bu soruya cevaplar verecektir.

Bu arada sokaktaki adamın aklına gelen acaba savcıların da aklına geliyor mu, bilemiyorum; Çarkın’ın derhal koruma altına alınması lazım. İtirafçılar için öngörülen imkanlardan yararlandırılması ve anlattıklarından ve anlatacaklarından hareketle geçiştirilen Susurluk dosyasının yeniden açılması, bunun için de savcıların harekete geçmesi lazım.

Ve tabii, Çarkın’la birlikte 90’lı yıllarımıza damga vuran siyasi aktörlerin de herhalde savcılara anlatacakları vardır; benden hatırlatması…