Sıcak temasların kritik anları olur. Suriye-Türkiye ilişkisi sıcak bir ilişki, Suriye'nin Türk uçağını düşürmesi kritik bir an.

Olayın Türk hükümeti üzerinde iç kamuoyu açısından bir baskı oluşturduğunu kestirmek yanlış değil. Uluslararası camia açısından, özellikle Suriye'ye müdahale için fırsat bekleyen, Türkiye'yi bu siyasi 'oyun'un içine itmek isteyen İngiltere, ABD gibi güçler için bir vesile olduğunu varsaymak güç değil.

Suriye'ye uluslararası nitelikli, özellikle NATO üzerinden bir müdahale yapılacak mı?

Türkiye burada öncü rol oynayacak mı?

Bunların yanıtlarını tam kestirmek mümkün değil...

Umalım istikamet bu olmasın.

Sıcak çatışmalar, askeri müdahaleler, sonuçları itibariyle insani ve siyasi açıdan tahripkar durumlardır.

Türkiye'nin baş rol oynayacağı bir askeri müdahale Türkiye'de siyasi istikrarı, Suriye'de ise siyasi dengeyi sarsacağını söylemeye gerek bile yoktur. Böyle bir durum, özellikle Suriye'de İran, Rusya ve benzeri güçler destekli pek çok serbest yapının hareket alanını genişletecek bir durumdur.

PKK'nın Suriye'ye 2000 civarında militanını kaydırdığı, kendisine bir egemenlik alanı üretmeye başladığı, Ortadoğu'da bir aktör olma arayışını bunlara ekleyelim.

Şu açık: Ortadoğu meselesi ve denklemi bir dönem Türkiye'nin yeni duruş ve konumuyla uyumlu bir görüntü verirken, bugün tersi oluyor.

İsrail, Türkiye, İsrail-Suriye gerginliği, bölgedeki Şii-Sünni kırılma hattı, İran ile ABD ve İngiltere arasındaki gerginlik ekseni, Rusya'nın bu denklemde ayrı bir yer tutmasıyla, Ortadoğu, Türkiye'yi iddiası kadar riski büyük bir alanın içine doğru çekiyor.

Ve bu alanın asli unsurunun "silah ve güç" olduğu gerçeğiyle her geçen gün biraz daha tanışıyoruz.

Bir süre önce Türkiye'nin belirsizlikler dönemine girdiğini söyleyen bir analiz yapmıştım. Belirsizlik unsurları olarak anayasa meselesi, (tek partili demokraside iktidar dönüşüm ve başkanlık sistemi tartışmaları açısından) rejim meselesi, Kürt meselesi yanına dördüncü unsuru olarak dış politikayı, özellikle Ortadoğu dengelerini eklemiştim.

Evet, önümüzde sorular ve belirsizlikler pek çok...

Suriye meselesine siyasi bir çözüm bulunması zor olmakla birlikte, istikrar için gerekli görünüyor.

Not: Karanlık kampanya hakkında

Habervaktim sitesi ve bazı Akit Gazetesi yazarları, hakkımda yürüttükleri iftira ve karalama kampanyasını bir süredir yoğunlaştırdılar. Gizli Ermeni olduğumu ve Ermenicilik yaptığımı iddia eden son hayasızlıklarına, yazıyla karşılık vermeyi düşünmüyordum.

Ama başta kendi gazetem Yeni Şafak, Taraf ve Star'ın sayfalarında, pek çok yazar arkadaşımın köşelerinde, okurların internette, sosyal medyada, bu kampanyaya verdiği tepki ve bana verdikleri destek bu satırları yazmamı kaçınılmaz kılıyor.

Şunu söylemem gerek: Bu tür kampanyalara dindar, laik, solcu, sağcı kesimlerden farklı isimlerin ortak tepki vermesi, beni ve bu vakıayı aşan bir biçimde, mutluluk vericidir.

Bu kampanya üzerine söyleyeceklerimi bir süre önce Yasemin Çongar'ın talebi üzerine Taraf Gazetesi'ne yazılı olarak göndermiştim. Bir kısmını tekrar etmekle yetineyim:

"Yalanlarla, sinsi ve hain imalarıyla hem sizi hem düşüncenizi hedef gösteriyorlar. İtibarsız ve vurulası kılmaya çalışıyorlar. Kin kusmaya, Kürt meselesinde siyaset karşıtlığıyla başladılar. Kürtçülük ve Ermenicilik, ajanlık, birilerinin adamı olma gibi ithamlarla, hikayeler yazarak devam ediyorlar.

Ağır bir nefret suçu işliyorlar... Kimliğini gizleyen sinsi ve gizli Türk düşmanı vurgusuyla Kürtlüğü, özellikle Ermeniliği hem bir hakaret aracına çeviriyorlar, hem gizli, saklı, sinsi olanla özdeşleştiriyorlar. Ve onu imha edilesi olarak tanımlıyorlar. 1915, Hrant cinayeti gibi pek çok olayı gerçekleştiren zihniyetin ve onun takipçilerinin bugün hala aramızda böyle rahatlıkla ve fütursuzca dolaşıyor olması, boğucu..."