Cumhuriyetçi Parti’nin son başkan adayı senatör John McCain, 6 ay önce, 11 Eylül’ün yıldönümünde herkesi şaşırtan bir konuşma yapmış ve demişti ki:
“ABD’yi dünyanın o parçasında (Ortadoğu’da) bir daha savaşa girmiş görmeyeceksiniz. Amerikan kamuoyu engeller bunu...”
ABD, kendisine 3,5 trilyon dolara mal olan Irak savaşından, ardında 1 milyonu aşkın ölü ve harabe bir ülke bırakarak çekilince şahin McCain bile pes etmişti anlaşılan...
“Akıllandılar demek ki” diyecekken bir de ne görelim:
McCain bizim Hatay Yayladağı’nda basın toplantısı yapıyor. Yanında “İlk Yahudi Demokrat Başkan yardımcısı adayı” olarak lanse edilen Joseph Lieberman var. (Mavi Marmara olayında İsrail lobisi adına Erdoğan’a protesto mektubu gönderen Amerikalı senatörlerden biri değil miydi o?)
Diyorlar ki:
“Suriye’de diplomasi çöktü. Askeri yöntem devreye sokulmalı.”
E hani Amerika bir daha buralarda savaşa girmeyecekti?
Basın toplantısında “Zaten biz girmeyeceğiz ki” anlamında şöyle diyorlar:
“Washington’a dönünce Suriye’deki özgürlük savaşçılarının silahlandırılması için yönetimi ikna etmeye çalışacağız. Seneye Şam’da görüşmek üzere...”
* * *
Yani:
“Siz savaşıp devirin, biz gelip devralırız!”
Eskiden bizim şahinler Suriye sınırına gidip karşı tarafa gürlerdi; şimdi bu işi Amerikalı şahinler yapıyor.
İç siyasette anti-Amerikan, anti-Siyonist hava basanlar da dış siyasette onlarla aynı dilden konuşuyor.
Erdoğan’la İsrail lobicisi Lieberman’ı buluşturan, Vietnam gazisi McCain’i telaşla Yayladağı’na koşturan ne ola ki?
Yine “1 koyup 3 alma” hayali mi?
* * *
Irak’ta “kitle imha silahları” yalanıyla dünyayı savaşa ikna etmişlerdi.
Şimdi psikolojik harp sırası Suriye’ye geldi.
Erdoğan geçen sene “Kardeşim Esad” diye seslendiği liderin adını ”Zalim Esed” olarak değiştirdi. Kendi basını da peşinden... “Esat” isminin çağrıştırdığı kültürel akrabalığı silmek için herhalde...
Batı basınında da “kara propaganda” başladı.
CNN, “Suriye’deki özgürlük mücadelesinin genç temsilcisi” olarak tanıttığı Danny ile görüşmek için Humus’a bağlandı. Danny, silah sesleri arasında ve panik halinde, 200’den fazla ölü olduğunu anlattı.
Sonra Suriye devlet televizyonunda gördük ki Danny yayın öncesi gayet sakin, etrafındakilere yayın sırasında efekt olsun diye ateşe hazır olmalarını söylüyor. Ortada çatışma filan yok.
El Cezire’de muhalifler tarafından çekildiği söylenen bir görüntü:
Yüzü sargılı bir çocuk Esad zulmünü anlatıyor. Yine Suriye televizyonu “haberin” montajsız halini yayımlıyor:
Çocuğun yüzüne yalandan bandaj saranlar, ne söyleyeceğini ezberletiyor.
El Cezire’nin Lübnan ofisi şefi, yayın politikasını eleştirerek istifa ediyor.
* * *
“Savaşta ilk kurban hakikattir”.
Harbe daha fazla para dökmemek için, Ortadoğu’da Müslümanların kanını dökenlerin yalanlarına kanmamalı, lobilerin dolduruşuna gelmemeliyiz.
Bildikleri dilden söyleyelim:
“Kendi çıkarlarınız için Türkiye’yi dünyanın bu parçasında komşularıyla savaşa sokamayacaksınız.”
“Türkiye kamuoyu engeller bunu...”