Siz Davutoğlu’nun “Türkiye her açıdan özgürlükler ülkesidir” demesine bakmayın, Gezi eylemlerini takip eden günlerde piyanoyu tutuklamış bir ülke bu ülke! Kuşkusuz Davutoğlu çıkıp “İyi ama ben o günlerde Başbakan değildim” diye bilir! Keşke dese! Ama diyemez! Daha doğrusu demeye gücü yetmez!

Güney Afrika hükümetinin Vuvuzela’yı tutuklandığını düşünsenize bir! Hani üflendiğinde 8,4 şiddetinde deprem çıkartan Vuvuzelayı! Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere ülkede ne kadar “adalet sever” insan varsa “Müzik aleti tutuklanır mı” diye ağzına geleni söylerdi! Kaldı ki Güney Afrikalıların önemli de bir gerekçeleri vardı! Zira Vuvuzela çok ses çıkartıyordu! Olura bir yetkili çıkar “Vuvuzela yüzünden Güney Afrika’da çoluk çocuk uyuyamıyor kardeşim, evde bile karımızla kızımızla bağırarak konuşuyoruz” diyerek geçerli bir sebep ortaya atabilirdi! Lakin piyano öyle miydi?!

Düşünün bir, dünyanın beklide en nazik müzik aletini tutuklamış bir ülke bu ülke! Aslına bakılırsa bu ülkede ilerleyen sadece takvim yaprakları yoksa resmi anlamda bir takım politikalar hiç değişmiyor! Rahmetli Ali Ekber Çiçek anlatıyordu bir keresinde “Saz” diyordu, suç aletiydi bu ülkede. Bir şehirden bir başka şehre türkü söylemeye giderken saz’ı yatağa yorgana iyice sarar öyle düşerdik yollara! Çünkü saz bir aydınlanma aracıydı onlar için! Ve resmi politika halkın aydınlanmasını istemiyordu!

Peki ama piyano ne yapmıştı da tutuklanmıştı! Piyanonun tutuklandığı gün, Gezi eylemleri sırasında ülke genelinde çıkan çatışmalarda 4 direnişçi hayatını kaybetmişti! Hatırlayın bir o günleri, Taksim Meydanında toplanan binlerce kalabalık özgürlükler adına piyano eşliğinde şarkılar söylüyordu. Polis bu duruma daha fazla dayanamamış gitmiş elebaşı olarak piyanoyu tutuklamıştı! Ne sormuştu ki polisler piyanoya:

—Kim var lan arkanda?

—Mozart!

—Komiserim dış mihrakların kimler olduğu anlaşıldı! Baksanıza piyano “Arkamızda Mozart var” diyor!

Aslına bakılırsa iyi ki Davutoğlu o günlerde Başbakan değilmiş zira “Stratejik derinlik” diye tutturur piyanoyu doğduğuna pişman ettirirdi:

—Kaç tuşsunuz lan siz?

—88!

—Ama 84 tuş var burada!

—Dördünü siz kırdınız!

İşte kırılan o dört gençten biri olan Ali İsmail Korkmaz’ın mahkemesi vardı birkaç gün önce! Katillerine verilen caza cezadan çok ödül niteliğindeydi! Yani şu anda görev yapan polislere “Korkmayın arkanızdayız” mesajıydı adeta! Bu mesaj sadece polislere verilmemişti aslında. Ondan bir gün öncede Mecliste haklarında “Hırsızlık ve rüşvete” bulaştıkları iddia edilen 4 eski Bakan aklanmıştı! Üstelik sorgusuz sualsiz! Yani piyanoyu tutuklayıp alıkoyan devlet, hırsızlık ve yolsuzlukları ses kayıtları ile neredeyse sabitlenen 4 eski Bakana hiçbir işlem yapmamıştı!

Bu ülke acayipleri bol olan bir ülke! O yüzden belki de acayip acayip şeyler oluyor! 1990’lı yıllarda ABD Başkanı Bill Clinton Türkiye’ye ziyarete gelecek diye Tuzluçayır’da onlarca insan gözaltına alınmıştık! Sebebini ise polisler rahat durmayıp adamı protesto edeceğimiz şeklinde açıklamıştı! Düşünün bir adam henüz gelmemiş ama polisler günler öncesinden bizi tutukluyordu! Bende durumdan kendime vazife çıkarmış polisle dalgamı geçmiştim o günlerde “Dersim’e gitmeyecekse benim için sorun yok çok istiyorsa gelsin Türkiye’ye” demiştim! Hoş bu cümle daha fazla işkence görmek demekti benim için ama başka türlüde bu saçmalık nasıl açıklana bilinirdi ki!

İleri ki yıllarda hiçbir şey değişmedi bu ülkede! Ahmet Şık’ın kitabı henüz basılmadan toplatılmıştı örneğin! Örneğin piyano tutuklanmıştı bu ülkede! Ama hırsıza, arsıza, rüşvetçiye ve katile göz yumuluyordu! Bakalım daha nereye kadar sürecek bu devran!