"Bir zafer daha kazanırsam tamamen biteceğim"
Pirus (*)
***
18 maddelik Anayasa değişikliğinin kabul edilip edilmemesiyle ilgili 16 Nisan halk oylaması/referandum, arkasında uzun zaman konuşulacak soru işaretlerini bırakarak sona erdi!
Henüz kesinleşmeyen verilere göre referanduma 58.366.647 kayıtlı seçmenin % 86,4’ü olan 48.891.432’si tercihini yaptı. Kabul oylarının oranı % 51,3 oldu. (1)
1 Kasım seçimlerinde % 49,49 oy alan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), % 11,9 oy alan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) küçük oranlı partilerin koalisyonuyla gidilen referandumun sonucu, Anayasa değişikliğinin kabulü konusunda ısrarlı olan yaklaşık % 62 üstü oya sahip koalisyon açısından hiçte zafer görüntüsü veremiyor.
Olağanüstü Hal (OHAL) koşulları içerisinde devletin tüm olanaklarını arkalarına alarak referanduma giden evetçi cephe, toplamda % 11 oy kaybı yaşamış görünüyor. MHP neredeyse kendisini yok etme pahasına girdiği bu ortaklıktan en büyük zararı alan parti oldu.
15 yıllık iktidar, devlet olanakları, OHAL koşulları ve % 12 oy potansiyeline sahip MHP’nin desteğine rağmen alınan oyu zafer olarak görmek, sadece yaşanan yenilgi ve çöküşün üzerini kapatmaktır.
Hedefledikleri menzile ulaşabilmek için yurt içinde ve dışında girilmedik risk bırakmayan, girilen riskler sonucunda ülkeyi ekonomik ve siyasi zarara sokan iktidar, yıllardır dillendirdikleri “başkanlık sistemi” benzeri Anayasa değişikliği için de elindeki tüm olanakları kullandı!
Referandum için yapılan kampanya süresi içerisinde, bugüne kadar yaşanmamış boyutlarda propaganda yapıldı. Afiş ve pankartlar, gazete ve televizyonlar, OHAL kararnameleri, muhalefete yönelik baskılar, usulsüzlükler ve uygulanan yöntemler açısından ülke bir ilki yaşadı!
Yurtdışı propaganda yasağı delindi.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından propagandada fırsat eşitliği kaldırıldı.
En son olarak da, tercihin bittiği anlarda YSK tarafından çok açık biçimde yasalar çiğnenerek, “mühürsüz tercih oylarının kabul edileceği” kararı alındı ki sadece bu karar bile yapılan referandumu sorgulanır hale getirdi.
30 Mart 2014 yerel seçimlerinde, Bitlis’in Güroymak İlçesi’nde yapılan seçim sonucuna AKP tarafından itiraz edilmişti. Bir sandıkta mühürsüz zarfta oy kullanıldığını belirleyen Bitlis İl Seçim Kurulu, seçimi iptal ederek 1 Haziran 2014’te tekrarlanmasını kararlaştırmıştı.
Seçim Kanunu'nun 98. maddesinde bu konu çok açık ve tartışmaya gerek bırakmayacak şekilde belirlenmiş bulunuyor.
Maddede; "Sandık kurulunca verilen biçim ve renkte olmayan, üzerinde ilçe seçim kurulu ve sandık kurulu mührü bulunmayan, tamamı yırtılmış olan, üzerinde ilçe seçim kurulu ve sandık kurulu mührü dışında herhangi bir mühür, imza, yazı, parmak izi veya herhangi bir işaret bulunan zarflar geçersiz sayılır." deniliyor.
Yasada açık bir şekilde yazılmasına rağmen, YSK’nın yasayı çiğneyerek ve yok sayarak, oy verme işleminin bitmesine yakın böyle bir karar alma yetkisi olmamasına rağmen alması, referandum ve kurum üzerine leke sürmüştür.
“Geçmişte de yapıldı” veya “ oy verme hakkını korumak için” gibi mazeretlerle savunulan bu karar, açık bir şekilde hukuk ihlalidir!
15 yıldır iktidarda bulunan AKP’nin “her şeye rağmen” yaptıklarının sonuna geldi gibi görünüyor!
İktidarın, hedefine ulaşmak, zafer kazanmak için tüm gücünü kullanan, “her şeyi kaybetmeyi” göze alan tutumu, Ordusunun ve teçhizatlarının tamamını kaybetme pahasına Roma ordularını yenen Yunanlı kral Pyrhus’un (Pirus) zaferine benziyor.
İktidar için, “her şeyi kaybetmeyi” göze alacak kadar değerli olan “Hedef” neydi, tahminlerimiz olmasına rağmen henüz bunu bilemiyoruz!
Referandum sonuçlarına, uluslar arası ilişkilere, referandum sonucunu değerlendiren Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) raporuna, Sonuçla ilgili olarak gelen tebrik mesajlarına baktığımızda, yolun sonunu görür gibi oluyoruz!
Özellikle de, ABD Başkanı Trump’un, referandum sonuçları için Cumhurbaşkanını araması haberinin ardından gelen tepkiler nedeniyle, Beyaz Saray sözcüsünün, “Referandum sonucunu kabul ettiğimiz anlamına gelmiyor” açıklaması, oldukça dikkat çekici özelliğinde!
Referandum gününe kadar, her an her şeyin değiştiği bir ortamda, Cumhurbaşkanı Baş danışmanlarının, referandum sonuçlarını etkileyecek akıl almaz açıklamalarını da anlamış değilim.
Ancak, bu açıklamaları, uluslar arası dengeler, Avrupa Birliği, Amerika ve Rusya’nın referandum öncesi yaptıkları açıklamalarla birleştirdiğimde, tercihlerden birinin çok küçük farkla çıkacağı yönünde tahmin yürütmüştüm.
Eğer, YSK yaptığı yanlıştan geri dönmez, itirazlar kabul görmez ve sonuç olduğu gibi resmileşirse, bu sonucun ne İktidara ne de topluma bir katkısının olamayacağını, ülkenin karmaşaya gidebileceğini söylemek kehanet olmayacaktır.
Kesin vurgular yapabilmek için YSK’nın son kararını beklemek durumundayız.
Aklı selim kararları duymak umudumuz…
___________________________
1.http://www.cnnturk.com/turkiye/referandum-sonuclari-belli-oldu-iste-katilim-oranlari
(*)http://t24.com.tr/yazarlar/cemal-tuncdemir/pirus-zaferi-nedir-ne-anlatir,8091