"Türkiye  Cumhuriyeti devleti ne yaptı lan size."

"Hepinizi tanıyorum."

"Kim ki hainlik yapıyor, kim ki ihanet  ediyorsa bunun karşılığını görecek."

"Türk'ün gücünü göreceksiniz."         

Bu sözler yüzü maskeli polislerce Hakkari Yüksekova'da eli kolu bağlı, yüz üstü yerde yatan insanlara söylenen sözler. Bir şantiyede sözüm ona gözaltına alınan masum insanlara bir hukuksuzlukla yapılan muamele.

İlginçtir bu sözleri söyleyen, zorbalıkla halka tehditler savuran polisler yüzlerini kapatmayı ihmal etmemişler. Yüz üstü yerde yatanlardan biri başını kaldırıp bakınca, zorbalık bu sefer "korkaklığa" evriliyor ve "bakma lan bana, yere bak" diyor.

Evet "nankör Kürtler" söyleyin bakalım; bu devlet size ne yaptı?

Ne zannediyorsunuz, Türkiye Cumhuriyeti devleti yaptığınız ihaneti yanınıza mı bırakacak?

***

Ey Kürt kardeşlerim, bu devlet size ne yaptı bakalım isterseniz. Acıya ıslık çalan Kürtler, Türk'ün gücü diyerek çemkirenler utansın diye sesli düşünelim!

Devlet size konuşmanız için lütuf buyurdu; Türkçe konuş çok konuş dedi.

Devlet size mutluluğu bahşetti; Ne mutlu Türküm diyene dedi.

Faziletli iş görmeniz için; Türk, öğün, çalış, güven dedi.

Yolu Türk olmaktan geçen mutluluğu size sunmak için devletin ne kadar cefakâr davrandığını bir bilseniz! 

Şehirlerinizin girişine dünya masraf harcayarak "Ne mutlu Türküm diyene" yazdı bu devlet. Bununla da yetinmedi; dağlara, kalelere, şehre hakim kayalara kireç taşlarıyla, boyalarla ay yıldızlı bayraklar çizdi. Koca koca harflerle Türk olmanın yüce hikmeti resmedildi.

Az şey mi Allah aşkına!

Kışlalarda "Tanrı Türk'ü korusun" marşları söylenirken, siz Kürtler için de dua ediliyordu ama siz anlamıyordunuz.

Dilinizi konuşmanıza müsaade edilmedi, bu ülkede yaşayan herkes Türk'tür denildi ama kötü bir niyet yoktu, ülke bölünmesin, vatan toprağı ameliyat geçirmesin diye yapıldı bunlar.

Hem bunların ne önemi var biz kardeşiz!

1989'da Cizre'nin Yeşilyurt köyünde askerler köylülere "bok" yedirdi. Siz sanıyor musunuz ki art niyet vardı! Zinhar öyle bir şey yoktu.

Asker o gece eşkiyayla çarpışmıstı, haliyle sinirler bozuktu. İşte bir anlık sinirle o tatsız hadise vuku buldu. Art niyet olsa, İmam'a da bok yedirilirdi ama ona arkasını dönmesi söylendi sadece. Geri kalanlara da muziplik olsun diye bir miktar bok yedirilirdi o kadar!

***

Bu devlet ne yapmadı ki Kürtlere!

Asilime etmek için, aşağılamak için, yok saymak için, yok etmek için neler yapmadı ki!...

4 bini aşkın köy yakıldı. Evler, hayaller yakıldı. İnsanlar zorla sürgün edildi. Defolup gidin burdan denildi, gitmezseniz sizi de yakarız denildi.

Ölümden ötesini hak edenler, asit kuyularına atıldı. Geri kalanlar kara toprağa...

"Devlet bazen rutin dışına çıkabilir" diyerek işkence tezgahlarında elektriğe boğdular insanları. Çoğu zaman kırılmadık kemik kalmazdı, un ufak olurdu cesetler. Kulaklar kesilir, gözler oyulurdu. Şanslı olan ensesinde bir kurşunla öte tarafa giderdi, bahtsız olanlar işkence altında her gün öldürdü de bir türlü can vermezdi.

17500 insan bilinmedik eller tarafından yok edildi. Katilleri Toros marka beyaz bir hayaletti.

"Türkiye Cumhuriyeti devleti size ne yaptı ulan?"

***

Birde Diyarbakır 5 Nolu cezaevi var ki Allah'tan düşmanıma dilemem!

Ünü okyanusları aşarak "Dünyanın en kötü şöhretli 10 cezaevi" arasında yer aldı. 1981 ve 1984 yılları arasında cezaevinde 34 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi sakat kaldı.

"Düşman öteki’nin hiçleştirilmesi" mantığıyla  benliğin en mahrem ve kırılgan alanı olan cinselliğin istismarı, sıcakta kalabalık olan koğuşların pencerelerinin kapatılması, aç susuz bırakma, pislik yedirme, fare yedirme, yemeklere fare ve insan pisliği atma, kışın karda havalandırmada çıplak volta attırma, kışın çırılçıplak makatlarına yanan sigarayı koyarak volta attırma!...

"Bu devlet size ne yaptı ulan", diyecek durumda mıyız hâlâ?

Soğuk su işkencesi, kışın buz üstünde çıplak sürtünme,fosseptik çukuruna sokma, suya, lağıma batırma, insan dışkısıyla dolu hücrelerde tutulma, başkasının üzerine işemeye zorlama, el falakası, ayak falakası, meydan dayağı, köpekle saldırtma, elektrik verme, askı işkencesi, vücutta sigara söndürme, kaba dayak, tekerleğe sokma, hayvanla çuvala koyma, itirafçılığa zorlama,  zorla marş ezberletme!...

Türk'ün gücünü görüyorsunuz değil mi, adam olasınız diye hiçbir masraftan, hiçbir özveriden kaçmamış bu devlet!

Türkçe bilmeyen tutuklulara işkenceyle türkçe öğretmek ve marş ezberletmek, cinsel organlarına ip bağlama, çekme, havaya kaldırma, cop, şişe,  odun sokma, tutukluların birbirlerine taciz ve vetecavüze zorlanması, tecavüz etme,cinsel tacizde bulunma!...

"Kim ki hainlik yapıyor, kim ki ihanet  ediyorsa bunun karşılığını görecek."

Şimdi devlet lisan-ı hal ile; sizlere dağ Türkleri dedik, hiçleştirmeye çalıştık, işkence tezgahları kurduk, hakaret ettik, öldürdük, asimile etmek için dilinizi yasakladık lakin hata ettik demek yerine, eski günlerin özlemiyle yeniden "rutin dışına çıkıyor, zorbalığa girişiyor.

O zamanların zulmü PKK'yi yarattı. Bugünün zulmü neye sebep olur bilemem!

Dilerim Selahattin Demirtaş'ın sağduyusu galip gelir ve barışa el verir bu devlet.