Türkiye geneli için ahkâm kesmeyeyim. En iyi bildiğimi, yaşadığımı, gördüğümü yazayım.

Malatya’da özellikle bayramlarda kalabalık olur mezarlıklar. Bayramların dışında cuma günleri mezarlıkların ziyaretçisi bol olur. Dini bayramlarda çoluk çocuğunu toplar, kabirde yatan sevdiklerini ziyarete gider insanlar. Bir de cuma günleri akın ederler mezarlıklara.

Bu cuma günü ben de Malatya Cemal Gürsel Mahallesi’ndeki Kuyuönü mezarlığındaydım. Kuyuönü, mezar taşlarından anlaşılacağı gibi Malatya’nın eski mezarlıklarından. Orada karşılaştığım yaşlı kadınlardan biri, mezarlıkta artık yer kalmadığından son 30 yıldır bu mezarlığa cenaze defnedilmediğini söyledi.

Mezarlıktaki çeşmeden hep orada duran pet şişelerle sular taşınıyor. Mezarlara ve kabirlerin suluklarına sular dökülüyor. O suluktan, şifadır diye başa ve yüzlere su sürülüyor.

Elinde Kuran-ı Kerim’i olanlar, Kuran okuyor. Eller açılıyor, Fatihalar mırıldanılıyor. Bisküviler ikram ediliyor. Kuşlar yesin diye mezarların üzerine bulgur dökülüyor. Şifadır diyerek bu bulgurlar da avuç avuç ağızlara atılıyor. Kraker ve şeker bırakılıyor kabirlere. Mezar sulamak için su getirirse çocuklar, onlara para veriliyor.

Bir de Keşaf Hoca’nın kabrinin kenarına küçük taşlar yapıştırılıyor. Kabrin kenarı islenmiş. Sanırım orada mum yakmışlar. Mum eriğine yapışan taşlar da yüzeye yapışıp kalıyor.

Kadının biri: “Gelinimin çocuğu olmuyordu. Buraya geldim, dua ettim. Torunum doğdu. Okusun, diye yakardım. Okudu, okulunu da bitirdi. Şimdi de iş istemeye geldim.” diyerek taşı mezara yapıştırdı…