Bir anne sinir krizi geçiriyor. Çocuğunun ateşi çıkınca kıyamet koparanlara tesir etmeyecek denli sahici ve kahredici bir acı bu.

12 yaşındaki Nihat'ın öldürülmesi, öldürmeyi iyi bildiğini her defasında kanıtlayan Türkiye Cumhuriyetine yakışır.

Lakin bu ceberut devlete yakışık olan şey bizim yüreğimizi yakıyor.

Cizre’de iki haftada çok sayıda çocuğun hayatına mal olan amansız polis şiddeti 27 Aralık 2014 tarihinden itibaren çıkan olaylarla ateşlendi. Olaylarda Hüda-Par yöneticilerinden olan 65 yaşındaki Abdullah Deniz ile YDG-H’li 19 yaşındaki Yasin Özer ile Nur Mahallesi’ndeki evine gitmek isterken kurşunların hedefi olan 15 yaşındaki Barış Dalmış yaşamını yitirmiş ve 5 kişi yaralanmıştı.

6 Ocak 2015’te ise hendeklerin kapatılmasından sonra Cudi Mahallesinde polisin açtığı ateş sonucu 14 yaşındaki Ümit Kurt, kalbine isabet eden tek kurşunla yaşamını yitirdi, Çeli Akça isimli bir kişi ise yaralandı. Ümit Kurt’un öldürülmesini protesto eden gruba müdahale eden polis, 12 yaşındaki Muhammed Soğat’ı gaz bombası ile yüzünden vurdu.

Korku filmi gibi anlatıp geçiyoruz ama her ölüm gerisin geri kederden bitap düşmüş insanlar bırakıyor. Tatsız sofralar, renksiz hayatlar bırakıyor.

Kürt sorunu denen şey bu değil miydi zaten!

Kürtlerin dağa bu zorbalıktan, bu aşağılanmadan kurtulmak için çıktığını hâlâ mı anlamadınız?

Devletin aklımızla çoğu zaman canımızla oynaması değil midir?

Yıllardır aynı sinsiliği, aynı sindirme politikalarını temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önümüze sürüyor devlet.

Her gelen hükûmet çalıp çırptıklarıyla defolup giderken, bize bıraktıkları çaydanlıkta çay niyetine kan değil mi zaten!

Dicle Nehrinin vadi yatağındaki Cizre'nin her tarafında askeri birlikler var. Şırnak ve ilçelerinde sayısız tugay, tank taburu, piyade taburu ve askeri karakol var. Şehrin göbeğinde doksanlı yıllarda JİTEM tarafından kullanılan şimdilerde her ne kadar boş olsa da dehşet saçan bir korku mabedi gibi zihin bulandıran eski askeri karargâh var.

Bilen bilir neler olduğunu lakin oralara yolu düşen habersiz biri safı gönlüyle sorgulamaya kalksa ilkin şunu diyecektir; Bu insanlar Tanrı'nın gazabına uğramışlığın sefaletini yaşıyor. Her yanı asker, her günü ölüm olan bir kent başka neyle tarif edilir ki!

Kürdistan'da devlet eliyle işlenen cinayetler, çalılıklara takılan örülmüş bir süveterin ilmek ilmek açılması gibi, her gün bir insan öldürülüyor böylece rüzgârla sallanan çalılıklarda bir ilmek daha açılıyor.

Cizre’de sokakta arkadaşlarıyla oyun oynarken başından vurularak yaşamını yitiren Vatan Ortaokulu 6’ıncı sınıf öğrencisi Nihat Kazanhan’ın cenazesi, kesin ölüm nedeninin saptanması için Diyarbakır Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Otopside çocuğun başından vurulduğu saptandı, ancak kurşuna rastlanmazken, kafatasından sert plastikten yapılmış ’tanımlanamayan mühimmat’ çıktı.

"Tanımlanamayan mühimmat" bu korkunç bir sahtekarlığın tanımı aslında. Tıpkı Roboski katliamı sonrası "emri icra gereğince yapıldığı tespit edildi" denilmesi gibi...

Hrant Dink suikastıyla adı anılan Emniyet Müdürünün Cizre’ye atanmasından sonra, ölüm olaylarının yaşanmaya başladığını belirten Şırnak Barosu Başkanı Nuşirevan Elçi, "Kimseyi açıkça suçlu ilan etmiyoruz. Ancak hakkında yurtdışı yasağı konmuş, Hrant Dink suikastıyla anılan Emniyet Müdürünün Cizre’ye atanması ile ardı ardına yaşanan ölüm olaylarını kamuoyunun takdirine bırakıyoruz" dedi.

Şaibeli bir isim olduğu herkesin malumu olan ve mahkeme tarafından yakalama kararı çıkarılan Emniyet Müdürünü AKP hükümeti neden Cizre’ye gönderdi, hangi "emri icra" için?

HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız da, Cizre’de 15 günden beri polis terörünün yaşandığını vurgulayarak, "Ülkenin dört bir yanından buraya aktarılan zırhlı polis araçları ve binlerce özel tim, Cizre’de halka kan kusturmaktadır, terör estirilmektedir. Hava daha aydınlıkken, 3-4 çocuk bir arada oynarken karşı tarafta konumlanmış zırhlı araçlardan çocukların üzerine ateş açılıyor ve orada 12 yaşındaki Nihat yere düşüyor. Nihat’ın beyni daha yerde. 15 günde tam 6 çocuğumuzun beyni döküldü yerlere"...

Sayısız askeri birliğin bulunduğu, hemen her köşesi polis karakoluyla çevrili bu küçücük ilçede devletin gölgesi olmadan tetik düşürmek mümkün mü?

Küçük yaşta çocukları kalbine nişan alarak öldürmek neyin nesidir?

Ahmet Altan'ın dediği kalıyor geriye; Kürtlere saygı göstermeyecekseniz ayrılın. Ayrılmak istemiyorsanız Kürtlere saygı gösterin.