Halbuki Başbakan izin vermişti: “Iksırıncaya, tıksırıncaya kadar içiyorlar, kimsenin yiyip içmesine karışmıyoruz” demişti.
Ne oldu da birden tıksırma yasağı geldi?
Üstelik durumdan da memnun görünüyordu. Oğuz Atay’ı tanık gösterip “Türk solu geç kalkar. Çünkü gece sabaha kadar içmiştir” demişti.
Ne oldu?
Solcuların erken kalkması mı istendi?
* * *
Valilik, Afyon Hıdırlık Tepe’de, “zıkkım içesice” gençlerin kafa çekip ahaliyi tedirgin ettiği gerekçesiyle umuma açık yerlerde alkol yasağı getirdi.
“Umuma açık yerler” demsever umuma kapatıldı.
Afyon Valisi, bu 4. Murad kararını savunurken “Hıdırlık Tepesi tinercilere mekân oldu” demiş.
Anlaşılan “tinerci nesil istemeyen” Başbakan’ın gözüne girme yarışındayız. Afyon önde gidiyor.
Bunun bir “pilot uygulama” olduğuna kuşkumuz var mı?
Afyon’un başarısı, (yani yasağın İçişleri Bakanlığı’ndan onay alması, Başbakanlık katında valinin sırtının sıvazlanması vs.) hemen yasağın diğer illere sirayetini sağlayacaktır.
Ve nihayetinde yurt çapında “kötülüklerin anası” ağlatılacaktır.
* * *
Yasağın “Afyon”da başlaması manidar değil mi?
Amerika, 12 Mart döneminde, “Benim gençlerimi afyona alıştırıyorsunuz” diye Türkiye’ye baskı yapıp ekim yasağı koydurmuştu da Ecevit, “Siz benim köylümün ne ekeceğine karışamazsınız” diye meydan okumuştu.
Şimdi içki yasağı, aynı Afyon’da millileşiyor, yerelleşiyor.
“İçen dağıtıyorsa dağıtanı cezalandırırsın. Kaza yapıyorlarsa önlem alırsın. Herkese yasak koyamazsın” diye itiraza kalkışsak alacağımız cevap belli:
“Sen yüzde 50’den daha mı zekisin?”
İki 50’yi zekâ yarışına sokan, birini diğerinin zekâsına tabi kılan despotik anlayışla nasıl demokratik anayasa yapılacaksa?.
* * *
“Yüzde 50’nin zekâsı” muhtemelen bu yasağa da “Evet ama yetmez” diyecektir.
Piknik alanında 70’likle yakalananlar önlerinde suç aleti içki şişeleriyle Afyon emniyetinde umuma teşhir edilecek, belki falakaya çekilecektir.
Islah seansında, devlet büyüklerimiz ne içiyorsa ondan içmeleri tembihlenecektir.
Ve tabii arkası gelecektir.
Bursa Emniyet Müdürü, “Her ağacın altında bir çift var. Kanıma dokunuyor” dediğine göre parklar yakında koklaşan gençlerden de temizlenecektir. Sıra dekolte giyen kadınlara gelecektir.
Böyle böyle yüzde 50’lik halk, kalan halkı tasfiye edecek, onları İran’daki gibi özgürlüklerini evde yaşamaya ve ağaç altı yerine yatakta koklaşıp 3 çocuk yapmaya teşvik edecektir.
Üstat, “Din toplumun afyonudur” derken bunu mu kastetmişti acaba?
Lafı alıntılarken A’yı büyük harfle mi yazılmalıyız?

 

Baha Okar’a özgürlük!
Yarın 13.00’te Beşiktaş Adliyesi’nde Baha Okar’ın duruşması var.
O, tutuklu 100 gazeteciden biri...
“Bilim ve Gelecek” dergisinin editörü...
“Devrimci Karargâh Örgütü”ne üyelikle suçlanıyor.
Neresinden tutsanız elinizde kalacak düzmece bir operasyon nedeniyle, kanıtlar, tanıklar lehine olduğu halde, 600 gündür tutuklu bulunuyor.
Bilim, bir gün gelecek. Ve umuyoruz ki o gün, adaleti ayaklar altına alanlar hesap verecek.