Başbakan "Buralarda nelerin olduğu belli değil. Karma karışık. Her tür şeyler olabiliyor. Bizler muhafazakar demokrat olarak buna müdahil olmak zorundayız, ama bu yaşam tarzına müdahale değildir" diyerek kızlı erkekli kalan üniversite öğrencileri üzerinden topluma bir ahlak dersi verirken seçimler yaklaşırken seçmenlere de göz kırptı ya.

Konuyla ilgili önerilerim aşağıdadır…

Açık açık söyleyeyim, kız arkadaşım var ama gıcık olduğum ve güzel kız arkadaşı olan komşularımı anında ihbar etmeye hazırım ben.

Kız ya da erkek arkadaşı olmayan abaza milletine de önerimdir: Sıkı sıkı sarılacağınız bir sevgiliniz olmadığına göre telefonlarınıza sıkı sıkı sarılıp valilikleri sık sık rahatsız edebilirsiniz.

Lise müdürleri iktidar mazharına erişmek için Eğitim Bir-Sen’e üyelik, badem bıyık ve inşallahlı maşallahlı cümlelerin artık yeterli gelmediğini anlamalı.

Müdürlerimiz derhal bu yılın mezuniyet balolarını, rektörler de gelecek yılın tanışma partilerini şimdiden iptal etmeli. Kesin bilgi, oralar “karma karışık” ve “her tür şeyler” dönebilir.

Muhafazakar abilerim, ablalarım da zikri, dini sohbetleri; nasıl hidayete erilir, “sabah namazına nasıl kalkılır” derslerini bırakıp ahlak zabıtalığına zaman ayırmayacağına göre tam teşekküllü bir “Ahlak Bakanlığı” kurulmalı.

Tv dizilerinin Türk aile yapısının temelini sarsmak için yapıldığını söyleyen Sayın Şamil Tayyar “iletişim uzmanı” olduğuna göre twitter’da CHP’ye, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na çakmayı bırakıp Ahlak Bakanlığı’nda Türk aile yapısına uygun olmayan dizileri ayıklamakla “muhafazakar-demokrat parti”ye çok daha önemli hizmetlerde bulunabilir.

Sayın Bülent Arınç, Sayın Yalçın Akdoğan “aslında Başbakan öyle demek istemedi” dersinde hep sınıfta kaldığına göre bu iş için yeni milletvekilleri görevlendirilmeli.

Takvim Gazetesi haber müdürü Mevlüt Yüksel, CNN International programcısı Christiane Amanpour'la, Gezi parkında kızılağaçla kafadan yaptığı röportajlardan sonra kızlı-erkekli kalınan evlerin duvarlarıyla ”kafadan” konuşup Türkiye basın tarihine bir daha geçebilir.

“İnşaat Ya Resulallah” diyerek kentsel dönüşümlerden, büyük inşaat projelerinden paraya para demeyen mütedeyyin müteahhitler kızlı mı erkekli mi kalınacağının bilinmediği evler yapmaktan vazgeçmeli. Sonuçta “sebep olan yapan gibidir” hadisi var.

Başbakan sadece o evlerde değil, ofislerde, otellerde de “neler olduğunu” bilemeyeceğine göre kızlı erkekli ofisler Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca, oteller ise Turizm Bakanlığı’nca denetlenmeye başlamalı.

Düğünleri unutmayalım ama. Düğünlerde de kızlı erkekli oynamaya bir standart getirilmeli. Buna “Ankara’nın Bağları” türküsü yasaklanarak başlanabilir.

Malumunuz, parçayı duyan yerinde duramıyor. Kızlar bu parçaya kıvırarak, erkekler kollarını kaldırarak muhafazakar-demokrat partinin ilkelerine ters davranıyor olabilirler.

Sonuçta o kıvrılan beller ile kalkan eller “karma karışık.” Dolayısıyla “her tür şeyler olabilir” böyle durumlarda.

Ez cümle, sizler iktidarınızda “bizler muhafazakar-demokrat bir partiyiz” diyerek başlayacağınız cümlelerle, birileri de iktidarlarında ”bizler laik-demokrat bir partiyiz” diyerek başlayacağı cümlelerle kendi yaşam biçiminin değerlerini devletin valilerini kullanarak dayatamaz.

Olayı hala anlayamayanlar için de belirtelim. Türkiye ve Ortadoğu’da her şey birilerinin başkalarının yaşam biçimine, farklılığına karışmayı kendinde görev bilmesiyle başladı. Coğrafyamızın dinmeyen gözyaşının nedeni bu.

Mısır’da Başbakan’ın ağladığı Rabia, Suriye’de kellesi kesilen insanlar, Türkiye’de yıllarca başörtüsü nedeniyle ötekileştirilen kadınlar farklılığa tahammül edemeyenlerin eseriydi.

Niye anlayamıyorsunuz, sorun “kızlı erkekli kalmaya karşı duruyorsanız kızınız, kız kardeşiniz biriyle kalabilir” sorununu çözmek değildir. Sorun, kişisel özgürlükler alanında değerlendirilmesi gereken alana Başbakan’ın, devletin müdahalesidir…