Yıllar önce rahmetli Erdal İnönü’ye bir politikacı olarak dinle ilişkisini sormuştum.
Hayli zorlandığını anlatmıştı:
“Mesela bir mitingde konuşurken ezan okununca konuşmayı kesiyoruz. Böylece dine saygılı olduğumuzu gösteriyoruz. Ama bu, dinleyenler üzerinde o kadar inandırıcı olmuyor. ‘Dine saygılıysanız gidin namaz kılın’ diye içlerinden geçiriyorlar herhalde...”
* * *
Aynı sorun şimdi Kemal Kılıçdaroğlu’nun başında...
Erdoğan’ın tek parti döneminde yasaklanan dini yayınlarla ilgili açtığı bir polemik, CHP liderini, Başbakan’ın tabiriyle “tanımadığı derin sulara” çekti.
O da ayetlere, dualara girdikçe akıntıya kapıldı.
Erdoğan da rakibini deplasmana çekip din sınavına sokmuş olmanın keyfiyle ve kürsüde bir stand-upçı maharetiyle “Bilmediğin sularda kulaç atma” diye gülücük saçtı.
Haksız mı?
Haklı.
* * *
Din, özellikle onu kullanmayan politikacılar için sorunlu bir alan...
Artık hepten sosyalleşip siyasallaştığı için, “Vicdanları ilgilendirir” deyip görmezden gelmek mümkün değil...
İnanç sömürüsüne karşı tavır almak ise dindarlığın bunca prim yaptığı bir toplumda siyasi intihar sayılıyor.
Geriye bir tek yol kalıyor:
“Aslında ben sizden daha dindarım” tezine sarılmak...
İçten içe tehdit saydığın bir dünyaya sığınmak...
Kutsal metinlerden kendine haklılık payları damıtmak...
* * *
Bu çabayı anlıyorum tabii:
Maneviyat alanını, din istismarcılarına kaptırmak istemiyorlar.
“Dinsiz bunlar” yaftasını kazımaya, samimi Müslümanları kazanmaya çalışıyorlar.
Laik oyların kendilerini iktidara taşımaya yetmeyeceği düşüncesiyle seçmen yelpazesini genişletmek istiyorlar.
CHP’nin sokakla bağını kesmiş, itikatlara sırtını çevirmiş, katı laik çizgisini yumuşatmak adına, “Elhamdülillah laikiz” diyorlar.
Ama burada birkaç tuzak var:
1. Orijinali varken kimse taklidine bakmaz.
2. Anlamadığınız konuda gireceğiniz polemik prim yapmaz.
3. “Tabanımı genişleteceğim” derken kendi tabanını kaybetme ihtimali yabana atılmaz.
* * *
Şahsen CHP’lilerin (ya da diğerlerinin) dindar olup olmadığı, duvarına Kur’an asıp asmadığı beni zerrece ilgilendirmiyor.
Ama “Asıyorum” diye göze girmeye kalkarsan, ikide bir Hz. Peygamber’e atıf yaparsan, “O halde okulda okutulmasına niye karşısın” diye sorarlar adama...
CHP’den beklenen dindar olması değil, demokrat olmasıdır.
Özgürlüklerin bayrağını taşıyan bir parti, baskıları, yasakları, kısıtlamaları kaldırma iddiasındadır.
Bir yandan toplumu ezen taassup baskısına direnirken diğer yandan mütedeyyin insanlara inançlarını özgürce yaşama imkânını vaat eder.
Bu ikisinin çatıştığı noktada yaratıcı çözümler üretir.
Daha demokratik bir ortamda herkese daha geniş bir hürriyet alanı yaratacağına muhafazakâr seçmeni inandırırsa (-ki Ecevit bunu yapabilmişti) zaten oyunu alır.
Yoksa elde Kur’an’la dindar görünmeye çalışırken hem her taklit gibi orijinalini güçlendirmiş, hem kendi tabanından vazgeçmiş, hem de farkında olmadan dünyevi sorunların dini referansla tartışılmasına hizmet etmiş olur.