Arapça kökenli olup “yok etme” anlamına gelen idam cezası 15 Temmuz sonrası yeniden gündemimize oturtuldu.

İdam cezası, bir insanın yaşamına son verme yetkisini mahkemelere sunmak anlamına geliyor. İnsanın yaşamına son verme yetkisi, sonucu itibarıyla geri dönülmez/alınmaz sonuçları da beraberinde getirecektir.

25 Ekim 1984 tarihinde Burdur cezaevinde infazı gerçekleştirilen Hıdır Aslan, Türkiye tarihindeki en son idam edilen kişi olarak geçti.

14-15 Ağustos 1984 tarihinde, Siirt/Eruh ve Hakkari/Şemdinli ilçelerinde gerçekleştirilen PKK eyleminin iktidar ve TBMM içerisinde yarattığı tepkinin sonucunda, Askeri Yargıtay savcılığının öldürme eylemlerine katılmadığı için cezasının bozulması yönünde karar verilmesine ve Meclis oturumlarında öldürme eylemlerine girmediği konuşulmasına rağmen oylama sonucu idam kararı onanmış ve ertesi gün infaz edilmişti. (1)

Öldürme eylemlerine katılmadığı çok açık bir şekilde bilinen, sadece örgüt üyeliği ve düşünceleri nedeniyle yargılanan, buna rağmen doğuda yaşanan olumsuz koşullar nedeniyle oluşan tepki atmosferi ve siyasi kararlar nedeniyle idam edilen Hıdır Aslan, bugün yeniden yargılansa belki de beraat bile edebilecek durumdaydı.

Aynı durum Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan için de geçerli. Günün siyasi koşulları, iktidarda bulunan Darbeci yönetim ve alınan siyasi kararlarla sonuçlanan yargılamanın yeniden, tarafsız mahkemece yapılsa sonucun idam çıkmayacağından kesinlikle eminim.

Adnan Menderes, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan gibi bir çok idam kararı siyasiydi ve defalarca gerek Mecliste gerekse medyada itibarlarının iadesi tartışıldı.

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan son idam Hıdır Aslan’a kadar geçen süreç içerisinde Meclis tarafından onaylanan idam kararı 15’i kadın 712 kişidir. Bu rakamlara, İstiklal Mahkemelerinin verdiği ve Meclis onayına gerek duyulmayan idam infazları dahil değildir.

Bu sayılara dâhil olmayan İstiklal Mahkemeleri ve divan-ı Harp kararlarıyla yapılan infazlardan bazıları;

Diyarbakır Şark İstiklal Mahkemesinde Şeyh Sait ile birlikte yargılanan 47 kişi hakkında verilen idam cezaları, 28 Haziran 1925 tarihinde Dağkapı meydanında halka açık bir şekilde infaz edilmişti. İnfaz edilenler arasında bulunan ve Türkçe bilmeyen bir Kürt genci de vardı. O genç sorgusu sırasında Türkçe bilmediği için ifade verememiş, “Türkçe bilmediği için, vatana ve millete bir faydası olmaz” mantığı ile idam edilmişti.

İzmir’e gidecek olan Atatürk’e suikast girişimi nedeniyle yargılananlardan 14 kişi 14 Temmuz 1926 tarihinde idam edildi.

Menemen olayları olarak bilinen Yedek subay öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın öldürülmesi ile ilgili kurulan Divan-ı Harp mahkemesinde yargılanan 28 kişi 3 Şubat 1931 gecesi Menemen’de idamları infaz edildi.

11’i İstiklal Mahkemeleri tarafından olmak üzere toplam 16 Milletvekili idam edildi.

1960 askeri darbe sonrası Yassıada’da oluşturulan Yüksek Adalet Divanı’nda yargılananlardan Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan’a verilen idam cezaları, 17 Eylül 1961 tarihinde infaz edildi.

1971 askeri darbesi sonrası 14’ü adli suçlu, toplam 17 kişi idam edildi. 1971 askeri darbesi süresince verilen siyasi idam kararı, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan için verilen kararlardı.

12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası infazı gerçekleştirilen idam kararı sayısı 50 idi. Bunlardan 18’i sol, 8’i sağ görüşlü kişilerdi. 23 kişi ise adli suçluydu. Bir tanesi de, Esenboğa havaalanı saldırısında yakalanan Levon Ekmekçiyan’dı.

Erdal Eren, 17 yaşında olmasına rağmen, mahkeme kararı ile yaşı büyültülerek idam edilen, bu nedenle de yüreğimizdeki yeri apayrı olan dönemin idam cezası mağduruydu.

12 Eylül darbesi sonrası yargılanan yüz binlerce kişiden 517’sine idam cezası verilmiş, Askeri Yargıtay bunlardan 124’ünü onaylamış, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) 50’sini onaylamıştı.

İdamı infaz edilen son kişi Hıdır Aslan’dan sonra oluşan toplumsal tepkiler ve dünya genelinde yapılan eleştiriler sonucu idamlar durmuş, idam cezaları değişik hapis cezalarına çevrilmiş, 2004 tarihinde yapılan Anayasa değişikliği ile de tümden kaldırılmıştı.

Gerek İstiklal ve Divan-ı Harp mahkemelerince gerekse de askeri darbeler sonrası sıkıyönetim mahkemelerince verilen siyasi nitelikli idam cezalarının çoğunluğu, hatta tamamı bugün adil bir şekilde yargılansa verilmeyecek kararlardandı.

Geri dönüşü ve telafisi olmayan bu tür cezaların yeniden gündeme getirilmesi ise oldukça düşündürücü ve ürkütücü bir hal almıştır.

Mevcut Anayasa’nın 38. maddesine göre, ''Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez'' ilkesine rağmen, 15 Temmuz bahanesiyle idamın yeniden gündemleştirilmesinde amaç ne olabilir?

Ayrıca tarafı olduğu ve onayladığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi ve değişik Uluslar arası sözleşmelerle İdam cezasını Anayasadan ve ceza kanunundan tamamen çıkardıktan sonra, imzaladığı ve tarafı olduğu uluslararası sözleşmeleri çiğneyerek idamı gündeme getirmesinin anlaşılır tarafı yoktur.

İdam cezasının yeniden yasallaşmasıyla birlikte değişik ülkelerle karşılıklı imzaladığı suçluların iadesi sözleşmelerinin iptal edileceğini, bu yasayı çıkarmaya çalışanlar daha iyi bilirler. İdamın gündeme girmesiyle, Amerika’dan istenen Fetullah Gülen’in iadesinin imkânsızlaşacağını da bilirler.

Mevcut toplumsal muhalefetin uygulamalar nedeniyle daha da gelişip büyüyeceğini tahmin ederek, “aba altından sopa gösterme” biçiminde toplumu terörize etmek için de gündemleştirilmiş olabilir.

Hangi nedenle olursa olsun, bir insanın “yaşamını sonlandırma yetkisini” istemenin insan hakları açısından kabul edilebilir yeri yoktur.

Arapça kökenli olup, kırbaçlayan veya kılıç sallayan anlamına gelen “Cellat” istihdamını yaratacak idam cezasının gündemleştirilmesi, iki tarafı keskin kılıç gibi olup toplumun her kesimine zarar verecek bir durum yaratmaktan öteye geçmeyecektir.

İdamın yaratacağı celladın kimin tarafında olacağının kararını verebilecek güç yoktur…

_______________________

1.http://bianet.org/biamag/insan-haklari/10771-mecliste-son-idamlar-hidir-aslanin-oykusu

2.http://www.551vekil.com/2015/02/turkiyede-idam-cezas-tartsmalar.html#.WBnhi9KLR0s