Haber Merkezi “Abi çok acele Ankara Adliyesinin önüne gitmelisin, çabucak hazırlan” dediğinde kapı önüne çoktan gitmiştim bile! Zira Ethem Sarısülük'ü vurarak, ölümüne sebep veren polisin memuru Ahmet Şahbaz’ın yargılandığı dava Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlamıştı. Davayı izlemeye giden muhabir arkadaşımızın başına kimliği belirlenemeyen kişiler cismi belirlenmeyen şeyler ile vurduğundan dolayı arkadaşımız hastanelik olmuş, haber merkezi de bu yüzden davayı benim izlememi istemişti.

Çıkış kapısı önünde bekleyen foto muhabirini de yanıma alarak Adliyeye gitmek üzere taksiye bindim. Kısa bir süre sonra yanıma aldığım kişinin foto muhabiri değil güvenlik görevlisi olduğunu öğrendim! Güvenlik Görevlisi her ne kadar “Abi amatör olarak fotoğrafçıyımdır da“ dediyse de çaresiz geri döndüm.

Gerçek foto muhabirini yanıma alarak tekrar taksiye bindim. Yeni aldığım foto muhabiri birkaç gün önce evlendiğini, gazdan tozdan, dumandan korktuğunu söyleyince onu da indirdim ve bir fotoğraf stüdyosuna giderek 2 saatliğine bir fotoğraf makinesi kiraladım. Böylece kendi işimi kendim görecektim!

Adliyenin önü bir hayli kalabalıktı. Polislerin bir kısmı izleyicileri çiçeklerle karşılarken bir kısmı da avukat ve gazetecilere şeker dağıtıyor, kolonya döküyordu. Adliyenin etrafına dizilen tomalardan Türk Sanat musikisi yükseliyor, Adliye çalışanları pencerelerden izleyicilerin başına konfeti atıyordu.

Adliyenin içi de dışı da demokrasi ve özgürlük kokuyordu. Adliye kapısından içeri girerken bir ara basın kartımı gösterme cahilliğinde bulundum. Polis memurunun “Buna gerek yok, boynunuzdaki fotoğraf makinesi yeterli” deyince ne kadar büyük bir ayıp ettiğimin farkına vardım ve basın kartımı göstermeden cüzdanıma koydum.

Duruşma salonu izleyiciler için dört dörtlük hazırlanmıştı. Kapıda bekleyen izleyicilere numaralar verilmiş, izleyiciler numaralara göre yerlerine oturtulmuştu. Salona girmek isteyen sivil giyimli polis memurları ise mahkeme heyeti tarafından kapı dışarı edilerek Adliye çevresinden en az 5 km olmak üzere uzaklaştırılmıştı. Avukatlar ve biz basın mensupları için ayrı bir yer açılmış, mahkeme heyetinin de uyarısı ile salona bütün basın mensupları alınmıştı.  

Gezi direnişi sırasında polis memuru Ahmet Şahbaz’ın silahından çıkan kurşunla başından yaralanan ve iki haftalık yaşam mücadelesinin ardından yaşamını yitiren Ethem Sarısülük’ün ailesi ve avukatları yerlerini almıştı ki Ethem’i başından vurarak ölümüne sebebiyet veren polis memuru Ahmet Şahbaz mahkeme salonuna girdi. Bu arada duruşma salonunun kapı ve pencereleri açık olduğu için içerisi bir hayli cereyan yapmış ve katilin, pardon polis memuru Ahmet Şahbaz’ın peruğu yere düşmüştü.

İşte tam bu anda, tarihe ışık tutsun diye hem mahkeme heyetini, hem de Ethem Sarısülük’ü vuran polis memuru Ahmet Şahbaz’ı içine alan aşağıdaki bu fotoğrafı çektim. Bu fotoğraf aynı zamanda Türkiye’deki hukukun üstünlüğünün de fotoğrafıdır: