Demokrasi ve İnsan Hakları konusunda dünyaca tanınan Dr. Eric Halley, aynı konuda konferans vermek üzere Türkiye’ye gelmişti! Dr. Halley uçaktan iner inmez kendini karşılayacak heyete bakındı! Lakin ortalıkta kimsecikler gözükmüyordu. Telefon kulübelerinden birine giderek bozuk Türkçesi ile konferans süresince kendisine yardımcı olacak Dr. Memduh Bey’i aradı! Dr. Memduh’un telefonunu sekreteri açtı:

— Welcome Dr. Halley! Dr. Memduh Bey şu an namazdalar efendim! Fakat sizi Dr. Ziya Bey karşılayacaklar. Lütfen yerinizden ayrılmayınız!

—Namaz!

—Evet efendim, namaz!

***

Dr. Halley telefonu kapatıp ne yapacağını düşünmeye başladı! Bir taraftan da namaz’ın ne olduğunu merak ediyordu. Hemen yanı başında koridoru pas pas yapan görevliye sordu:

—Beyefendi, namaz ….!

—İlerde bayım! Biraz ilerde Mescit var, orada namazınızı kılabilirsiniz!

Pas pas yapan görevli içinden de söylenmeyi ihmal etmedi:

—Elin gâvuru namaz diyor, bizimkiler hala …….!

***

Dr. Memduh, Dr. Halley’i karşılamaya gitmemişti fakat yerine arkadaşı Dr. Ziya’yı göndermişti. Yeni görevini aniden öğrenen Dr. Ziya, Dr. Halley’i Mescit girişinde yakalamıştı:

—Dr. Halley, Dr. Halley no no no! Orası Mescit!

   Dr. Halley tanımadığı kişinin kendisine ismi ile hitap etmesinden oldukça memnun olmuştu:

—Teşkür ederim Mösyö Mescit! Ben de Dr. Halley!

***

Dr. Halley ve Dr. Ziya taksiye binerek otele doğru yola çıktılar. Taksici dikiz aynasından Dr. Halley’e bakınıyordu! Her nedense bildiği tek İngilizce cümleyi de orada kullanma gereksinimi duymuştu:

—Welcome Mösyö! What’s your name?

—Dr. Eric Halley!

Taksici Dr. Ziya ile göz göze gelmişti. Tekrardan önüne dönerken söylenmeyi de ihmal etmedi:

—Hem erik hem de halley! Çokoprens gibi adam valla!

***

Demokrasi ve İnsan Hakları konusunda yapılacak olan konferansın katılımcılarından birinin Dr. Halley olması, konferansı daha da anlamlı hale getirmişti! Fakat son günlerde ülkede yaşananlar pek de iç açıcı şeyler değildi! Zira başta öğrenciler olmak üzere siyasal ve hukuksal anlamda haksızlığa uğradıklarını düşünen birçok parti ve sivil toplum örgütleri sürekli meydanlardaydı! Üstelik iktidar güç kullanıyordu! Bu da özellikle yurt dışında olumsuz bir hava yaratıyordu. Bu yüzden konferans yetkililer tarafından bir süre önce iptal edilmişti! Fakat Dr. Halley uçakta olduğundan kendisine durum hakkında yeterli bilgi verilememişti! Durumu açıklamak Dr. Memduh’a düşmüş, o da ne diyeceğini bilemediği için kaçıp duruyordu!     

***

Dr. Ziya, Dr. Halley’i kalacağı otele bırakıp oradan ayrılmıştı! Dr. Halley odasına çekilir çekilmez derin bir uykuya dalmıştı! Sabah uyanır uyanmaz resepsiyona inen Dr. Halley ilk iş olarak Dr. Memduh’u aradı! Telefonu yine sekreteri açtı:

—Good morning Dr. Halley! Dr. Memduh Bey şu an namazdalar efendim! Fakat sizi Dr. Faruk Bey almaya gelecekler!

Dr. Halley telefonu kapattıktan sonra resepsiyoner ile göz göze gelmişti. Zira her kimle konuşsa bir namaz kelimesi geçiyordu:

—Namazzz!

—Mescit ilerde efendim! Allah kabul etsin!

***

Dr. Halley lobide kahvesini yudumlarken Dr. Memduh’un gönderdiği Dr. Faruk içeriye girdi. Zira Dr. Ziya bu işten sıkılmış Dr. Memduh’tan başkasını göndermesini istemişti. Dr. Faruk doğruca Dr. Halley’in elini sıkıp kendini tanıttı!

—Dr. Halley!

—Dr. Mescit!

***

Dr. Memduh, konferansın iptal edildiğini Dr. Halley’e nasıl açıklayacağını tam olarak bilmediği için ağzı iyi laf yapan arkadaşlarından Dr. Faruk’u Dr. Halley’i birazcık daha oyalaması için göndermişti! Bu yüzden Dr. Faruk, lobide büyüme hızından işsizlik oranına, azınlık haklarındaki iyileştirmelerden ülkedeki demokratik açılımlara ne kadar sorunlu mesele varsa tek tek ülke menfaatine anlatmaya başlamıştı!  Fakat Dr. Halley bir an önce Dr. Memduh ile görüşmek istiyordu! Aşırı ısrara dayanamayan Dr. Faruk telefondan durumu gizlice Dr. Memduh’a bildirdi! Dr. Faruk ile Dr. Halley taksiye atlayarak Dr. Memduh’un ofisine doğru yola çıktılar! Ofiste sekreterden başak kimse bulunmuyordu. Sekreter onları karışlamıştı:

—Welcome Dr. Halley! Dr. Memduh Bey şu anda namazdalar efendim!

Dr. Halley kafasına koymuştu bir kez! Dr. Memduh ile görüşmeden kesinlikle oradan ayrılmayacaktı:

—Ben var beklemek, no problem benim için!

Sekreter “Şimdi ben ne diyeceğim” der gibi Dr. Faruk’a bakındı! Dr. Faruk kekeliyordu. Oracıkta bir yalan da o savurdu:

—Dr. Memduh namaz için İstanbul’a gittiler efendim!

Dr. Halley hiçbir şey anlamamış gibi etrafına boş boş bakınıp kendi kendine söyleniyordu:

—Nasi yani! Ben var bir şey anlamamak. Dr. Memduh, Dr. Ziya, Dr. Mescit, Dr. Faruk! Ben istemek bir an önce konferansa gitmek!

***

Sekreter hanım iyice bunalmıştı! Ne diyeceğini bilemeden aklına ilk geleni söyleyiverdi:

—Sayın Başbakan öğle namazını İstanbul’da kılacağı için Dr. Memduh da İstanbul’a gittiler efendim! Dr. Memduh Başbakansız namaz kılmaz da!

***

Bu yazı kaleme alındığında Dr. Halley ülkeye giriş yapalı beş gün olmuştu! Bu zaman zarfı içerisinde Demokrasi ve İnsan Hakları konulu konferans hakkında yeterli bilgiye sahip olamayan Dr. Halley’e Dr. Süleyman adında biri kılavuzluk ediyordu! Dr. Halley’e en son söylenen yalan ise Dr. Memduh’un öğle namazı için Konya’ya gittiğiydi!