Metropoll Stratejik ve Sosyal Araştırmalar'ın yaptığı Mart ayı Siyasi Gündem Araştırması'ndan söz ettik dün.

Araştırma zengin, dikkat kesilmek, tartışılmak gerektiren pek çok bulgu içeriyor. Bunları önümüzdeki hafta ele alacağız.

Bugün bu araştırmanın kritik bir yönünü aktarmak istiyorum.

Malum, önceki gün yaşananlar, polisin gazetelere, evlere gidip basılmamış bir kitabın nüshasını, bir suç aletiymiş gibi araması ve toplaması, gündeme damgasını vurdu.

Sadece gündeme değil, belki siyasi hayatımıza da.

Kitap yakılması, toplanmasını bilirdik, ama siyasi kürtajı pek sık görmedik.

Zira böyle bir olay, Mustafa Kemal'in, Kazım Karabekir'in anılarını matbaada, baskı aşamasında toplatmasından, 1931'den bu yana bildiğimiz, karşılaştığımız olaylardan değildi.

Özellikle bu çağda, demokratikleşmenin bu seviyesinde bu tablo pek sindirilir bir duruma işaret etmiyor...

Peki toplum, kamuoyu ne düşünüyor?

Şimdi söz konusu araştırmanın, araştırma raporunda Ergenekon davası/soruşturmasıyla ilgili kısmı birlikte okuyalım:

"İlk soru:

Ergenekon Davasının, adalete ve hakkaniyete uygun bir şekilde yürüdüğüne inanıyor musunuz, inanmıyor musunuz?

Sonuç:

Ergenekon davaları boyunca tutukluluk sürelerinin uzunluğu gibi temel konularda yargı, bazı kesimler tarafından eleştirilere maruz kalmaktadır. Bu davaların hakkaniyetle yürüdüğüne inananların oranı (%32), inanmayanların oranından (%46) daha düşüktür. AK Partili seçmenlerin de %27'si bu davaların hakkaniyetle yürümediği şeklinde bir inanca sahiptir.

İkinci soru:

Bazı Ergenekon Davası sanıklarının, milletvekili adayı olarak gösterilmesini nasıl karşılıyorsunuz?

Sonuç:

Ergenekon davalarından tutuklu veya tutuksuz yargılanan bazı sanıkların milletvekili adaylığı gündemdedir. Ergenekon sanıklarının milletvekili adayı gösterilmelerini toplumun yaklaşık %64'ü yanlış bulmaktadır. Bazı sanıkların CHP ve MHP'den aday olacağı şeklindeki söylentiler ve başvurular karşısında seçmenlerin önemli bir çoğunluğunun buna karşı olduğu belirlenmiştir. Adı geçen partilerden CHP'li seçmenlerin %45'inin ve MHP'li seçmenlerin de % 64'ünün, Ergenekon sanıklarının aday gösterilmesine olumlu bakmadıkları anlaşılmaktadır.

Üçüncü soru:

Ergenekon Davası, hükümetin muhalifleri sindirme operasyonudur şeklindeki görüşe katılıyor musunuz, katılmıyor musunuz?

Sonuç: Özellikle ana muhalefet partisi CHP tarafından sıkça dillendirildiği biçimiyle, bu davaların hükümetin muhalifleri sindirme operasyonu olduğu yönündeki iddialarına ve suçlamalarına, araştırmaya dâhil olanların %50'si katılmaz iken, %29 civarında bir kesim ise bu görüşe ve iddialara katıldığını beyan etmektedir.

Dördüncü soru:

Ergenekon Davası, demokrasiyi güçlendirmek için bir fırsattır şeklindeki görüşe katılıyor musunuz, katılmıyor musunuz?

Sonuç:

Ergenekon davalarını, muhalifleri sindirme operasyonu değil de demokrasiyi güçlendirmek için bir fırsat olarak görenlerin oranı %28 civarındadır. Katılımcıların yarıdan biraz fazlası (%52,3) ise bu davaların demokrasiyi güçlendirecek bir yönünün olmadığına inanmaktadır.

Soru:

Yargının tarafsız ve bağımsız olduğunu düşünüyor musunuz?

Sonuç: Yargının tarafsız ve bağımsız olduğuna inananlar (% 44) ile inanmayanların oranı (%44,7) birbirine çok yakındır. Yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına duyulan inanç ve inançsızlık yarı yarıya bölünmüş gözükmektedir. Bu sonuç, toplumda adalet duygusunun maalesef zedelendiği ve hukuki kararlara yeterince güvenilmediği anlamına da gelmektedir..."

Yorum ortada...

Tek bir sorunun yanıtını veri almayın, birlikte düşünün, güvensizlik ve şüphe sınırlarının arttığını göreceksiniz...

Bu ülkenin en önemli davası, üzerine titrememiz gereken dava, Ergenekon davası henüz örselenmedi, ama bir örselenme süreci yaşıyor...

Bunu oluşturan bizzat soruşturma ve kanun aksaklıklarıdır...

Düzeltecek olan hukuk ilkelerinin hayata geçmesidir...