BBC sunucusu dillere destan, İngilizlerin icat ettiğini sandığım inceden istihza tonuyla soruyor:
"Peki ne istiyorsunuz?"
ABD'nin New York kentinde Brooklyn Köprüsü'nü trafiğe kapatan eylemcilerden biri canlı yayında cevaplıyor BBC hanımı:
"Dünyayı değiştirmek istiyoruz."
BBC hanımın istihzası giderek inceden çıkıp basbayağı alaya dönüşüyor:
"Bayağı iddialısınız yani."
"Evet önce ABD'yi, sonra da dünyayı değiştirmek istiyoruz."
ABD yayını bittikten sonra, neredeyse arkasından konuşmak diyebileceğimiz bir şekilde BBC hanım sözü spor haberleri sunucusuna bırakırken bu konuda birkaç söz de ediyor. "Dünyayı değiştireceklermiş! Peh!" tadında...

SIÇRIYOR
ABD de, dünyanın yalan ekonomisinin kalbi olan Wall Street'e karşı bir protesto başlattılar. 17 Eylül'de başlayan eylemler iki gün önce Brooklyn Köprüsü'ne taşındı ve 1500 kişi köprüyü bir süreliğine ele geçirdi. Göstericilerden 700'ü, kargatulumba tutuklandı. Gösteriyi destekleyen ünlüler arasında Susan Sarandon ve elbette Michael Moore gibi isimler var.
Gösteriler önceden açıklandığı üzere San Francisco, Washington, Boston ve Los Angeles'a sıçradı. Bilindiği üzere, bu tür atların çiftesi pek olur, bekleyip ABD halkının geçmişte olduğu gibi dünyayı ele geçirecek bir eylem zincirinin parçası olup olmadığını göreceğiz. Madrid ya da Atina gibi onlar da kapitalist sisteme karşı esaslı bir kalkışma yaratacaklar mı merak ediyorum. Ama mesele bu değil. Mesele BBC hanım ve benzerlerinin istihzası.

DÜNYAYI DEĞİŞTİREN ADAMLAR
BBC deki haberden sonra uluslararası kanalları dolaşmaya başlamıştım ki bir Hollywood filminin tanıtımına rast geldim. Çok ünlü Amerikalı pop şarkıcısı oğlan çocuğunun adını bilemeyeceğim ve fakat kendisi dev bütçeli bir bilimkurgu filminde başrol oynamış, film pek yakında sinemalardaymış. Uçmalı kaçmalı türden filmin konusu ne?
Dünyayı değiştirmek! Tabii ki.
Bakıyorum. Film bayağı ciddi duruyor. Hiç değilse Hollywood'da birileri "dünyayı değiştirmek" konulu filme milyonlarca dolar bütçe verecek kadar ciddiye almış. Kimse de filmin konusu olan "dünyayı değiştirme" düşüncesiyle dalga geçiyor gibi değil. Öyle görünüyor ki dünyayı değiştirmek denen mesele ancak fantezi olduğu zaman efendilerin istihza cinayetine kurban gitmiyor.
Sadece dijital bir hayal olduğu sürece katlanabiliyor kapitalizm dünyayı değiştirme idealine. Ne ki efendilerin ve onların sözcüleri olan her türlü medyanın modası geçmiş bir yanı var. Dünyadaki direnişlerin artık bir eşiği aştığını ve alay edilerek yok sayılamayacağını, eksiltilemeyeceğini tam olarak görmüyorlar henüz.

SAYILAR ORTADA
Amerikalı eylemci ekranda ABD'nin yüzde 99'unu temsil ettiklerini ve Wall Street'teki yüzde 1 'i yeneceklerini söylüyor. BBC hanım bunu komik buluyor olmalı, gülümsüyor. Oysa eylemcinin verdiği rakamlar sadece gerçeği söylüyor. Gerçekleri söylediğinizde bile sizi komik duruma düşürmeye çalışan, küçümseyen, küçümseyerek yok etmeye çalışan bu ses binlerce yıldır aynı şekilde tınlıyor elbette. Ne ki öyle görünüyor ki bu sefer "Bir at! Bir at için bütün krallığım!" diye bağıracağı o günler sandığından daha yakın gibi.
Üstelik efendiler biraz biraz da farkına varmak üzere gibi sanki durumun. Muhalif yönetmen Michael Moore iki gün önce ölüm tehditleri almaya başladığını açıkladı. Demokrasinin ve fikir özgürlüğünün ülkesinin, en azından dünyanın geri kalanına kendini hâlâ böyle satmaya çalışan ABD'nin efendileri ufaktan harekete geçiyorlar sanki.
Şimdilik hâlâ ABD ölçeğine göre pek mikro duran bu hareketliliği ben önemsiyorum. Bana sorarsanız önümüzdeki on yıl Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da siyasi özgürlüklerin, Avrupa ve ABD'de ise sistem karşıtı direnişlerin on yılı olacak. Bu bana alaya alınırsa sönecek bir balon gibi değil, Michael Moore'un dediği gibi, "Yüzde 99'a karşı yüzde 1! Sayılar ortada! Sizi yeneceğiz!" derkenki hissettiği kesinlik kadar net bir resim olarak görünüyor.