CHARLİE HEBDO’ya yapılan saldırı tüm dünyayı sarstı. Dergi çalışanlarının katledildiği saldırı basın özgürlüğüne saldırıdır. Fikir özgürlüğüne saldırıdır. Kırktan fazla devlet ve hükümet başkanı bu saldırıyı protesto etmek için Paris’te 1.5 Milyon insanın önünde kol kola yürüdü.

CHARLİE HEBDO bir mizah dergisi. Mizah, olayları karikatürize ederek okuyucusuna fikir vermeyi amaçlar. Literatürde çok eski bir anlatım tarzıdır. Hiciv ederken olayın özünü okuyucusuyla paylaşır. En nazik ve hassas konulara dokunmakta sakınca görmez. Hiciv; ele aldığı konu ya da kişiyi daralttığında veya sıkılmasına yol açtığı nispette başarılıdır. Çoğu kez birilerinin bam teline de dokunur.

Töre, ahlak, din, felsefe, hukuk, kadın, özgürlük, eşitlik, adalet, savaşlar, fakirlik, zenginlik mizahin temel konularıdır. Bu konularda yanlışlar, hatalar en ince ve en sivri bir üslupla okuyucusuna aktarmak mizahın tarzıdır. Kişinin özel hayatı, ayrımcılık, nefret suçu, kişiye hakaretler mizahı yapanın dikkate alması ve sakınması gerek hususlardır.

Saldırıya konu olan, derginin bir sayısında Hz. Muhammed’e hakaret ettiği iddia edilmektedir. Hz. Muhammed’ı bir karikatür ile anlatmış olmasıdır. Bilindiği üzere Müslümanlar, Hz. Muhammed’in herhangi bir şekilde resmedilemeyeceği gibi bir inanca sahiptir. Bu hususu tartışma konusu yapmak istemezler. Bu husus belki Müslümanlar arasında bir tartışma konusu olabilir. Ancak aynı dergi, Hıristiyanlarca kutsal kabul edilen Hz.İsa, ve İseviliğin birçok kutsal değerini, bunların başında Papa olmak üzere en şiddetli bir biçimde hiciv etmekten çekinmedi. Kimi muhafazakâr Hıristiyanlar tepkilerini dile getirdi. Bu tepki fikri düzeyden daha ileri gitmedi.

Kimi siyaset bilimcileri bu saldırıyı salt bir mizah dergisine yapılan saldırının çok ilerisinde, İslam ile Hıristiyanlık arasındaki 1400 yıllık savaşın devamı olduğunu ileri sürmektedirler. İslam’ın en katı yorumunun tezahürüdür demektedirler. Müslümanların temel kitabı Kur’anı Kerim’in kimi ayetlerine dayandırılan görüşlere göre, İslam’a karşı olanlara şiddeti mazur ve bazılarına göre İslamiyetin icabı olarak görülmektedir. Bu iddialarını Kur’an’ın birçok ayetinde geçen emirlere dayandırmaktadırlar. Zira Kur’an’ın bir ayetinde “Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayın, onları hapsedin ve onları her gözetleme yerinde oturup bekleyin. Eğer tevbe eder, namazı dosdoğru kılar, zekatı da verirlerse artık yollarını serbest bırakın. Allah bağışlayan, esirgeyendir. ”(Tevbe süresi, ayet:5. Aynı sürenin ayet: 73. de “ Ey Peygamber! Kafirlere ve münafıklara karşı cihat et. Onlara karşı sert davran. Onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir varış yeridir.” İslam’ın Ku’ran’a göre tatbikini isteyenler İslam’ın dışında kalanları kafir addetmektedir.

Saldırı sonunda yapılan tartışmalarda İslam din âlimleri tarafından farklı görüşler ortaya çıktı. Bir kesim saldırıyı halkı bir eylem olarak desteklerken, başka bir kesim saldırıyı tasvip etmemekle birlikte yapılan yayınların Müslümanların haklı tepkilerine neden olduğunu söylemektedirler. Bu Müslümanlar arasında Kur’an’ın kati emirlerini yerine getirenlerle, Kur’an’ı ılımlı yorumlayanlar arasında bir ayrışmaya işaret etmektedir. İslam’ın kimi yorumlarının masaya yatırılması zamanı gelmiştir. Paris saldırı vesilesiyle bu tartışmanın gündeme oturması olumludur. Zira Diyanet İşleri Eski Başkanı Sayın Ali Bardakoğlu bir gazeteye verdiği mülakatta bir gerçeğin altını çizmektedir. Sayın Bardakoğlu açıklamasında; “Bugün İslam şiddet ve terör ile cihat/dini duyarlılık arasındaki farkı ayırt etmeyecek kadar iç dünyası öfke ve nefretle dolu binlerce gencimiz mevcut. Tabii onların bu ruh halinin birçok sebebi vardır. Ama birçok bölgede verilen dini eğitim ve bilgi de bu şiddeti meşrulaştıracak bir dizi argümanla dolu”

Sayın Bardakoğlu sözlerine devamla saldırıyı kastederek acı gerçeğin altını çiziyor. “Olayı, ‘ötekinin oyunu ve provakasyonu’ olarak görmeye başlarsak, kendi mahallemizde olup biteni sağlıklı bir biçimde anlayamayız ve analiz edemeyiz. Halbuki bugün İslam coğrafyasının değişik mühitlerinde verilen dini eğitimin, İslam adına üretilen dini bilginin bu tür nefret ve şiddetleri besleyip beslemediğini soğukkanlı şekilde araştırmamız gerekiyor. Kapımızın önünü görüp gözetmek, bir kirlenme varsa görüp temizlemek zorundayız” tartışmaya bu pencereden bakıldığında İslam adına yapıldığı söylenen birçok husus aydınlanacaktır.