11 Mayıs 2013 tarihinde öğlen 13.55’te, Reyhanlı’da iki farklı noktada 15 dakika arayla yürek dağlayan bir şiddet eylemi gerçekleştirildi. 2 kamyon bomba füze başlıklarında kullanılan patlayıcılarla güçlendirilerek daha ağır tahribat yapsın diye vahşice bir saldırıda bulunuldu.

Ölü sayısı 57'ye yükseldi, ağır yaralı olanların sayısı da yüksek.

Ancak burada verilecek bilgi bu değil, 57 ya da 87, ya da 100 değil. 57 insan, 57 yaşam, 57 gelecek, 57 aile, 57 soluk, 57 umut...

Çok azı hakkında bilgimiz var,

Abdülkadir İşcan, 14 yaşındaydı, babası şoförlük yaparken kendisi ailesine destek olmak için 8.sınıf öğrencisi olmasına karşın bir fırında çırak olarak çalışıyordu.

Abdo Ersürer, 45 yaşındaydı, ölümü annesi Ayşe Ersürer'in yüreğini dağladı. Bir annenin yaşayacağı en acı olay budur, çocuğumu kim geri getirecek? diye sordu, yanıt alması zor.

Kadriye Aylar 7 çocuğun annesiydi, kaynanasına hediye almak için çarşıya çıkmıştı, saldırıda yaşamını yitirdi. 7 çocuğu yetim kaldı.

Ahmet Okyay, 33 yaşındaydı.

Yusuf İşgör, 22 yaşındaydı, bir otobüs firmasında çalışıyordu.

Azize Yumuşak ve Mustafa Yetinç birlikte yanarak öldü.

Mustafa Mahmut Ayaz, 24 yaşında inşaat işçisiydi, ölmeden bir gün önce yeni baba olmuştu, oğluna ölen babasının adını verdiler.

Fehmi Karaca, 69 yaşındaydı, emekliliğinin tadını çıkarıyordu.

M. Koray Cüneydioğlu, lise öğrencisi.

Nadire Kuvvet, 44 yaşındaydı, 3 yaşındaki yeğeni Fatma Nur Erboz ile birlikte yaşamını yitirdi.

Ayşegül Kırar, 25 yaşındaydı, avukatlık bürosunda sekreter olarak çalışıyordu. Saldırıya Annesine anneler günü için pasta almaya çıktığında yakalandı. Emin olun annesi, anneler gününü en derin ahlarla anacaktır.

Hulusi Temur, 71 yaşındaydı. Büyük olasılıkla emekliliğinin tadını çıkarıyordu, hayatının son demlerini bir bombayla yitirmeyi hiç tahmin bile etmemişti.

Ancak şu var ki Reyhanlı saldırısı bekleniyordu, halk tedirgindi.

Evet şiddet şiddeti doğurur. Şiddet her yerde, haklı olan bir taraf yok, Esad'ın askerlerinin ne kadar vahşi olduğunu, insanlık denen erdemden çok uzaklaştıklarını küçük bir internet araştırmasında, özellikle infaz ettikleri kişileri videoya çekip dünyaya sunmalarını, insanın birkaç dakika bile izlemeye yüreği dayanmıyor.

Özgür Suriye Ordusu, ya da Hür Suriye Ordusu'nun aşağı kalır yanı yok. Belki de bizimle birlikte Suriye'deki sorunu çözmek için girişimde bulunan tüm ülkelerin anlamadığı şey bu basit kuraldır.

Şiddet şiddeti doğurur, haklı savaş yoktur, içine şiddetin girdiği her şey kirlenir.

Çetelerin, Türkiye sınırları içindeki askeri kampların, bomba imalathanelerinin ve elini kolunu sallayarak istediğini yapmak isteyen militanların keyfi davranarak istediklerini yaptıkları aylardır konuşulmakta. Aradan geçen 3 hafta sonra bile kaçırılan metropolitlerden, gazetecilerden, iş adamlarından haber alınamamakta.

Çözüm bu değildir, insan hayatının hiçe sayıldığı bu kirli savaş burnumuzun dibinde bizi de yakmakta, içine çekmeye çalışmakta. Ateşini ailelerin ocağına düşürmekte.

Suriye kan kuyusuna dönmüştür. Memleketimizin çok bilmiş politikacıları akıllarını fikirlerini milleti susturmak ve üstüne çökmek için kullanacağına, şiddete başvurmadan nasıl yardım edebileceğine bakmalıdır, zira bu mesele çözülmedikçe daha çok canlar yanacaktır.

www.twitter.com/sonertufan