Nazım Hikmet “Vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa, vatan, kurtulamamaksa kokuşmuş karanlığımızdan, ben vatan hainiyim” dediğinde çoktan vatan haini ilan edilmişti bile!
 
Deniz Gezmiş 1968’de İstanbul’a gelen 6. Filo’ya karşı protesto eylemleri yaptıktan bir 10 yıl sonra “vatanın bölünmez bütünlüğü” denilerek idam edilmişti! Siz bakmayın şimdiki bir takım sağ ve muhafazakâr görünümlü siyasilerin emperyalizm karşıtıymış gibi gözüküp coca-cola içmeyip Amerikan karşıtlığı yapmalarına! Bu insanların siyasi geleneğine sahip iktidarlar vatan haini ilan etmişti Nazımları da, Denizleri de! Ve bugün “Çanakkale geçilmez” diye yurdun dört bir yanında anma programları düzenleniyor! 
 
Türk Telekom Araplara, Telsim İngilizlere, Kuşadası Limanı İsraillilere, İzmir Limanı Hong Konglulara, Araç muayene işi Almanlara, Başak Sigorta Fransızlara, Ada Bank Kuveytlilere, İETT Garajı Dubaililere, Avea Lübnanlılara, Rakı Amerikalılara, Finans Bank Yunanlılara, Oyak Bank Hollandalılara, Deniz Bank Belçikalılara, Türkiye Finans Bank Kuveytlilere, Teb Fransızlara, Cbank İsraillilere, MNG Bank Lübnanlılara, Dış bank Belçikalılara, Şekerbank Kazaklara, Yapı Kredinin yarısı İtalyanlara, Türkcell’in yarısı Finli ve Ruslara, Beymen’in yarısı Amerikalılara, Enerjisa’nın yarısı Avusturyalılara, Garanti’nin yarısı Amerikalılara, Eczacıbaşı ilaç Çeklere, İzocam Fransızlara, TGRT (FOX) Amerikalılara, Demirdöküm Almanlara, Döktaş Fransızlara, Süper FM Kanadalılara satılmış…
 
Memleketin 28 ayrı noktasında NATO harekât ve radar üssü var ve bazı üsler NATO ile ortak kullanılırken bazı yerlerde NATO, TSK’ya ait askeri tesisleri kullanabiliyor…
 
Ve sonra da kalkmışlar “Çanakkale savaşlarından” 50 yıl, 60 yıl, 70 yıl, 80 yıl, 90 yıl, 100 yıl sonra “Çanakkale geçilmez” diye övünüyorlar! Evet, “Çanakkale geçilmez”miş ve vakti zamanında geçilememiş de ama ondan 50 yıl, 60 yıl, 70 yıl, 80 yıl, 90 yıl, 100 yıl sonra parayı veren Çanakkale'yi çoktan geçmiş! Hatta geçmekle de kalmamış sahibi olmuş!
 
Emperyalizm böyledir işte! Yüzyıl evvel askeriyle, tankıyla, topuyla, gemisiyle bir türlü giremediği ülke topraklarına, o ülkenin başına gelen iktidarlarla iş birliği yaparak girer ve tankıyla topuyla yapamadığını o yöneticiler sayesinde yapar ve o ülkede ne kadar kar eden kamu kurum ve kuruluşu varsa onları satın alır! Üstelik kimsenin de gıkı çıkmaz!
 
NOT: Yukarıdaki listede değişiklikler olmuş olabilir! Farklı ülkelere satılan kurum ve kuruluşlar zaman içerisinde yeniden Türkleşmiş, Türklere satılan kurum ya da kuruluşlar zaman içerisinde yeniden farklı ülkelere satılmış olabilir! Yani zaman içerisinde el değişmiş olabilir! Kaldı ki bu yazıda öne çıkması gereken “Farklı ülkeler” ya da “Türk” kelimesinden ziyade ülkenin kamu kuruluşlarının ya da kar eden şirketlerinin halkın çıkarları gözetilmeksizin elden çıkarılmasıdır!”