Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Alparslan Açıkgenç, “Teknoloji, Medeniyet ve Değerler-II" konferansında “Allah’ın rızasını gözeterek ve insanlara faydalı olması öncelenerek üretilen bir bisiklet İslami bisiklet olur” demiş.

 

Gaziantep Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Türkay Dereli de “Boyası insan sağlığına zararlı olan bir bisiklet İslami olamaz’’ diyerek tartışmaya yeni bir boyut katmış.

 

İslam coğrafyası Sünni-Şii çatışmasının arifesindeyken, Irak’ta, Suriye’de, Filistin’de, Afganistan’da her gün yüzlerce müslüman öldürülürken bilim insanlarımız bisikletin nasıl İslami olup olamayacağını tartışıyormuş.

 

Neye benziyor bu durum?

 

İstanbul düşerken Bizanslıların, 'melekler erkek mi dişi mi?' tartışmasına…

 

Avrupa buharlı makineyi yaparken Osmanlıların 'kahve içmek caiz mi, kaşıkla kullanmak haram mı?' tartışmasına…

 

Şimdi bu iki bilim insanının biyografisine bakıyorum. Kitaplar, makaleler, ünvanlar, araştırmalar, falan filan…

 

Sonra ”yalnız ve güzel ülkemi” bir taraf koyup dünyaya bakıyorum.

 

Bundan 35 yıl önce NASA Voyager 1 adlı uzay aracını Jüpiter ve Satürn’ün daha önce rastlanmamış seviyedeki detaylı fotoğraflarını çekmek için uzaya fırlatmış. Fırlatılan uzay aracı görevini tamamlayarak yeni görevi olan güneş sisteminin uzak noktalarını keşfe çıkmış.

 

Bu araç uzayda saniyede 17 km hız yaparak kendisiyle güneş arasında 18 milyar km yol kat etmiş.

 

Çinli bilim insanları supramoleküler kimyayı Alzheimer hastalığının tedavisine yeni bir boyut katacak şekilde geliştirmişler.

 

Japon kimyagerler polimer jelden bağırsak yapmaya çalışıyorlar.

 

Amerika’da bir araştırma grubu ışığa duyarlı kimyasal maddeler enjekte ederek kör farelerin yeniden görmesini sağlıyor.

 

Apple iPhone 5’in özelliklerini açıklarken, Audi içinde yol bilgisayarı olan, saate 80 km hızla giden, akıllı telefonlara anında bağlanan bisiklet üretirken Türk bilim insanları bisikletin İslami olup olmadığını, boyasının özelliklerini tartışıyor.

 

Avrupa’da, Rusya’da buna benzer yüzlerce araştırma yapan bilim insanları insanlığın gelişmesini, uygarlığın ilerlemesine katkı sağlayacak bilimsel çalışmalarını sürdürürken anlı şanlı profesörlerimiz gözümüzün içine baka baka mevcut hükümetin de İslami duyarlılığından cesaretle mesaj veriyorlar.

 

Biri “İslami bisiklet olur” diyor, diğeri “boyası insan sağlığına uygun olmazsa olmaz” diyor.

 

Bu birinin bir “Bilgi Felsefesi” bir diğerinin bir “Toplam Marka Yönetimi” diye kitabı var.

 

Aslında biri “bilgisini” diğeri “markasını” pazarlıyor.

 

Eh, madem anlı şanlı profesörlerimiz fetva vermeye başlamışlar.

 

Durmasınlar, artık birisinden “Bilgi Fetvaları” diğerinden “Marka Fetvaları” kitaplarını beklemek hakkımız.

 

Kim bilir, belki bir gün “güneş doğar, çiçek açar, mevsim bahar” gün Cuma olur, hoparlörden bilgi fetvaları, marka fetvaları yükselir.

 

Hem Yusuf El Kardavi’nin ('Çağdaş Meselelere Dair Fetvalar' kitabının yazarı) iş yükü azalır hem de son dönemde Cuma’yı kaçırmayan yeni yetme burjuvazinin de cehennem azabı dışında duyacağı güzel şeyler olur değil mi?