Sonunda Hamsiyi de İthal etmeyi başardık. Büyük bir alkışı hak etti bizim balıkçılar, artık bakanlıktan devlet onur madalyalarını alma zamanları geldi.

 

Hamsiler geldi-geliyor, hem de irili ve semiz, göz boyuyor. Sakın ha kimse demesin adamlar katliam yapıyor, yasak sezonda avlanıyor diye. Beğenmediğimiz Yunanlılar bilinçli avlanıyor, hamsiyi katletmiyor.

 

Soruyorum bizim balıkçılara çıkın bakalım Karadeniz’e kaç ton hamsi bulacaksınız? Hiç ton… Ekim ayını bekleyeceksiniz havalar soğuyunca Hamsi kuzeyden inecek, Kasım, Aralık iş bitecek.

 

Yetkililer de bir düşünsünler, bir zahmet, telakki etsinler. ‘Elin gavuru’nda hamsi var da bizde niye yok diye!

 

Hamsi olmayan denizde Lüfer, Palamut olur mu? diye.

 

Harbiden bu Palamutlar nerede? Göçmenlermiş ya biz yakalamadan başkaları yakalarmış ya… Sonra ünvanı Profesör olan biri çıkmış. Boğazdaki dalyanları kurtarmak için, göstermelik bir markalama yapıp, şirin görünme numaraları yapıyor. En hazini ise koskoca METRO Market’in sanki çevre sorumluluk duygusunu yerine getiriyormuş gibi, bu oyuna alet olması.

 

Başbakan her defasında Kürtaja karşı olduğunu yineliyor. Alın size kürtajın en alası 300 bin kadar yumurta bırakacak balık Nisan ayında körfezin ortasında, daha üreme şansı bulmadan, hem kürtaja uğruyor, hem de üç beş bin lira için avlanıyor, öldürülüyor.

 

Yılın 8-9 ayı hamsi avlamak varken, halk taze, ucuz ve sağlıklı gıda bulacakken, başkasından istemek, neden?

 

Bakanlık anlamış olmalı Su Ürünleri Sektöründe işler yolunda gitmiyor. Karar alıp uygulayacak kadrolar eksik-tamamlanmalı.

 

Mart veya Nisan ayında Borsa’ya girmesi beklenen su ürünleri üretim lideri Kılıç Holding, sırf büyük üreticiye destek diye borsaya giremiyor. Balığın yem ile beslenmesine paralel bir ilişki, bir devin devletten beslenme ilişkisine benzer bir ilişki olarak açığa çıkıyor.

 

Kılıç Holding böyleyse gerisini düşünemiyorum.

 

Bir düşünün üreticiler, aldıkları yem faturalarını birbirine kesmişler, üçkere, beşkere, on kere, sonra gidip biz balık ürettik diye, devletten destek istemişler. Yani hiç ton üretim, çok ton destek.

 

Beş vakit namazlı, ehli sünnet kişiler çalışanın hakkını vermeyip, mühendislerini barakalarda yatırıp, asgari ücretten sigortalı göstermiş, ticaretin onda dokuzu cesarettir deyip, dalmış devletin haznesine… Ne demişler… Devletin malı deniz yemeyen domuz. Kim domuz olmak ister ki, domuz haramdır. Hak yemek de helal…

 

İş iman istemekle bitmiyor, biz avlamazsak başkası avlar ile de olmuyor.

 

Ben olmayan balıkları geri istiyorum. Hamsileri, palamutları, kalkanları, barbunları, dilleri, lagosları geri istiyorum. Karidesleri, kalamarları, ahtapotları ve sübyeleri geri istiyorum. Böcekleri ve istakozları da geri istiyorum.

 

Bizim denizlerimize kıran girdi de, bizim mi haberimiz yok? Devlet uyudu da gavurlar gelip bütün balıklarımızı avladı da, haberimiz mi olmadı?

 

Denizlerimizde ülkemizin değeri olan her türlü zenginliği geri istiyorum.