Haber şöyle: TKP iki ayrı kongre yaptı. ”Gezi Direnişi sırasında ortaya çıkan görüş aykırılıklarını gideremeyen iki grup iki ayrı yerde bir araya geldi. Ayrılığın temel gerekçeleri Gezi eylemleri ve Kürt sorunu olarak öne çıktı.”

Bir haber de ben vereyim. Mustafa Suphi’nin yoldaşları Karadeniz’in serin sularında ölümle dans etmiyorlar. Köylüler ve işçi sınıfıyla birlikte bir halk devriminin sancılarını da yaşamıyorlar. Bir yılda iş kazalarına kurban verilen 1132 işçinin yaşam hakkı için de tartışmıyorlar.

“Kapitalizme karşı sosyalizm için, emperyalizme karşı bağımsızlık için, faşizme karşı demokrasi için, ırkçılık ve şovenizme karşı halkların dostluk ve dayanışması için, dinci gericiliğe karşı laiklik ve aydınlanma” için verdikleri bedelin ağırlığını da taşımıyor hiçbiri.

“Gomünistler Moskova’ya” günleri geride kaldı. Devletin polisinin, gizli hafiyesinin, mahalle ülkücüsünün, emperyalizmin işbirlikçisinin, komprador burjuvazinin hedefinde oldukları günler artık sadece “eski tüfeklerin” gururunu okşayan hoş bir anı.

Şimdi yıkmaya ve sömürüsüz bir düzen için ortadan kaldırmaya çalıştıkları devletin yasal partileri arasında sayılıyorlar. Komünist turistik gezilerin yapıldığı ve devrimci duyguların tatmin edildiği bir yerel belediyeleri de var.

Tüm bunlara rağmen Türkiye’nin en eski partisi TKP’nin (Türkiye Komünist Parti) son kongresi geldiğinde iki grup iki ayrı yerde kongre yapıyor. Sebep de partideki görüş ayrılıklarıymış.

“Hayatta inanmam” derler ya, öyle. Çok şaşkınım. Türkiye sol hareketlerinde öyle görüş ayrılıkları mı olurmuş? Hem “bölüne bölüne büyümek” Türkiye solunun geleneğinde hiç olan bir şey midir?

Bölünebilme kurallarını alt üst ederek matematikçileri deli deli düşündüren, mitoz ve mayoz bölünmenin kurallarını yıkarak biyologları şaşırtan bizim çocuklar mı yoksa?

İnanacağım şey değildir. 2002 seçimlerinde 59.180 oy alarak seçimi sonuncu bitiren, 2007 seçimlerinde performansını artırarak oy oranını 77.650’ye çıkaran ve bu şevkle hedefini “boyun eğmeyen 500 bin kişi arıyoruz” diye açıklayıp 61.236 kişi bulabilen TKP neden bölünsün ya da neresinden bölünsün ki?

Efendim, 2013 Haziran’ında ortaya çıkan Gezi olaylarının AK Parti iktidarına son vermesini herkes gibi yoldaşlar da beklerken bu olay partinin başına patlamış.

Gezi olayları TKP’de görüş ayrılıklarını ortaya çıkarmış ve bu farklı görüşler sonucunda aynı parti iki ayrı kongre yapmış.

Görüş ayrılığı, Erkan Baş ile Metin Çulhaoğlu’nun öncülüğündeki grubun, Aydemir Güler ile Kemal Okuyan’ın Gezi olayları sırasındaki kararlarını eleştirmesiyle ortaya çıkmış. Kürt hareketinin Gezi olaylarındaki tavrı da görüş ayrılığının diğer nedeniymiş.

Bu nedenle “500 bin boyun eğmeyen kişi” arayıp bulamayan parti sonunda birbirine boyun eğmeyen, birbirini dinlemeyenler sayesinde biri Haliç Kongre Merkezi’nde diğeri Bostancı Kültür Merkezi’nde olmak üzere iki ayrı kongre yapmış.

Hayırlı olsun. Türkiye sol hareketi için yepyeni bir başlangıç ve devrimin fişeğini ateşleyen günün başlangıcı sayılır artık. Hedef artık 500 bin değil milyonlar olur gayri.

Ne de olsa kimin oportünist, kimin Troçkist, kimin reformist, kimin burjuva işbirlikçisi, kimin emperyalizmin uşağı, kimin küçük burjuva çelişkilerinde olduğu ortaya çıkar, değil mi?