Bu seçimlerde AKP’ye 5500’ü aşkın adaylık başvurusu yapıldı. Adaylık konusunda iktidar partisine yönelik teveccühün her seçimde daha da artması anlaşılır bir şey.

Tabii bazıları, bu başvuru sahiplerinin önemli bir bölümünün aday olma şansları çok düşük olmasına rağmen neden bu yola başvurduklarını anlayamıyor. Bunun cevabını dün Meclis’te deneyimli bir meslektaşım verdi:

İktidar partisinden aday adayı olmak bile o kişiye belli bir statü verebiliyor. Ben görmedim ama böyle kartvizit bastıranlar bile varmış. Bu kadar çok başvurunun olması AKP yöneticilerini hayli memnun ederken (her şey bir yana, başvuru paralarının kampanya giderlerini karşılamada önemli bir kalem olduğunu unutmayalım) mevcut milletvekillerinin ciddi bir bölümünü tedirgin ettiği de bir gerçek.

Erdoğan’ın, 2007 seçimleri öncesi, çoğu Milli Görüş kökenli çok sayıda milletvekilini yeniden aday göstermediği ve değişik vesilelerle mevcut Meclis grubundan şikayet ettiği de hatırlandığında AKP listelerinde çok köklü değişiklikler beklemek şaşırtıcı olmaz. Peki kimler gider, kimler kalır?

İsimler üzerinden spekülasyon yapmak için çok erken, çok da ahlaki olmaz. Kaldı ki isimlerden önce AKP’nin, dolayısıyla Erdoğan’ın bu seçimlere nasıl bir önem atfettiğini öncelikle ele almak daha isabetli olacaktır. ilk aşamada dikkate değer bulduğum hususları şöyle sıralayabilirim:



* Erdoğan bu seçimlere referandum moraliyle giriyor. Bu nedenle, kendisi telaffuz eder mi bilinmez ama, en azından yüzde 50 oyu bir eşik olarak göreceğini tahmin edebiliriz.

* Referandumun kaderini büyük ölçüde, geleneksel olarak güçlü olduğu bölgelerde MHP’nin, seçmen tabanının hatırı sayılır bir bölümünü “hayır”a ikna edememesi belirlemişti.

Bu nedenle Erdoğan’ın ülkücü tabana sıcak gelecek bazı isimleri seçilecek yerlere yerleştirmesi şaşırtıcı olmaz. Mevcut TBMM grubunda bu tür isim yok denecek kadar az, bu nedenle transferler bekleyebiliriz.

* Aynı şekilde Güneydoğu’da isim belirlerken Türk milliyetçilerini rahatsız edecek kişilerden uzak durması muhtemeldir. Bu noktada son dönemde PKK’yı rahatsız eden çıkışlara imza atmış bazı kanaat önderleri AKP listelerinde yer alabilir.

* Erdoğan’ın referandumda hayır oylarının yüksek çıktığı Batı ve sahil bölgelerindeki “endişe”leri gidermeye yönelik olarak bazı isimleri aday gösterme ihtimalini pek yüksek görmüyorum. Yine de sembolik birkaç aday bu açıdan öne çıkarılabilir.

* Parti teşkilatlarının gönlünü almak için bazı il ve ilçe başkanları ve diğer yöneticilerin de iyi yerlere yerleştirileceği muhakkaktır.

* Erdoğan, defalarca bu konuda söz vermiş olduğu için, kadın aday sayısının epey artacağı da kesin gibi. Tabii bunların ne kadarının iyi yerlere konulacağı da önemli.

* Başörtülü aday konusunda, en azından bu seçimlerde fazla hevesli olunacağını sanmıyorum. Yine de belli olmaz diyelim.

* Erdoğan bu seçimlerden sonra yeni bir anayasa için kolları sıvayacak. Muhtemelen seçim kampanyasını da bu temel üzerine inşa edecek. Dolayısıyla yeni TBMM Grubu’nda yeni anayasa için seferber edeceği bazı uzman isimler görürüz.

* Başkanlık veya yarı-başkanlık sistemini getiremese bile Erdoğan’ın halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı olmak istediğini görüyoruz. Bu nedenle tıpkı daha önce Turgut Özal ve Süleyman Demirel’in denediği gibi, Köşk’e çıkarsa, geride güvenebileceği bir başbakan ve kabine, hatta TBMM Grubu bırakmak isteyecektir. Yani liyakat kadar, hatta belki de ondan fazla sadakat arayacaktır yeni adaylarda. Ama unutmayalım ki Özal ve Demirel’in “emanetçi” yaratma girişimleri hep başarısızlıkla sonuçlandı. Toparlarsak, bu seçimlerde AKP listelerinde çok büyük değişiklikler olmasını bekliyorum. Sürprizlerse gelenlerden çok gidenlerde olacak gibi.