Bugüne kadar Maraş Katliamı ile ilgili –yeterince olmasa da– araştırmalar, değerlendirmeler, röportajlar yapıldı, romanlar, hikâyeler yazıldı.

Bu kitapta yapılan mülakatların, değerlendirmelerin, analizlerin yaşanan katliamı daha da somutlaştırdığı görülüyor.

Şimdiye kadar katliamın örtülmesini hedefleyen yargılamaların yeterince irdelenmediği açık. Katliama uğrayan halkın savunmasını üstlenen avukatların (Ceyhun Can, Halil Sıtkı Güllüoğlu, Ahmet Albay) ve bölgede görevli olan Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul’un hunharca öldürülmesi yaşanan katliamın boyutunun nerelere kadar uzandığını göstermekte. Hele günümüzde apaçık gördüğümüz yerinden, yurdundan, köklerinden kopartılarak tespih taneleri gibi tüm dünyaya savrulan katliamzedeler...

Kitabı okuyunca, sizlerin de Maraş Katliamı ile ilgili daha derin ve geniş bakış oluşturacağınızı, değişik tartışmalar yapacağınızı düşünüyorum.

Konuyu tarihsel bağlamı içinde irdeleyici perspektiften değerlendiren, yoğun emek harcayarak diğer yazarların yazılarını derleyen Orhan Gazi Ertekin yaptığı mülakatlarla devrimcilerin tarihsel bir borcunu yerine getirmesine vesile oluyor.

Vahşi saldırılara karşı, kısıtlı imkânlarla öz savunma direnişini yaratıcılık, kararlılık ve cesaretle örgütleyen ve bunun bedelini aylarca süren hatta bir yıla uzayan inanılmaz (kimi Türkiye’de ilk kez uygulanan Çin yöntemlerinin denendiği) işkencelere maruz kalan Hamit Kapan, Tahsin Kozanoğlu, Derviş Koç, Saim Sağnak’ın anlatımlarını okurken sabahladığımın farkına bile varmadım.

Maraş Katliamı’nın dehşetini çocukken yaşayanların yazdıklarını, içlerinde kapanmamış yaralarını, acılarını hissetmeden, sızı duymadan okumanın olanaklı olmadığını siz de göreceksiniz.

Orhan Gazi Ertekin’in pogrom, soykırım, kılıç artığı, kıran artığı, Endonezyalılaşma vb. kavramları tartıştıran ve konuyla ilgili daha detaylı ve kapsamlı bilgilenmemizi sağlayan yazılarının kitaba teorik açıdan damga vurduğu açıkça görülüyor.

Tahsin Kozanoğlu, son iki yüz yıllık bölge tarihinde Ermeniler, Kürtler, Aleviler birbirleri ile çatışırken devlete dayanarak kendilerini ve dolayısıyla devleti yaşatmalarını sorguluyor.

Hasan Şükrü Dal ve Orhan Gazi Ertekin katliam, göç ve işkenceyi irdelerken; Erhan Buldanlıoğlu felsefeci-filozof Yılmaz Öner’in perspektifinden de yararlanarak olguyu, süreci değerlendiriyor.

İsmet Yüce ise Kürt coğrafyasının geriye çekilme saldırısı olarak niteleyerek, katliam için pogrom tanımının daha uygun olduğunu söylüyor.

Acımasız, vahşi katliamın daha gerçekçi algılanmasını hedefleyen Mustafa Ertekin ise çeşitli yayınlarda farklı yazılarla yayımlanan fotoğrafları yorumluyor. Aydın Çubukçu kısa öz derin yazısında, yoksullukların en karanlık güdüsünün canavarlaştırdığı kara kalabalıkları ‘Sahra Talimnamesi’ temelinde organize eden devletin vahşeti, talanı, katliamı kendi silahını kullanmadan gerçekleştirdiğini açıklayarak günümüze de dikkat çekiyor.

Yazılanlardan da görüleceği gibi kitap, yaşanan gerçekleri açıkladığı kadar, teorik bazda birçok tartışmanın başlamasına vesile olacak gibi görünüyor.

Sınıflar ortadan kalkmadıkça şiddet ve katliamların son bulmayacağı; farklı olanlara, ötekilere ve özellikle azınlıklara karşı katliam potansiyelinin ortadan kalkmayacağı ortada.

Demokrasinin temellerinden olan farklı olma hakkını kabul ederek, ötekinin haklarına saygı göstererek davranırsak şiddet üreten insandan barışçı insana yeniden dönme olasılığına kavuşabileceğimizi düşünüyorum.

Katliamsız bir dünya dileğiyle.

 ————————————————————

 Dipnot yayınları: https://dipnotkitap.com/kitap/maras-katliami/320

———————————————————

Kitaba katkıda Bulunanlar: Orhan Gazi Ertekin, Hamit Kapan, Derviş Koç, Saim Sağnak, Birgül Metin Sarıkaya, Seyit Sönmez, Halil Bozdoğan, Fevzi Saygılı, Mustafa Ertekin, Aydın Çubukçu, Hasan Şükrü Dal, Erhan Buldanlıoğlu, Tahsin Kozanoğlu, İsmet Yüce