"Yakın zamanda Türkiye’nin bu defa BAE nezdinde “gönül alma” yaklaşımda bulunması muhtemeldir. Aksi takdirde Peker’in sakladığı iddia edilen video kayıtlarının gündeme gelmesi süreci hızlanabilir. Bu da iktidarın şu günlerde yaşanmasını isteyeceği en son durum olsa gerek."

Türkiye'de organize suç örgütü kurmaktan yargılanan ve hakkında yakalama kararı bulunan Sedat Peker, son bir haftada Twitter hesabını yeniden aktif olarak kullanmaya başladı. Peker, mesajlarını şimdilik başka hesaplardan yapılan paylaşımları retweet ederek takipçilerine ulaştırıyor. Peki Sedat Peker neden geri döndü.

T24 yazarı Tolga Şarkan, "Peker neden yeniden ses verdi?" başlıklı yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Suudi Arabistan ziyaretini hatırlatarak özetle şu görüşleri kaleme aldı:

"(...) Peki ne olmuştu ki Peker yeniden ses verdi? Peker’in aktif hale geçmesinin sebebi elbette hakkında yaşanacak adli bir gelişme değil. Sürecin başlamasının en önemli nedeni için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ramazan’ın son günlerinde kalabalık bir heyetle Suudi Arabistan’a yaptığı ziyarete bakmak lazım.

Bu bölüme başlamadan önce kısa bir bilgilendirme yapmam gerekiyor.

Şöyle ki; BAE ile Suudi Arabistan arasındaki ilişki Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerle benzerlik taşıyor. Her iki yönetim de ABD’nin bölgedeki müttefiki. ABD’nin hem BAE, hem de Suudi Arabistan üzerinde etkisi var.

Uluslararası alanda ABD ekseninde yer alan Abu Dabi ve Riyad yönetimlerinin kendi aralarındaki ilişkiler ise deyim yerindeyse limoni. Bir iyi, bir kötü. Bu, işin bir yönü.

Diğer yönü, BAE’nin yönetiminin Abu Dabi Emirliği’nde olması. Her ne kadar Dubai daha önde gözükse de BAE’de söz sahibi olan Abu Dabi Emirliği. Petrolün yüzde 90’nının Abu Dabi’de çıkması, devlet başkanlığının Abu Dabi’de olmasını sağlıyor.

Hatırlayalım; Türkiye, Kaşıkçı cinayeti nedeniyle Suudi Arabistan’la kanlı bıçaklıyken BAE ile ilişkiler yeni döneme girmişti. Aradaki soğukluk kalkmıştı.

Hatta İstanbul’da geçen kasımda toplanan Interpol’ün 89. Genel Kurulu’nda Türkiye, işkence iddiasıyla hakkında suç duyurusu bulunan BAE’li General Ahmed Nasır el Reisi’nin kazanması için ev sahibi konumuyla kulis bile yaptı. El Reisi, oyların yaklaşık yüzde 70’ni alıp Interpol Başkanı oldu.

El Reisi’nin Uluslararası Polis Teşkilatı’nın bir numaralı koltuğuna oturması, BAE’de yaşayan Peker’in denetim altında tutulmasında Türkiye lehine önemli rol oynadı.

Dediğim gibi Peker bu süreçte sadece nefes alabildi BAE’de. Ailesiyle bir arada olma imkanını elde etti. Ta ki, Erdoğan’ın Riyad ziyaretine kadar!

Erdoğan’ın Mekke’de umre yaptığı günlerde ne tesadüf ki Peker’de BAE’den henüz kısık da olsa ses verdi.

Hakkındaki sosyal medya paylaşımlarını, kişisel hesabından takipçilerine ulaştırıp bir nevi sessizliğini bozdu. Uzun zamandır tecritte olan Peker’in, sessizliğini bozmasını “kişisel davranış” olarak düşünmenin saflık olacağı kanaatindeyim. Diplomasiyi yakından izleyen uzmanlar elbette daha iyi bilecektir.

İşin aslı BAE yönetiminin, Suudi Arabistan’la yeni sayfa açmaya çalışan Erdoğan yönetimine “aba altından sopa gösterme”dir kanımca. Şimdi, yakın zamanda Türkiye’nin bu defa BAE nezdinde “gönül alma” yaklaşımda bulunması muhtemeldir. Belki siyasi, belki de güvenlik birimleri üzerinden bir temas kurulacak.

Zira durumu görmemezlik ya da inatlaşma Türkiye’nin lehine sonuç vermeyecek.

Aksi takdirde Peker’in sakladığı iddia edilen video kayıtlarının gündeme gelmesi süreci hızlanabilir. Bu da iktidarın şu günlerde yaşanmasını isteyeceği en son durum olsa gerek."