“ …

Kalbi kalbimize benzeyen dostlar
bir çarmıh gibi bırakıyorken kendini dünyaya
hayatın ateş renkli kelebekleri
bir bir tutuluyorken korkunç koleksiyonlar için
ah herkes mi susuyor" *

***

Aynı renkten, aynı nefesten, aynı sesten birbirine karışmış kitaplar. Yüzüne bakmaya utandığımız o kitapların dağılan sayfalarında bir zaman, çölde su bulur gibi kana kana içtiğimiz kelimeler vardı. Sarhoşluğumuz kentin kanalizasyon kuyularında, bok kahvesine bulandı. Sözlerimiz yüksek promil sarhoş artık...

Dal kırıkları, saç kırıkları, düş kırıkları ve bilcümle kırılmak derken, yaşamaktan da utanır olduk. Kediler kapıya uğramaz, saçlarımız derisinde durmaz oldu. Yağmurla ıslanmış karanfil kokulu acılarımızla göğü bile ağlatıyor ölülerimiz. Bulutu unutturan yağmur azgınlığı düştü payımıza şimdilerde. Bulutları terk eden yağmur azgınlığı..

Bir kadının sesi çalınıyor kulaklarımıza sonra: "Ağlasın anaları, analarımızı ağlatanların". Hiçbir ana ağlasın istemesek de zulüm dile, öfke gelip kalbimize taht kuruyor. Acılarımızı yerlerde sürüklüyorlar. Acısı yaşından büyük kadını hukuk emsali betonlarda küçültüyorlar. Taştı sabrımız, taş çatladı artık!

Kırkı dolmadan yenisi ekleniyor ölü(m)lerimize. “Yeter ulan, konuşun ulan bir şey söyleyin, hiç değilse bir tek kelime... “Susmayı erdem sayanların ülkesi burası, yanılıyor Tezer. Ölüm susmaya yeğdir çünkü. Sustukça içimize gömdüğümüz cesetlerin haddi hesabı ahrete kalıyor. İçimizde suskunlar mezarlığı, kokuyoruz artık.

Umut diyoruz, yaşam diyoruz, barış diyoruz; ansızın başımız dönüyor, soğuk kaldırımlara yaslanıyoruz özgürlük andımızla birlik olup. Ve Tezer yine yanılıyor ki, boyun eğmeyenlerin ülkesi burası, umut alıp vermişiz.

Takvimlere bakmaya cesaretimiz kalmasa da, üst üste binse de gidenlerin adı, sayılarla değil ölülerle ölçsek de günleri "bir umut" deyip dağlara yaslanıyoruz. İçimize boğduğumuz çığlıklar gözlerimizde yankılanıyor ama „korkmuyoruz ağa babalarınızdan, sizden“ ve haykırıyoruz öte yanımızda duran suskunlar mezarlığına: "Kaldırıp atın solan tüm çiçekleri. Susmayın ulan hiç değilse bir kelime... "

Tahir Elçi’ye minnetle…

__________________

*Arkadaş Zekai Özger-Aşkla Sana