Sivas katliamı davasında verilen zaman aşımı kararı için Başbakan Erdoğan “Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun” demişti. Oysa Dersim’den sonra Cumhuriyet tarihinin belki de en kanlı ve en acımasız katliamlarından birisiydi Sivas katliamı. Ve devlet bugün Gezi olaylarında halkına kurşun sıkanları korumaya çalıştığı gibi o günlerde de memleketin aydınını, yazarını, şairini acımasızca yakan katliamcıları korumuştu. Ve hala da korumaya çalışıyor.

Peki ama 2 Temmuz 1993’den günümüze devlet üzerine düşen görevi layıkıyla yapmış mıydı da Başbakan böyle söylüyordu? Devlet yakalayabildiklerini yakalamış yakalayamadıklarının peşine mi düşmüştü acaba? Başbakan Erdoğan bir işi düzgünce yapmış olmanın rehaveti içerisinde mi “Hayırlı olsun” diyordu. Lakin şu iki örnek bile durumun hiç de öyle olmadığını göstermeye yetiyordu.

Adı İhsan Çakmak. Sivas katliamının sanıklarından. Aranırken 1999’da evlenmiş. Askere gidip gelmiş. Çoluk çocuğu olmuş. Çocuklarını nüfusa kaydettirmiş. Bu da yetmemiş İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne işe girmiş ve emniyetten ehliyet almış.

Adı Cafer Erçakmak. Olaydan sonra Fransa’ya kaçmış. Sivas katliamının bir numaralı azmettiricisi olarak Interpol tarafından kırmızı bültenle arandığı söylenmiş. Arandığı söylenirken cenazesi 2011 yılında Sivas Valiliğine 400 metre uzaklıktaki evinden kaldırılmış. Ve sanki tüm bunlar yaşanmamış gibi mahkeme dava ile ilgili “zaman aşımı kararı” vermiş, Başbakan Erdoğan’da “Hayırlı olsun” demiş.

Zaman için ilaç derler. Oysa ilaç bir yarayı iyileştirmek içindir. Bir sızıyı gidermek, bir acıyı dindirmek içindir. Sivas katliamının hangi yarası sarılmıştı da zaman aşımı için karar verilmişti. Seyit Nesimi’nin derisi yüzyıllar önce yüzülmüş olmasına rağmen topluma bıraktığı izler zaman aşımına uğramış mıydı? Pir Sultan Abdal asılalı kaç yüz yıl olmuştu, acısı zaman aşımına uğramış mıydı? Çıkmış mıydı belleklerden izleri? Dersim zaman aşımına uğramış mıydı? Dinmiş miydi yüreklerdeki sızısı?

Kaldı ki siz nerden bileceksiniz ki acının ne demek olduğunu? Acıyı yaşayan “Hayırlı olsun” der miydi? Sizin hiç babanız yakıldı mı kor ateşlerde. Oğlunuz, kızınız, yeğeniniz diri diri atıldı mı ateşlere. Siz nerden bileceksiniz ki acının ne demek olduğunu?

Sizin hiç Gülsün adında gonca gülünüz oldu mu? Gonca gülünüz 22 yaşında soldu mu? Sizin babanız gonca gülünü koklayamadan kızını toprağa verdi mi? Sizin hiç kızınız yakıldı mı?

Sizin hiç 12 yaşında ki oğlunuz, 17 yaşındaki ablası ile yan yana yakılıp, yan yana mezara gömüldü mü? Sizin hiç şair bir babanız oldu mu? Şair babanız eli saz tutan, türküler söyleyen ozanlarla birlikte yakıldı mı? Ya ağabeyiniz alkışlar eşliğinde yakıldı mı? Saz çalan türkü söyleyen diliniz ateşlere atıldı mı?

Sizin hiç yuvanız dağıldı mı? Halaya duran kız kardeşinizin saçı yangın yerinde alev alev tutuştu mu? Sizin hiç anneniz ardınızdan “Ben öleydim kuzummm, kınalı kuzummm” diye ağıtlar yaktı mı?

Siz nereden bileceksiniz ki acıyı. Ne çektiniz ki siz? İnanmak ne demek, mücadele ne demek, direniş ne demek, siz nerden bileceksiniz ki? Siz hiç bile bile ölüme gittiniz mi? Siz henüz 19 yaşındaki Serkan Doğan gibi “Başıma kızıl bağla, arkamdan ağıt yakma anam” deme cesaretini gösterebildiniz mi?

Siz nerden bileceksiniz özgürlüğün ne demek olduğunu? Siz hiç korumanız olmadan Malatya’dan öteye geçtiniz mi? Korumanız olmadan Munzur’dan bir tas su içtiniz mi? Diyarbakır sokaklarında korumalarınız olmadan yürüdünüz mü? Tütün içtiniz mi yağmura karşı, bir çiçeği koparmadan dalından öptünüz mü?

Siz nereden bileceksiniz acının ne demek olduğunu? Siz hiç köy meydanında toplanıp askerler tarafından coplandınız mı? Yaşlılarınıza insan dışkısı yedirildi mi? Peki ya sahibi Kürt diye koyununuz keçiniz öldürüldü mü? Diliniz yasaklandı mı hiç?

Sizin hiç 13 yaşında Ceylan adında bir kızınız oldu mu? Vuruldu mu havan mermisiyle?

Şehitler ölmez vatan bölünmez diyorsunuz ya hani? Sizin 19 yaşında bir oğlunuz şehit düştü mü peki? Siz hiç şehit ailesi oldunuz mu? Bölünmez dediğiniz vatanda aileniz bölündü mü hiç? Köyünüz yakılıp yıkıldı mı? Vurdunuz mu kendinizi göç yollarına?

Siz nerden bileceksiniz acıyı? Acıyı bilen zaman aşımından bahseder mi? Sizin sevgiyi, hoş görüyü, kardeşliği, özgürlüğü, barışı kucaklayacak bir yüreğiniz oldu mu? Sahi oldu mu?..