HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, seçim çalışmaları kapsamında Batman’ın Kozluk ilçesi’nde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Temelli, “Türkiye’nin Kürt sorunu vardır, demokrasi sorunu vardır, şimdi bir de Erdoğan sorunu var. Tüm bu sorunlardan kurtulmanın yolu sandığa, HDP’ye sahip çıkmaktır. 24 Haziran’da HDP’ye sahip çıkarak bu barajı yıkacağız. 24 Haziran’da 80 vekili asla AKP’ye vermeyeceğiz. Biz 80 değil 180 vekille Parlamento’ya gireceğiz. Bütün bu diktatörlük heveslilerinin kursağında kalacak” dedi

Halkla bir araya gelen Temelli, şu ifadeleri kullandı:

24 Haziran’a çok az zaman kaldı. 20 günümüz var. 20 gün boyunca köy köy Türkiye’nin her her yerine gitmeye çalışıyoruz. Adaylarımızla örgütümüzle halkımızla herkese HDP’yi Selahattin Demirtaş’ı anlatıyoruz. Bugün de Batman’da sevgili adaylarımızla örgütümüzle Kozluk’a uğrayalım istedik.

Bugün Türkiye’nin önünü açma zamanı. Demokrasinin önüne, barışın önüne büyük bir baraj getirdiler. Bu baraj HDP’ye karşı, bu baraj yıkılmadan demokrasi sorunu çözülmez.

 “Bu sorunu çözeceğim” diye siyasete başlayanlar bugün kendileri çözüldü. İlmek ilmek oldular. O denli kaybetmişler ki kendilerini, Diyarbakır’a gidiyor, gözlerinin içine baka baka "Kürt sorunu yok" diyorlar. AKP’yi de bu hale getiren onun başındaki tekçi anlayış. Erdoğan iktidarı…

‘TÜRKİYE’NİN KÜRT SORUNU VAR, ŞİMDİ BİR DE ERDOĞAN SORUNU VAR’

Türkiye’nin Kürt sorunu vardır, demokrasi sorunu vardır, şimdi bir de Erdoğan sorunu var. Tüm bu sorunlardan kurtulmanın yolu sandığa, HDP’ye sahip çıkmaktır. 24 Haziran’da HDP’ye sahip çıkarak bu barajı yıkacağız. 24 Haziran’da 80 vekili asla AKP’ye vermeyeceğiz. Biz 80 değil 180 vekille Parlamento’ya gireceğiz. Bütün bu diktatörlük heveslilerinin kursağında kalacak.

‘SAAT KULESİ DEDİĞİ DÖRT AYAKLI MİNARE’

Bir de diyor ki, “bunlar viski içiyor”. Ben hayatta viski içmem, içene de rastlamadım. Ama belli ki bunlar bir şey içiyorlar. Diyarbakır’a gitmiş “saat kulesi” diyor. Saat kulesi değil Dört Ayaklı Minare. Orada Tahir Elçi yatıyor.

Her gördüğünüzü biz yaptık diyor. Süleyman Demirel üniversite açmış, onu ben açtım diyor, varın siz düşünün.

‘DİYARBAKIR’A GELİP HİÇBİR ŞEY OLMAMIŞ GİBİ “KÜRT SORUNU YOK” DİYOR’

Halkın sağlığıyla oynadı bunlar. Savaş bir halk sağlığı sorunudur. Savaş her eve zulümdür. Bunlar savaş siyasetinde ısrar ettiler. Akıl sağlıklarını da kaybettiler. Türkiye’nin geleceğine dair hiçbir önerileri yok. 16 yıl önce söylediklerini bir daha halka anlatıyorlar. Halkı kandırmak istiyorlar. Bu halk kanmaz, bu halk aldanmaz, bu halk Türkiye’ye demokrasi gelsin diye tüm sorumluluğu almış, tüm bedelleri ödemiş bir halktır. Çözüm sürecine verilen desteği sen gidip berhava edeceksin, sonra da dönüp “kandırıldım” diyeceksin, yok FETÖ’cü yok Ergenekoncu diyeceksin. Diyarbakır’a gelip hiçbir şey olmamış gibi “Kürt sorunu yok“ diyeceksin. Biz aldananları da, kandıranları da, siyaset üzerinden bu soruna yaklaşanları da faşizmin çöplüğüne süpürüp atacağız.

‘KAMU GÖREVLİLERİ HDP BARAJ ALTINDA KALSIN DİYE SEFERBER OLMUŞ’

HDP’nin seçim çalışmalarını engellemek içinde akla hayale gelmeyecek yöntemleri uyguluyorlar. Çocuklara bile saldırıyorlar. Seçim arabasından inip çocuk dövüyorlar. Bu kadar ölçüyü kaybetmiş durumdalar. Tüm kamu görevlileri, güvenlik güçleri, valiler, kaymakamlar, YSK mensupları, HDP’ye karşı seferber olmuş durumda, HDP baraj altında kalsın diye. Sandıkları kaçırıyorlar sandığa gitmeyelim diye. Ama sandık nerede olursa olsun gideceğiz, oyumuzu kullanacağız ve bu iktidardan hep birlikte kurtulacağız.

‘KOBANÊ DÜŞMEDİ, ERDOĞAN DÜŞECEK’

İftira yalan diz boyu. 6-8 Ekim meselesini yeniden gündeme getiriyor. Demirtaş’ı Kobane müsebbibi olarak göstermeye çalışıyor. Halbuki Demirtaş hakkında böyle bir fezleke yok. 6 Ekim günü tüm dünya kamuoyunu duyarlı olmaya çağırdık, demokratik hakkımızı kullandık, herkese dedik ki, IŞİD çetelerine karşı duyarlı olun, Kobanê’ye sahip çıkın, Mürşitpınar Sınır Kapısından insani yardımlar gitsin. Selahattin Demirtaş'ı demokratik bir çağrı yaptı diye suçluyorlar, Demirtaş demokratik bir çağrı yapmıştır. IŞİD vahşetini durdurmak için çağrı yaptı oysa ki Erdoğan “Kobanê düştü düşecek” dedi. Kobanê düşmedi, Erdoğan düşecek Erdoğan!

Hem Türkiye için hem Selahattin Demirtaş için hem Irak için... Hiçbir ülkenin sınırıyla sorunumuz yok bizim. Mesele sınırların içinde nasıl yaşadığın. Bu sınırların içinde tüm farklılıklarımızla, Kürdüyle, Ezidisiyle, Türkmeniyle, Arabıyla hangi kimlikle olursa olsun bir arada yaşamaktır. Yeni yaşam budur. Farklılıklardan güç alarak ortak vatanımızda yaşamaktır. Bizim bunu başaracak gücümüz var. 24 Haziran bu gücü sandıklara taşıma günüdür. Bir gücü hep birlikte tüm Türkiye halkları olarak, kadınları gençleri, işçileri, emekçileri gösterecek ve sandığa gidecek.

‘BİZ BAŞARIRSAK, TÜM ORTADOĞU’YA, SURİYE’YE, IRAK’A BARIŞ GELİR’

Bu ülkeye barış gelecek, bizimle birlikte Ortadoğu’ya da barış gelecek. Biz başarırsak, tüm  Ortadoğu’ya, Suriye’ye, Irak’a barış gelir. Barış istemeyenler dönüp Irak Kürdistan’ındaki referanduma karşı çıkar, onları açlıkla tehdit eder. Suriye’de barış istemeyenler yanına zurnacı alır gider sınır karakolunda "Afrin’i Münbiçi dolan da gel" der. Biz biliyoruz sizin nereyi dolanıp geleceğinizi. Ama Münbiç’e de, Afrin’e de barış gelmesinin yolu bizim mücadelemizden geçiyor.

Sevgili  Demirtaş cumhurbaşkanı adayımızdır. Ama bizden öte, Türkiye’nin adayıdır. Nereye gitsek Sayın Demirtaşı aday gösterdiler. Çünkü Sayın Demirtaş’ın sahip çıktığı bir yeni yaşam programı vardır. Bu HDP’nin programıdır. Bu program bir arada yaşamaktır. Bu program büyük insanlıktır. Bu program inadına barıştır. Bu program tek adam rejimi değil, çoğulcu, laik, demokratik bir rejim var eder. Kendisi bunu anlatıyor. Diyor ki, “ben bütün cumhurbaşkanı adaylarıyla protokol imzalayacağım. Türkiye’de demokratik bir anayasayı yapmak için mevcut cumhurbaşkanı yetkilerini kullanmayacağım. Bir araya geleceğiz, demokratik anayasa yapacağız, bu zemin üzerinde Türkiye bir demokratik yaşam inşa edecek. Yerel demokrasiyle, parlamenter sistemiyle”.

‘CUMHURBAŞKANI ADAYLARI TEHDİTLERE KULAK ASMAYIN, EDİRNE’YE GİDİN’

Bu çağrıyı ben de bir kez daha yapıyorum. Bütün Cumhurbaşkanı adaylarına, İnce’ye Akşener’e, Karamollaoğlu’na, herkese çağrı yapıyorum. Bugün mutabakat günüdür. Bugün demokrasi zemininde mutabakat günüdür. Demirtaş’ın çağrısına kulak verin. Korkmayın Edirne’ye gidin. Bu protokol üzerinde birlikte çalışın bu halk arkanızda olacaktır. Bu kuru tehditlere pabuç bırakmayın. O vaatlerin hepsi hallolur merak etmeyin, hepsini yapacak gücümüz var. Aslolan demokrasi zemininde buluşmaksa, bu tehditlere rağmen cesur olun. Programınızla gelin. Bu programları ortaklaşalım. Demirtaş’ın çağrısı Türkiye’yedir. Siz de Türkiye’nin cumhurbaşkanı adayısınız, Türkiye’nin siyaseti üzerinden yol almaya çalışıyorsunuz. Gelin hep birlikte, bu tek adam rejiminden bu diktatöryal heveslerden kurtulalım. Bu çağrıyı buradan yineliyorum. Yoksa Kürt Sorunu çözülmeden demokrasi sorunu  çözülmez. Demokrasi sorunu çözülmeden Kürt Sorunu çözülmez.

‘MÜCADELE İLE KAZANDIK’

Anadilde eğitim hakkını herkes vaat ediyor, şimdi herkese kolay geliyor. Anadilde eğitim hakkı için ne kadar büyük bedeller ödendi. Dün Diyarbakır’da diyor ki; “anadilinizde konuşuyorsunuz ne güzel”. Sanki kendisi vermiş bu hakkı. On binlerce insan anadilinde konuşmak için, anadilinde eğitim hakkı için mücadele verdi. Her hak mücadele ile kazanıldı. Biz de mücadele ede ede bütün haklarımızı kazandık, kazanmaya devam edeceğiz.

Şimdi biz bu mücadeleye tüm Türkiye halklarını davet ediyoruz. Herkesi davet ediyoruz. Anadilinde çok dilli eğitim için, kültürel haklar için, sivil sosyal siyasal haklar için. Bu ülkede bunu ancak yan yana gelerek başarabiliriz. Ankara’daki yan yana gelmeler yetmez alanlarda yan yana gelmek gerekir. Sorunlar ortaksa çözümler de ortaktır. Gelin birlikte çözüm üretelim.

Bütün bu sorunları konuşurken dedi ki,  demokrasi sorunu bütün sorunların bileşkesidir. Bunun içinde kadın sorunu vardır. Kadın yoksulluğu, kadın işsizliği sorunu vardır. Kadına yönelik şiddet, AKP döneminde kat kat arttı. Her gün bir kadın katlediliyor. Kadın sorununu çözmek için eşitlikçi çözümler üreten bir siyasete ihtiyacımız var. Kadın siyasetine ihtiyacımız var. HDP bunu yapıyor. Kadınlar siyaset yapmaya, HDP çatısı altında buluşmaya diyoruz. Kadın bakanlığı kurulacak, kadın sorunu kadınlar çözecek.

Türkiye’’de çocuk sorunu var. Çocuklara yönelik istismar inanılmaz derecede arttı. Çocuk bakanlığı kuracağız dedik. Çocuklarımıza sahip çıkacağız. Çocuk haklarıyla çocuktur. Çocuklarımızın haklarını gasp eden, eğitim sistemini bu hale getirenler çocuktan işçi, çocuktan gelin yaratıyorlar. Biz çocuklarımızın hakkını savunacağız. Onlar çocukluğunu yaşamadan evlensin diye değil, işçi olsun diye değil eşit koşullarda eğitim hakkından yararlansınlar diye çocuk bakanlığı kuracağız. Öyle bunların dediği gibi çocukluk 12 yaşında bitmez, 18 yaşında biter. 12 yaşından sonra cinsel istismara maruz kalan çocukları çocuk saymayıp ceza indirimine giden bu zihniyetten, 24 Haziran’da hep birlikte kurtulacağız, çocuklarımızı kurtaracağız.

Gençlerimiz işsiz, yoksul. Gençlerimi iş  aramak için bile evden çıkacak gelirden yoksun. Üniversite gençliğinin yüzde 30’u işsiz. Gençlerimiz iş bulduğu zaman da asgari ücretin altında çalışıyor, daha da kötüsü iş güvenliğinden yoksun çalışıyor. Bütün inşaatlarda gençlerimiz çalışıyor. En çok işci cinayeti inşaatlarda gerçekleşiyor. Tüm bunlara son vermek için, hem de bu güvencesizliğe, taşeron sistemine son vermek için oylar HDP’ye . Bir oy Demirtaş’a, bir oy HDP’ye.

‘BİZLER YÜRÜDÜKÇE DEMOKRASİNİN YOLU AÇILIR’

24 Hazirana kadar 7 gün 24 saat, gece gündüz, ara vermeksizin, iftardan sahura çalışacağız. Her yere gideceğiz HDP’nin hakikatın sesini her yere taşıyacağız. Bu sayede 7 Haziran’da yarım bıraktığımız işi, 24 Haziran'da tamamlayacağız. Hep birlikte 25 Haziran sabahı halaylarla o güneşli günü karşılayacağız. Unutmayın bizler sabahın sahibiyiz. Umudun yolcularıyız. Bizler yürüdükçe umudun yolu açılır. Bizler yürüdükçe demokrasinin yolu açılır. Bizler yürüdükçe yarının yolu açılıyor.

Demokrat Haber/Batman