Referandum iptal başvurusunu uygun bulan tek YSK üyesi Cengiz Topaktaş, gerekçesini referandumda farklı görüşlerin eşit temsil edilememesi ve kurulun ‘mühürsüz kararı’nın yarattığı sonuçlar olarak açıkladı.

Cumhuriyet’ten Alican Uludağ’ın haberine göre, dün YSK’nın 16 Nisan anayasa değişikliği referandumunun iptali isteminin reddine ilişkin kararının gerekçesini açıklamasının ardından, 10 üyenin ret görüşüne katılmayan Topaktaş’ın 12 sayfalık karşı oy yazısı da gündeme geldi.

“560 sayılı kararımızdaki hatalı yönlerden en başta geleni kanun koyucu gibi hareket etmemiz olmuştur. Bu kurallar, dışarıdan oy pusulası ve zarf getirilmesini, dolayısıyla hile yapılmasını önlemek amacıyla getirilmiştir” diye başlayan Topaktaş, sandık görevlilerinin sahtecilik konusunda özel bir eğitimleri olmadığı için, bu denetimin onlardan beklenemeyeceğini söyledi.

Oyların seri bir şekilde sayılması gerektiği düşünüldüğünde de bu denetimin yapılmasının pek mümkün olmadığını belirten Topaktaş, “Ancak bir soruşturma ile ispatlanabilecek sahtecilik veya hile iddiasının, bu yükün altından kalkamayacak olan kişilere verilmesi doğru olmayacaktır” diye devam etti.

ŞÜPHE ORTADAN KALKMAZ

YSK’nın ‘ilk defa’ bir seçimin devamı sırasında böyle bir karara imza attığını ifade eden Topaktaş, sandıklardaki sayım işlemlerinin kurulun bu kararına göre yapılması dolayısıyla mühürsüz zarflar ve oy pusulalarının miktarının tespitinin imkansız hale geldiğini söyledi:

“Gerek siyasi partilerce, gerekse Kurulumuzca, gerçekte ne kadar mühürsüz zarf ve oy pusulası olduğu bilinmemektedir. Kamuoyuna bu 2.5 milyon oy olduğu şeklinde yansımıştır. Yeniden sayımın kamuoyunda oluşturulan şüpheyi ortadan kaldırmaya yetmeyeceği gözetildiğinde, artık 2.5 milyon mühürsüz zarf ve mühürsüz oy pusulası olduğunu ya da olmadığını tartışmak anlamsız hale gelmiştir. Ülkemiz çıkan sonucun doğru olduğuna inanan ve inanmayan kesimler olarak ikiye bölünmüştür.”

Kurulun referandum sürecinde radyo ve televizyonlarda eşit şartlarda propaganda yapılamamasının önünü açtığını belirten Topaktaş şöyle devam etti: “298 sayılı Kanunun 149/A maddesindeki düzenlemeye baktığımızda, bu Kanunun 55/A maddesine ve kurulca belirlenen esaslara aykırı olarak yayın yapılması halinde, cezai müeyyideler getirdiği görülmektedir. Bu müeyyideyi uygulamak yerine, uygulanamaz olduğuna karar verilmesi, propaganda açısından eşit olmayan şartlarda halkoylamasına gidilmesi sonucunu doğurmuştur.”

Topaktaş referandumda farklı görüşlerin eşit temsil edilememesi ve kurulun ‘mühürsüz kararı’nın yarattığı sonuçları göz önünde bulundurarak referandumun iptal başvurusunun kabul edilmesine hükmetti: “Anayasamızın 67 ve 79. maddelerinin ihlal edildiği, bu nedenlerle seçimlerin iptali yolundaki başvurunun kabulüne karar verilmesi gerektiğini düşünüyorum.”