CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istifasını istediği belediye başkanlarını, yerel seçimleri ve gündemi değerlendirdi.

Belediye başkanlarının istifaya zorlanmasını eleştiren Kılıçdaroğlu, "Bizim varlık nedenimiz 'demokrasi'. Seçmenlerin yarısını kapsayan bir alanda, seçimle gelen belediye başkanları yoksa orada 'demokrasi'den bahsedilemez. Biz ne dedik? Gelin seçime gidelim. Beğenmiyorsanız o adayı seçime göndermezseniz, bu şekilde demokratik yollar tıkanmamış olur. Şu anda demokratik yollar kapalı” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, "Ben Melih Gökçek'i değil, demokrasiyi savunuyorum. Eğer seçimi demokrasi için vazgeçilmez olarak görüyorsanız bunun gereğini yapmanız gerek. Metal yorgunluğu diye bir şey yok, bir belediye başkanında neden metal yorgunluğu olsun? Görev süresi dolmadan görev süresini belirleyen halktır, millettir" dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu CNN Türk'te Gece Görüşü programında Hande Fırat, Abdulkadir Selvi, Serpil Çevikcan ve Erdem Gül'ün sorularını yanıtladı.

DENİZ BAYKAL'IN SAĞLIK DURUMU

"Sağlık durumu iyiye gidiyor. Uyutulmasının nedeni ameliyatın ağır olması ve bu nedenle dinlendirilmesi. Bütün hekimler seferber oldu, endişelenecek bir şey yok."

ERKEN YEREL SEÇİM

"Bizim varlık nedenimiz 'demokrasi'. Seçmenlerin yarısını kapsayan bir alanda, seçimle gelen belediye başkanları yoksa orada 'demokrasi'den bahsedilemez. Biz ne dedik? Gelin seçime gidelim. Beğenmiyorsanız o adayı seçime göndermezseniz, bu şekilde demokratik yollar tıkanmamış olur. Şu anda demokratik yollar kapalı.

Bir ülke düşünün; nüfusunun yarısı tarafından seçilen belediye başkanları tarafından yönetilmesi gerekirken bakıyorsunuz bu belediye başkanlarının bazıları görevden alınıyor ya da istifa ettiriliyor. Bu çağrıyı neden yapıyoruz? Demokrasinin namusunu korumak için yapıyoruz. Bu belediye başkanlarını ben seçmedim. Seversiniz veya sevmezsiniz ama bir belediye başkanı seçildi. Seçimle gelen seçimle gider. Halkın oyunu almıştır varsa bir yolsuzluğu o konuda da ne yapılması gerektiği gayet açıktır, yargılama olur, yargılama sonucunda beraat edebilir, yargılanabilir.

Bu süreci yok ediyorsunuz, bir kısım belediyeye kayyum atıyorsunuz, demokratik mi, hayır? Diğer belediye başkanlarını istifaya zorluyorsunuz. 'Gereğini yaparım' diyorsunuz ne demek bu? Halkın seçtiği bir kişiyi belde halkı değil de bir başka otorite belediye başkanını istifaya zorlaması. Bu doğru değil. Demokrasinin namusunu kurtaralım bari, seçime gidelim. Bu kadar basit. Kendinize güveniyorsanız seçime gidersiniz."

"Ben Melih Gökçek'i değil, demokrasiyi savunuyorum. Eğer seçimi demokrasi için vazgeçilmez olarak görüyorsanız bunun gereğini yapmanız gerek. Metal yorgunluğu diye bir şey yok, bir belediye başkanında neden metal yorgunluğu olsun? Görev süresi dolmadan görev süresini belirleyen halktır, millettir."

"Ben Melih Gökçek ile de tartıştım, diğer belediye başkanlarını da eleştirdim ama bunların hepsi demokratik şartlar altında oldu. Ama onlar hiçbir yasada yeri olmayan bir yöntemle belediye başkanlarını istifaya zorluyorsunuz. Bu Türkiye'de demokrasinin bittiği nokta demektir. Ülkede demokrasi değil, dikta yönetimi var. Bir parti kendi içinde güvensizlik yaşıyorsa, o parti artık bitmiştir."

"Belediye başkanları görevden alınıyor, zorla istifa ettiriliyor. Gelenler halk tarafından seçilen başkanlar değil. Ben demokrasiyi savunuyorum. Belediye başkanları seçimle geldi. Eğer siz seçimi demokrasi için vazgeçilmez bir eylem tarzı olarak görüyorsanız, bunun gereğinin yapılması gerekir. Bir kişi kalkıyor, sen istifa edeceksin diyor. Gerekçesini açıklar, dinleriz. Metal yorgunluğu diye bir şey yok. Niye korktun, koca adamsın."

"Erken seçim konusunda anayasa değişikliği yapalım. 367 oyun garantisini veriyoruz."

"Ahmet Davutoğlu 'Niye istifa edeyim' diyemedi. O da bir darbeydi, belediye başkanlarının istifa ettirilmesi de yerel darbe."

MELİH GÖKÇEK İSTİFASI

"Hayır neden görelim. Şimdi kendi içlerinde bir hesaplaşma yapıyorlar. Ama bu hesaplaşmanın hukuka ahlaka ayrı olduğunu biliyoruz. Ben demokrasinin namusunu kurtarmaya çalışıyorum. Ahmet Davutoğlu'na da istifa edeceksin dediler, etti. Tek bir cümle edemedi. Bugün neden istifa edeyim diyen belediye başkanları kadar olamadı. Meydanlarda 'Ey Kılıçdaroğlu' diye bağırıyordun. Ey Kılıçdaroğlu işte burada, milletten kaçma!"

"Bazı dosyalar var ki artık gizlenemiyor. Yolsuzluk dosyaları var. Bir de tek adama kayıtsız koşulsuz itaat var. Sözünden asla dışarı çıkmayacaksın. Tam bir kazan kaynıyor. Bunu bakanlar düzeyinde de görmek mümkün. Kulislerde bunlar anlatılıyor. Bizim partimizde bu tür şeyler olduğu zaman bunları kamuoyuna açık yaparız bunları. Ama AK Parti'nin kendi kültüründe tartışmalar kendi içlerinde yapılıyor. Bu içten içe çürüme zemini gittikçe hızlandırıyor. Bu mekanizma hepimizin gözleri önünde içten içe çürüyor."

"Erdoğan'a buradan açık ve net çağrı yapıyorum. Milletten kaçılmaz. Milletin her türlü oyuna saygı duyarız. Ama bugün Türkiye iyi yönetilmiyor. En büyük telaşlarını biliyorum. En büyük telaşları daha kötüye gidecek diye telaşlanıyorlar. Erken seçim yapalım diyemezler. Cesaret edemezler. 3 gün daha fazla yönetmek için ülkeyi felakete götürürler."Yerel, genel, cumhurbaşkanlığı seçimi"Türkiye seçmenlerinin yüzde 41'i atananlar tarafından yönetiliyor. Demokrasi tarihinde bir ilktir bu. Yerel seçimleri de diğer seçimleri de erken yapalım derlerse niye yapmayalım? Sizin programınızda hodri meydan diyelim."

MELİH GÖKÇEK'İ BELEDİYE BAŞKANI ADAYI OLARAK DÜŞÜNÜR MÜSÜNÜZ?

Hayır neden düşünelim? Hangi gerekçeyle düşünelim? Çok eleştirdik Melih Bey'i. Belediye Başkanı dönemini de eleştirdik. Şimdi kendi içlerinde kavga ediyorlar, 'Melih Bey CHP'den aday olacak, fazla kızdırmayın' diye.

Ama bu hesaplaşmanın hukuka ahlaka ayrı olduğunu biliyoruz. Ben demokrasinin namusunu kurtarmaya çalışıyorum.

Ahmet Davutoğlu'na da istifa edeceksin dediler, etti. Tek bir cümle edemedi. Bugün neden istifa edeyim diyen belediye başkanları kadar olamadı. Meydanlarda bağırıyorlar 'ey Kılıçdaroğlu neredesin' diye, yanıt veriyorum; Buradayım.

Bunların başında rant paylaşımı var. Büyük kentlerde yapılan operasyonlarda rant paylaşımı var. Yolsuzluk dosyaları gizlenemiyor. Bir de tek adama koşulsuz itaat var. Tek adam rejimi var ve onlara uyuyor. Ama vekil arkadaşım AK Partili vekillerle konuşuyor. İçerisi kaynıyor, herkes rahatsız. Bu neyi gösteriyor, çürümüşlüğü gösteriyor. İçten içe çürüyor. Tartışmalar var. Bizim partimizde bu tür şeyler olduğunda biz kamuoyuna açık yaparız. Şu kişi hata yapıyor diye söyleriz. Ama o partinin kültüründe tartışmalar kendi içlerinde yapılıyor.

Devletin bütün araçları, bütün parası kullanıldı. Bütün araçları kullanıldı. Valileri, kaymakamları kullanıldı. Her türlü baskı ve şantaj yapıldı, ona rağmen bu rakamı (51.3) gerçekleştirebildiler. Bütün dağ, taş 'evet'le donatıldı. Bütün televizyonlarda onlar vardı. Ama bütün bunlara rağmen olmadı. Ve bugün ben eminim 'evet' diyenler de pişman. Ertesi gün bir kişi beni aradı. "Gittim 'evet' oyuna mührü bastım, zarfı attığım zaman içimdeki pişmanlığı fark ettim" dedi. (Siyasetçi mi efendim) Siyasetçi.

Bütün seçmenler o dönemde söylediklerimin bugün tamamının doğru çıktığını görüyorlar. Halk bunları görüyor ama biz seçim çağrısı yaptığımız zaman gelmiyorlar. Çünkü bunu halkın da gördüğünü biliyorlar, korkuyorlar.

Hodri meydan diyorum; yerel seçimse yerel seçim, genel seçimse genel seçim, cumhurbaşkanlığı seçimiyse cumhurbaşkanlığı seçimi. Hodriye hodri diyemezler. Üç gün daha fazla yönetmek için ülkeyi felakete götürürler.

CHP'Lİ BELEDİYELER

Bizim adalet yürüyüşümüz kurdukları baskının büyük bir kısmını yok etti. İnsanlar biz yalnız değiliz diye düşündüler. Biz demokrasi istiyoruz. Gidelim seçime, böyle bir iktidarı getirelim istiyoruz. Şunu da söylüyorlar; Kılıçdaroğlu CHP'li belediyelere de sıra gelecek diye böyle söylüyorlar. Yahu biz şerbetliyiz. Bizim bütün belediyelerimizde 365 gün müfettiş var. Biz 2012'de bir ilan yayınladık; baskın olursa ne yapacaksınız diye. Belediyelerimize gönderdik bunu. Biz denetimden korkan biri değiliz ki. Belediye başkanlığında olan kişi hesap verecek kişidir.

Çünkü erken seçim istiyoruz. Bu yüzden aday göstermemiz gerek yok, mantığı yok. Her düşüncemizin dayandığı bir temel var. Belde hakları son derece mağdur. Biz demokrasinin namusunu kurtarmak için buyurun bir an önce yapalım. Ha kazanırız kaybederiz, o değil. Demokrasiyi korumak zorundayız.

ADALET YÜRÜYÜŞÜ

Adalet Yürüyüşü'nde AK Partili vatandaşlar bizi destekliyorlar. Anketler bunu gösteriyor. Adalet hapishanede var, sokakta var, kadına şiddette var, işçilerde var. Hiçbir yerde adalet yok ki. Adalet Yürüyüşümüzün özünde bu yatıyordu. Adaleti herkese hatırlatmak istedik. Adalet bu ülkede yaşayan herkesin ortak talebidir. Yürüyemez dediler, yürüdük. Biliyorum birileri gece yatağında uyuyamadı ama uyumasın diye yürüdük zaten.

Büyük kentleri de kaybedecekler. Ben eski AK Parti'yi düşünüyorum; bizim ağzımızdan erken seçim çıksa koşa koşa gelirlerdi. Şimdi kaçıyorlar. Artık demokrasiye inanmıyor, baskıyla ayakta kalabilir miyim arayışına girdiler. İki ayrı yapı var; şu anda paralel devlet Türkiye'de tam anlamıyla var. Bir Başbakan var ülkeyi yönetiyor, Cumhurbaşkanı var o da ülkeyi dönüyor. Dışişleri Bakanı var bir de sarayda dışişleri bakanı var. İbrahim Kalın konuşuyor. Dışişleri Sözcüsü konuşmuyor. Türkiye'de bir kaos yaşanıyor. Kimse korkudan kalemini oynatamıyor.

İBADİ’NİN TÜRKİYE ZİYARETİ

İbadi'ye sen benim kıratımda değilsin dedi, bir sürü laf etti. Ne oldu? Karşıladı. Kendisinin düzeyinde değil doğrudur, o Cumhurbaşkanı, o Başbakan. Aldı kendi düzeyine çıkardı. Niçin çıkardı? Ne konuşacak yani?

BİNALİ YILDIRIM'LA GÖRÜŞME

İki kişi arasında yapılan bir görüşmenin ayrıntılarını vermem doğru değil ama pek çok kaygımı dile getirdim.

CHP'NİN ADAYLARI KİM OLACAK?

Bugünden İstanbul, Ankara adayımız budur diyemeyiz. Biz adaylarla ilgili beldede bir anket yapmak zorundayız. O kişi projelerle ortaya çıkacak, gerekli hazırlıklarını yapacak. Ben gelince burayı şöyle yöneteceğim diyecek. Ve eminim bu kentlerin tümünü alacağız. Milletvekillerinden şu ana kadar en azından bana gelmiş bir aday yok.

ÇEVRE BAKANI'NIN CHP ELEŞTİRİSİ

Kayseri'de belediye başkanlığı yaparken neler yaptığını ben biliyorum. İstanbul'u CHP mi yönetiyor? Adam İstanbul'u yıllardır kendi partisinin yönettiğinin farkında bile değil, bir de bakanlık koltuğuna oturmuş. Kendi imzasıyla Bakırköy'e giderken bir sahil yolu vardı eskiden, denizle yol arasında sadece ağaçlar görünürdü. Şimdi artık sadece beton görünüyor. Bu kişi o ağaçlar yıkılsın diye imza atarken vicdanı sızladı mı? Hangi gökdeleni CHP yaptı. Bakan olsa böyle konuşmaz.

Hatırlar mısınız Erdoğan'ın yaptığı bir konuşma medyaya yansımıştı. İstanbul'daki kupon araziler benden sorulacak diye. Bir ülkenin başbakanı, cumhurbaşkanı neden bir arsanın alım satımıyla ilgilenir? İhanet sözcüğünü de kullanan ben değilim, Erdoğan'ın kendisi söylüyor.

NEDEN CUMHURBAŞKANINA ZAT DİYOR?

Çünkü tarafsızlık yemini ettiği halde tarafsız değil. Biz referandumun meşruluğunu da kabul etmiyoruz. Fakir fukaranın ödediği vergiyi kendi parti çıkarları için kullandı, medyayı kullandı, valileri kullandı, muhtarlara baskı yaptılar. Bütün bunlara rağmen YSK kararıyla ancak alabildiler.

MERAL AKŞENER VE İYİ PARTİ AÇIKLAMASI

Sayın Meral Hanım'ın ayrı bir parti kuracağı öteden beri söyleniyordu. Medya da merakla bekliyordu, biz de merakla bekliyorduk. Açıklandı. Hayırlı olsun diyoruz. Kendilerine 'niye parti kurdun?' diyecek halimiz yok. Sonuçta takdir edecek olan halkın kendisidir.

(İyi partinin amblemi konusunda) Kayı boyunun bir şekli olduğu ifade edildi. Olabilir.

CUMHURBAŞKANI ADAYI ÇIKARACAĞIZ

Cumhurbaşkanı adayı çıkaracağız. Cumhuriyet Halk Partisi'nin adayı olacak.

(Kılıçdaroğlu 2019'da aday mı?) Bunu seslendirenler var ama erken.

Hiç kimse Abdullah Gül aleyhine bir şey konuşmadı. Belki zaman zaman eleştirdik ama. Aynı şekilde Süleyman Demirel, Turgut Özal, Ahmet Necdet Sezer için de... Saygı çerçevesinde eleştirildi. İlk kez bir partinin genel başkanı iki koltukta oturuyor. Bu ikili yapıyı gündeme getiriyor ve kutuplaşmaya zemin hazırlıyor.

(Abdullah Gül ile bir temasınız var mı? Gül, CHP'nin çatı adayı olacak iddiası) Hayır. Öyle bir temasım yok. Ben ziyarete gittim. Oturup ülke sorunları üzerine konuştum. Bazı düşünceleri kendisine ifade ettim. Kendisine her zaman saygı duyarım. Türkiye'nin sorunları üzerine konuştuk.