İYİ Parti Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener, partisi ve gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Akşener, “Sayın Demirtaş sanık, sayın Demirtaş hükümlü değil. Sayın Demirtaş'ın adaylığını YSK kabul etti. Dolayısıyla eşit şartlarda cumhurbaşkanlığı adaylığı kampanyasını yapmalıdır. Diyelim ki bu kampanya bitti, sayın Demirtaş beraat etti. Türkiye bunu nasıl anlatabilir. Bunun yanlışlığını en başından itibaren söyledim. Aynı fikrim de devam ediyor” dedi.

Kral FM'de gündemi değerlendiren Akşener'in konuşmasından satır başları;

ABDULLAH GÜL'ÜN ADAYLIĞI

Bana verilen bilgiden bahsediyorum HDP'nin, İYİ Parti'nin, CHP'nin ve Saadet Partisi'nin çatı adayı olarak Abdullah Gül'ü anlattılar. Ben çatı adaya en başından beri karşıyım. Ben milletime bir söz vermiştim: Cumhurbaşkanı adayımız Meral Akşener'dir diye. Ben o gün adaylığımı çekmiş olsaydım, Sayın Gül ile sayın Erdoğan yarışıyorlardı.

Nasıl bir seçim olurdu. Sayın Erdoğan'ın lider vasfı şu; kendine uygun rakip seçiyor. Muhalefeti kendi tanzim etti. Ver yesin ört uyusun tarzı bir muhalefet oldu. Bu çatı aday sayın Gül değil de Meral Akşener olsaydı da istemezdim.

 ‘FETÖ’-İYİ PARTİ İDDİALARI

Yurtta sulh cihanda sulh benim değil Atatürk'ün sözüdür. Bana FETÖ’cü iması çok önceden başladı. Çok önceden beri söylediğim bir şey var iddianızı ispatlayın, ispatlayamazsanız şerefsizsiniz.

Ben FETÖ organizasyonuna parti adına katılmıştım. Bizatihi Genel Başkan görevlendirdi. O isnatları beni görevlendirenlere soracaksınız. Bizi kim görevlendirmişse FETÖ’cü odur.

Seçime en hazırlıklı parti biziz. Partimiz yeterli bir parti. Ben 72 ilde konuşma yaptım. Milletimizin vereceği karara saygılıyız. Benim şikayet etmek gibi bir huyum yoktur. Medya beni çıkarmıyor ondan sonra da kendileri utanıyor.

Sonra da yazar çizer takımı medyaya çıkarılmadığımıza dair şikayet ettiğimizi yazıyor. Yok öyle bir şey kardeşim. Yüzde 95'i sarayın medyası olmuş bir sistemde niye zorlayayım. Sarayın medyası yerine milletin meydanlarındayım.

Mağdurum ağlamasını ben sayın Erdoğan'a bıraktım. Böyle büyük bir mağdurun yanında mağduriyeti ona bırakıyorum. Ben kendimi mağdur falan da hissetmiyorum ama vatandaş görüyor. Bu karartmanın nasıl bir şey olduğunu vatandaş görüyor o nedenle meydanlar dolup taşıyor. Vatandaş mağdur, bu millet mağdur. Küçük Emrah büyüdü sayın Erdoğan ağlamaktan bıkmadı. Mağduriyet onların olsun.

DEMİRTAŞ'IN TUTUKLULUĞU

Sayın Demirtaş sanık, sayın Demirtaş hükümlü değil. Sayın Demirtaş'ın adaylığını YSK kabul etti. Dolayısıyla eşit şartlarda cumhurbaşkanlığı adaylığı kampanyasını yapmalıdır. Diyelim ki bu kampanya bitti, sayın Demirtaş beraat etti. Türkiye bunu nasıl anlatabilir. Bunun yanlışlığını en başından itibaren söyledim. Aynı fikrim de devam ediyor.

HDP'YLE İŞBİRLİĞİ OLABİLİR Mİ?

Benim aldığım bilgilere göre HDP yalnız gitmek istedi. Şimdi HDP oylarının seçimi etkileyip etkilemeyeceğini göreceğiz. Seçmen kimsenin cebinde değil. Kimsenin oyu kimseye değil. Her Kürt kökenli kardeşimiz, HDP'ye oy vermiyor. Bizim Güneydoğu'dan aldığımız bilgiler az önce dediğimizi teyit ediyor.

Kimsenin oyu, kimsenin cebinde değil. HDP'nin sorunu PKK'yla arasına mesafe koyamamış olması. Güneydoğu'da şöyle bir şey var: İki yumruk var orada. Biri AK Parti, biriyse HDP'nin üzerindeki PKK. Seçmenin üçüncü bir yola ihtiyacı var. Bu üçüncü yol da İYİ Parti. Hep yerel adaylar koyduk.

Oslo'da ben yoktum. Habur'da Türk bayrağıyla çadırlar kuruldu. Bütün bunların müsebbibi ben değilim. Cari kanunlar esastır. Sayın Erdoğan'ın bakış açısı ve onun yönetim tarzı insanları bir sıcak bir soğuk suya atmaktan geçiyor. HDP milletvekillerinin benim yönettiğim oturumlarda suç olabilecek bir söz çıkmadı ağızlarından.

HDP cumhurbaşkanlığı seçimleri esnasında, "Seni Başkan yaptırmayacağız" diye tavır koyuyor. Ondan sonra sistem değişiyor. Ben olsaydım zaten bu güne gelinmezdi.

Kaynak: NTV