AKP kurucularından olan ancak daha sonra Erdoğan'la anlaşmazlığa düşünce AKP ile yollarını ayıran Abdüllatif Şener,  baskı altındaki medyanın eleştiremediği Erdoğan'ı mutlu etmek için yayın yaptığını, iktidarın sorgulanamadığını savundu.

“Bu ortam sağlıklı değil” diyen Şener, “ Yanlışları tartışamazsanız, yanlışların sahibi iktidar yanlışlarında azgınlaşır. Şu an da yanlışlarında azgınlaşmış bir Başbakan var” ifadelerini kullandı.

Şener’in, Yurt gazetesinden Seda Bugari'ye yaptığı açıklamalar şöyle:

AKP’nin kurucuları arasındasınız. O günkü AKP ile bugünkü AKP arasında ne fark var?

Aslında geçmişe değil bugüne bakmamız gerek. Bugün ne parti içi demokrasi var ne ülkede demokratik bir ortam var. Yanlılar sorgulanamıyor. Politikalar kamuoyunda tartışılamıyor. Binlerce basın mensubu Erdoğan’ın yanlışlarını örtmeye çalışıyor. Basın organları Başbakan’ı mutlu etmek için yayın yapıyor. Türkiye’deki sorunlar derinleşiyor. Bugünkü sorun hem AKP hem Başbakan hem de ülke bağlamında ülkede demokrasinin olmayışıdır. İktidarın sorgulanamayışıdır. Hatta bunun da ötesinde tüm kitle haberleşme araçlarının gece gündüz iktidarın yanlışlarını mantıklı hale dönüştürmek için çaba harcamasıdır. Yanlışları, hükümeti rahatsız edecek haberleri yayınlamasıdır. Bu ortam sağlıklı değil. Yanlışları tartışamazsanız, yanlışların sahibi iktidar yanlışlarında azgınlaşır. Şu an da yanlışlarında azgınlaşmış bir Başbakan var. Ve kimse sorgulamıyor bunu.

Erdoğan bu desteği nereden buluyor?

Methediliyor da ondan. Erdoğan eleştirilemiyor, sorgulanamıyor. E halk da bilmiyor, ‘Nesi yanlış bu tavrın?’ diye düşünüyor.

Muhalefet partilerinin yeteri kadar muhalefet yapamadığını düşünüyor musunuz?

Bu aslında yanlış bir bakış açısı. Muhalefet bir sürü söz söylüyor ama ekranlarda muhalefetin bir cümlesini görüyoruz. Başbakan ise muhalefetin ekranlara yansıyan o bir cümlesini bile yarım saat eleştiriyor. Piyasanın nasıl oluştuğunu anlayamayan vatandaş muhalefet zayıf diyor. Zayıf olan algı. Onun değerlendirilmesinin iyi yapılamıyor olması.

Temel hak ve özgürlükler bağlamında son yaşananları da eklersek, AKP ülkeyi nereye götürüyor?

Bizim bilgilenme hakkımız gasp edilmiştir. Büyüklerimiz ülkeyi nereye pazarlıyorlar? Kimlerle hangi pazarlıkları yapıyorlar? Kamu kaynakları kime peşkeş çekiyorlar? Bunların hiçbiri hakkında doğru, sağlıklı bilgiye sahip değiliz. Çünkü Türkiye’de basın özgürlüğü yoktur. Bunun ötesinde Başbakan’ın öğrenci evlerine ilişkin yaptığı son açıklama. Bir kere Türkiye’deki genç bir nüfusu töhmet altında bırakıcıdır.  Suçlayıcı bir ifadedir.

Herkes kapısını kapattığı sürece istediğini yapar. Bir mahkeme kararı olmadığı sürece bir ev aranmaz. Anayasa’da da böyledir, dinde böyledir.

Sonra insanların örgütlenme hakkı vardır. Sivil toplum kuruluşları demokrasinin olmazsa olmazıdır. STK’ların hepsi baskı altındadır. Kıdem tazminatının kaldırılması gündemde bütün sendikalar sus pus. Neden? Hepsi iktidardan korkuyor. Öğrenciler protesto ediyor, içeri atıyorlar. Böyle bir ülke mi olur? Kıyametler kopuyor öğrenci yumurta attı diye. Yumurtanın atılmadığı demokrasi mi olur? İktidar dediğin vatandaşların cebindeki paranın yüzde 25’ni harcayan bir kurum. Bu insanlardan hesap soramayacak mısınız? Ülkenin kaynaklarını gece gündüz har vurup harman savuran bu iktidarın sevmediğiniz politikalarını eleştiremeyeceksiniz. Böyle demokrasi olur mu?

Başbakan’ın üslubunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Milleti millete kırdırmaya çalışıyor. Başbakan’ın ikinci bir üslubu, ayrıştırmayı derinleştirmeye çalışmaktır. Gezi olaylarında tencere tava komşularınızı ihbar edindiğinde de o ayrıştırmacı mantığı devreye girmişti.

AKP iktidarının Suriye’de izlediği politikaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Suriye’deki muhalif grupların tamamı terörist eylemler yapmaktadır. Oradaki sivil katliamların bir numaralı sorumlusu muhalifler ve o muhalifleri destekleyen Türkiye’dir. İkincisi Suriye muhalefeti ağırlıklı olarak yabancılardan oluşmaktadır. Türkiye’nin vurduğu helikopterin pilotları muhaliflerin arasına düştü ve kafaları kesildi. Utanacakları manzaralara gülücük dağıtan bir Hükümet var. Başbakan’da bu terör gruplarını destekliyor.  

BAŞBAKAN DENETİMİ ORTADAN KALDIRDI

Konuşmalarınızda Başbakan’ın kendisini denetleyecek kurumları baskı altına aldığını söylüyorsunuz. Denetlemeyen bir iktidar döneminde neler olur?

Bu hükümetin yani Başbakan’ın yaptığı en temel şey, denetimi ortadan kaldırmak oldu. Yani kendisinin kamuoyundaki denetimini kaldırdı, basını baskı altına alarak. Denetlenmeyen bir iktidar döneminde yolsuzluklar zirve yapmış demektir. Kimse ortaya dökemiyor. Sadece medya, STK denetimi değil, bakanlıklardaki müfettişleri kaldırdı. Örneğin ekonomi verileri. Kim hazırlıyor bu rakamları? Doğrudan  Başbakanlığa bağlı birimler hazırlıyor. Öyle bir Başbakan var ki, basını bile istediği gibi yayın yapmaya zorluyor. Sürekli yaptığı konuşmalarda gazetecileri, gazete patronlarını tehdit ediyor. Basına nasıl yazacağını söyleyen bir Başbakan’ın kendisine doğrudan bağlı kurumlara müdahale etmemesi inanabilir misiniz? Ama bunların bile açıkladığı büyüme oranların 50 yıl boyunca açıklanan büyüme oranlarının yarısı düzeyindedir. Önümüzdeki yılın zor olacağını düşünüyorum. 230 milyar dolar civarında dış ödeme var.