Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Türkiye’de medyanın eski dönemlere kıyasla daha özgür olduğunu söyledi!

Kurtulmuş, "Bir dönem birkaç tane güçlü grubun tekelinden ibaret medya vardı. Çok şükür şimdi, bugün çok sayıda farklı grubun rahatlıkla gidip kendi mesleğini icra edebildiği, rahatlıkla herhangi bir medya kuruluşuna sahip olabildiği, eski dönemlerle kıyaslandığında olabildiğince açık ve özgür bir medyaya sahip olduğumuzu söyleyebiliriz” dedi.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş bu sözleri söylediği sıralarda, Nusaybin’de DİHA adına görev yapan muhabir Meltem Oktay, “örgüt üyesi” olma suçlamasıyla tutuklandı. Muhabiri tutuklayan mahkemenin gerekçesi, muhabirin bilgi kaynaklarına ulaşma biçimini beğenmemişti. “Habere kolay ulaşıyormuş, alışılmadık yöntemler kullanıyormuş” gibi ilgin ve saçma gerekçeler de var. Ama büyüklerimizin söylediği gibi “gazetecilik” mesleği nedeniyle değil! “Örgüt üyeliği” nedeniyle tutuklanıyor.

“Senin görevin ne olursa olsun ben seni istediğim suçla tutuklarım” anlayışının sonucu cezaevlerinde “gazetecilik” nedeniyle tutuklu bulunan gazeteci yok!

Bu sözleri söyleyen Başbakan yardımcısı Numan Kurtulmuş, geçmişten günümüze geçirdiği evrelere baktığımızda demecindeki “olumsuzu onaylama/olumlu yapma” hallerinin yeni ve ilk olmadığını görürüz.

Geçmişte AKP için, “AKP’nin riyakâr davranan, millete tepeden bakan, saltanat heveslisi bir parti olduğunu ve merkeze halk yerine kendini koyduğunu” söyleyen Kurtulmuş, AKP çatısına girdikten sonra, ''Bugün Türkiye'de böyle bir iktidar varsa, bu milletin vicdanının doğru işlemiş olmasının ve Allah'ın yardımının bir sonucudur'' diyebiliyor.

İfadelerdeki açı 180 derece.

HAS Parti genel başkanı olduğu dönemlerde AKP’yi yerden yere vuran, söylemediğini bırakmayan Numan Kurtulmuş AKP’ye geçtikten ve başbakan yardımcısı olduktan sonra övgülere başladı. Sanki HAS parti genel başkanlığı yaptığı dönemlerdeki AKP ile, başbakan yardımcısı olduğu AKP arsında çok fark varmış gibi davranıyor.

HAS Parti genel başkanı olduğu dönemlerde, iktidarın vurgun ve talan içerisinde olduğunu, hırsızlık yaptığını vurgulayarak “Harun olmak için geldiler Karun oldular” dediği AKP yöneticileri ile bugünkü yöneticiler arasında ne fark var?

Bu lafı söylediğinde Erdoğan başbakandı, şimdi cumhurbaşkanı. Birkaç eski yönetici hariç değişiklik yok. “Harun olmak için gelip Karun olanlar” aynı insanlar. Değişen ne oldu da Numan Kurtulmuş 180 derecelik açıyla dönüş yaparak değişti?

AKP ve yöneticileri, uygulanan politikalar, devletin işleyişi, ekonomik durum değişmediğine göre değişen Numan Kurtulmuş oldu.

2011 tarihindeki bir konuşmasında AKP’nin uyguladığı ekonomik politikayı eleştirirken “Ekonomideki en temel yanlışın “Derviş AKP modeli” olduğunu” ifade eden, “Türkiye’deki herkesin borçlu hale getirildiğini” vurgulayan Numan Kurtulmuş, geçmişte eleştirdiği ekonomik politikalar için, “merkez bankasının kasaları dolu, güçlü bir Türkiye var” diyebiliyor.

“Türkiye’de siyasi kararlılık içerisinde olan güçlü bir hükümet var. Bu hükümetin arkasında tüm tezvirata (yalan dolu söylemler) rağmen büyük bir halk desteği var” dediği hükümete kendisi dahil olduğu için mi geçmişte yarlere vurduğu, eleştirdiği durumlar bir anda düzelmiş?

Eskiden kendisinin sarf ettiği ifadeler de “tezvirat” a giriyor mu?

HAS Parti genel başkanı olduğu dönemlerde, “Kusura bakmayın ben siyaseti dolambaçlı bilen birisi değilim. Düz, ne biliyorsam söylerim. Bizim en büyük sıkıntımız aramızdaki gizli ve sinsi AKP’lilerdir” ifadesindeki “gizli ve sinsi AKP’li” kendisi miydi?

Halkın sesi olmak üzere yola çıkan ve gelenekçi olduğunu söyleyerek yenilikçi kanat olan AKP karşıtlığı ile politikasını yöneten Numan Kurtulmuş geçmişte, “biz siyaseten AK Parti’nin alternatifi olan bir siyasal iktidarı inşa etmeye çalışıyoruz. Evet AK Parti’nin alternatifi biziz.” Demiş olmasına rağmen AKP’nin ilk teklifinde partisini fesh ederek AKP’ye gitmiş olması, geçmiş söylemlerinin tamamını yalanlamaktadır. Yine geçmişte AKP iktidarının dış politikasını özellikle de Suriye’ye bakışını eleştiren Numan Kurtulmuş, başbakan yardımcısı olmasının ardından verdiği demeçte AKP’nin dış politikasını destekliyor ve “Göz göre göre fillerin tepiştiği bir noktaya ve Suriye halkının ezildiği bir ortama gelinmiştir. Maalesef bir diktatör yüzünden onlarca insan ölüyor. Olan Suriye halkına oluyor” diyordu.

Hiçbir şey değişmeden bunca ağır söylemlerine rağmen AKP iktidarıyla birlikte olmasının tek açıklaması olabilir. “Harun olmaya değil Karun olmaya” gitti.

Numan kurtuldu, sıra bizde…